Gönderi

172 syf.
7/10 puan verdi
13ekim21
"Los Angeles'in dumanlı havasının içinde yürümeye başladım. Gözlerim maviydi, ayakkabılarım eskimişti ve hiç kimse beni sevmiyordu. Ama yapmam gereken işler vardı. Ben Nicky Belane'dim, özel dedektif." aklıma dinlediğim bir kompozisyondaki taxi driver filmi geliyor. yalnızlık konseptiyle bütünleşen filmi izlemesem bile atmosferleri benzer geliyor. hiç kimse belane i sevmiyor, yapayalnız bir adam, kadınlarla arası iyi değil, seks hayatı bitmiş durumda, insan ilişkileri körelmiş bir adam. özel bir dedektif. büyük ihtimalle işe yarar hissetme arzusu ile kendisine verilen işleri sorgulamadan kabul ediyor ve bu süreçte hep muhteşem bir dedektif olduğunu hatırlatıp duruyordu kendi kendine. benim açımdan trajikomik bir kitapti, yeri gelirken gülüyordum, yeri gelirken kitabın mantığını sorguluyordum, yeri gelirken de kitapta geçenlerin altındaki sebebi arayıp durdum. bayan ölüm, celine, o tuhaf uzaylı kadın veee diğer tüm tuhaf karakterler. bir anlamları olup olmadığını bilmiyorum ama oldukça ilginç bir kitapti. chinaski cidden komplike bir zihne sahip. yüzyıllık yalnızlık'taki gibi, tuhaf olayları o kadar sıradan bir şeymiş gibi anlatıyordu ki ilerleyen zamanlarda gerçekleşen mantık dışı olaylara şaşırmayı bırakıyor insan. chinaski nin şimdiye kadar sadece iki kitabını okumama rağmen üslubuna çabucak bağlandım resmen. çoğunluğun genel düşüncesi olarak -iki karakter ediyor benim için ama olsun- yazdığı karakterler çok benzer. bazılarına göre de başrol karakterler ta kendisi. ekmek arası otobiyografik bir romandı sanırım, oradaki karakter ile -henry- ile belane in çok benzer davranışları vardı. ekmek arası ni sakin ve uygun bir ortamda okuduğumdan midir bilmiyorum ama kitap bittiğinde afallamıştım, henrynin iç dünyasına o kadar alışmıştım ki günlerce kafamdan çıkmamıştı. vücudunun her yerinin çıbanlarla dolduğunda ve onlarla baş etmeye çalışırken acılar çektiği, vücudunun neredeyse tamamının delik deşik olduğu sahneleri hatırlıyorum da... henry ile böyle bir ayrılığı istemezdim ama böyle bir şey bekliyordum. arada hâlâ yokluyor zihnimi, bir gün kapısını tekrar çalmak gerek. karşılıklı bira içip hayatın manasızlığı hakkında birkaç şişe kırardık. hålen bir işte emekli olana kadar çalışmak yerine bulaşıkçı olmak isteyip istemediğini sorardim. -ki büyük ihtimalle hâlâ aynı fikirde- kadınlar ile arasını düzeltip düzeltemediğini sorardim. -ki büyük ihtimalle hâlâ düzeltemedi-
Pulp
PulpCharles Bukowski · Parantez Yayınları · 20191,003 okunma
290 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.