Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
Dünyada Henüz Yeni Bir Şey Yok
Magdo Szabo ,tarafından kaleme alınan bu eser, savaşın ardından ortaya çıkan yeni kimlikler ile savaş öncesi mevcut kimliklerin çatışmasını, anne çocuk baba çocuk madde mana romantizm realizm eşya ve anlam gibi birçok ikiliklerle aktaran başarılı bir eser. Kitap, yaşamın dört temel unsurları olarak bilinen sırasıyla ; toprak, ateş, su , hava bölümlerine ayrılır. Toprak adını alan ilk bölümde anlatının hemen hemen her yerinde kendisine gerek somut bir şekilde gerekse soyut olarak doğrudan psikolojisi ile karşılaştığımız Etelka ‘ nın eşi Vincenin ölümü ardından düştüğü ‘’boşluğa’’ tanık oluyoruz. Karakterin ruh halinin karmaşıklığı kitapta eş zamanlı olarak mekan tasvirleriyle gösterilir. Hayat, Etelka için Vince ile başlamış , çiçekler onunla renklenmiş, müziğin sesi onunla duyulur olmuştur. Dolayısıyla Etelka’ nın hayatı algılayışı Kocası ile şekillenir. Geçmişi de şimdisi de geleceği de. Onun ölümü ile kuşların cıvıltısı durmuş, çiçekler etrafa güzel koku yayamaz olmuştur. Doğa , şarkısından yoksundur artık. Kitabın daha ilk bölümünde Etelka karakterinin dünyaya bakışı içinde bulunduğu durum ve temsil ettiği değerlerle eski dünyanın uzantısıdır. Etelka kocasının ölümünden sonra derin bir ümitsizlik içinde yalnız kalacağının üzüntüsü içindeyken kızı İza onunla Budapeşte ‘ye gelmesini ve artık onunla kalmasını söyler. Etelka’ nın ümitleri yeniden yeşerir, tekrardan aile evinin verdiği sıcaklığa kavuşacak olma hayali onu geçici süreliğine bu karamsar ruh halinden geçici olarak kurtarır. Geçici diyorum çünkü Etelka’nın İza’ nın evine gelmesi ile hayal kırıklığı da beraberinde gelir. Etelkanın İzanın evinde karşılaştığı her türlü ‘’yenilik’’ Etelkayı korkutur. Elektronik kahve makinesi , cezve ve ispirto ocağı dururken gereksiz ve fazlalık gözükür Etelka’nın gözüne. İza Etelka’nın hemen hemen her ihtiyacını kusursuz bir şekilde yerine getirirken Etelka kendini adeta savunmasız bir yolcu gibi bu yeni dünyaya fırlatılmış hissinden alıkoyamaz. Günler geçtikçe Etelka evde var olabilmek adına deyim yerindeyse ipleri eline almaya çalışır. Evde yemekler yapar, temizlikle ilgilenir tüm bunlar ‘’ İza’ yı memnun ediyor olmalı bu sebeple ben de memnunun’’ düşüncesi eylemlerinin çıkış noktasıdır. Fakat zamanla İza ‘ nın bundan rahatsız olduğu okuyucuya aktarılır. Devreye Terez adlı yardımcının girmesiyle Etelka’ nın evdeki var olma çabası başarısızlıkla sonuçlanır. İza annesini evde hiçbir işle uğraşmaması için ikaz eder bunun için zaten Terez vardır. İza ‘ nın annesini bu gözetleyici ve korumacı tavrına Terez de katılır fakat bu durum annesini daha da içine kapanık bir hale getirir. Artık bu ev için hatta bu dünya için fazlalıktır Etelka. Eski dünyanın insanı bu yeni dünyaya tutunma çabasına artık son verir. Bir hayalet gibi gezinir evde. Sonunda kocasının mezar taşını görme bahanesiyle eski evine gitmek üzere yola çıkar. Dorotzh ‘ a geldiğinde eski evini bıraktığı gibi bulamamak onu ikinci kez bulunduğu dünyaya yabancı hissettirir. Nitekim İzanın evine geldiğinde karşılaştığı Budapeşte de Vince ile bir zamanlar balayına geldiği o huzurlu ve cıvıl cıvıl yer değilidr. Etelka ‘ nın bakış açısıyla ‘’ ürkünç başkenttir.’’ Budapeşte ‘ deki bu değişim tabiat tasvirleriyle de belirginleştirilir. Gökyüzünün ‘’aniden’’ aydınlanması Etelka ‘ nın garibine gider. Kitapta bahsi geçen pasajda modern insanın zaman algısına vurgu yapılması söz konusu olabilir. Zira modern insan zamana sıkışmışlığı ile onu çabucak tüketme arzusu arasında sendeleyen ‘’küçük insanın’’ doğuşunu simgeler. Bu küçük insanlar doğanın akışını bile kendi algılarında düzenler. Budapeşte ‘ de başlayan aylakça gezisi kendini intihara sürüklemesiyle son bulur Etelkanın. Savaştan çıkmış modern dünyanın artık eskiye ihtiyacı yoktur önce eskinin bir kolu olan Vince Ölür sonra da Etelka. Yeni dünyada yurtları olmayan bu insanlar bedenleriyle işgal ettikleri bu dünyayı ruhlarıyla terk eder. Yazar, Tüm bu olguların karşısına modernizmin simgesi İza ‘ yı koyar. İza annesni babasını içten bir şefkatle seven aynı zamanda onlara kendi penceresinden bakan bir karakter özelliği gösterir. Kitaptaki hemen hemen her karakterin çocukluğuna inilip eylemlerinin amaçları nedenselleştirilirken İza’ yı durgun ve yüzeysel bir şekilde okuruz. Kitapta yazar olan Dominos Karakterinin İza’yı terk edişi yazarın kasıtlı olarak bunu yaptığının işaretlerinden biri olabilir. Onu tanıtmak ve tanımak istemez Dominos. Ya da henüz herkese yabancı olan bu olguyu bilmez. Her ne kadar Vince , Etelka gibi eskinin temsilcileri bulundukları dünyada kendilerini eğreti hissetseler de aynı şekilde İza’ nın temsil ettiği değerler bakımından o da yeni dünyaya doğmuştur. Tek katlı bahçeli evden apartmana dönüşen yuvası İza’ yı yalnızlığa itmiş etrafında kimseyi bırakmammıştır. İlk eşi Antal İza ‘ yı terk etme sebebi olarak (syf 220) sıralar. İza ‘ nın durgun kişiliği modernizm yeni ortaya çıkışını simgelemesi yönüyle pek fazla eserde kendsine yer verilmemesi hakkında bir şey bilinmeyen bu olguya gönderme olması bakımından değerlendirilebilir. Eserin sonuna gelindiğinde İlk kez İza ‘ nın zihninden geçenlerle anne babasını düşünce dünyasıyla parallelik kurarız. İza annesi ile babasının dolaylı olarak ölümüne sebep olmuştur her yeni gelenin eskiyi yıkma sorumluluğu olduğu gibi. Fakat ortada bir eski yoksa yeni nasıl var olacaktır? Olamayacaktır elbette bu sebeple kitap İza ‘ nın ‘’eskiyi’’ özlemle çağırmasıyla sona erer anne ve baba!
Iza'nın Şarkısı
Iza'nın ŞarkısıMagda Szabo · Yapı Kredi Yayınları · 20203,480 okunma
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.