Gelemem yanına Gazzeli çocuk,
kalmadı ayağımın feri,
dün
vade farksız kredi ararken yordum günleri.
Biraz daha sabret,
üstüme alınamadım
bana emredileni
ve bir duayı dilime çok görüp
dedim, neticede
Allah sabredenlerle berabermiş
ben değil ki
Oturup karşılıklı ağlaşalım diyemem
bekleme benden, sende olanı.
Sen ve kardeşlerin,
mütemadiyen kanatlanırken göğe
ben,
bir an olsun ayaklarımı yerden kesemem.
Anla beni Gazzeli çocuk,
anla,
barajım var diye
gözlerimi çeşme sanma,
ben ki okuduklarımı senden gördüm
senden duydum, senden hissettim
silahım var diye,
bakışlarımı sert sanma,
bende yok işte sende olan
kalıbıma bakıp da
beni adamdan sayma.
Sen bir müjdeyi taşarken içinde
ben,
dilim ve gönlüm başka
yaşarım başka bir hayatı
başka hayatın içinde.
Ve Gazzeli çocuk,
sensin göğü göğsünde yumuşatan
âleme dönmesi için sebep veren;
ontolojik kaygıyı yerle yeksan edip
neden yaşanır sorusunu filozoflara;
piramidin başına resti çekip
hitabet dersini kravatlılara;
yorgun bedenini dimdik tutup
dirilmenin şevkini
çiçeklere veren sensin.
Affet beni,
biliyorum
ikimizde öleceğiz
ve biliyorum ki
sana şehit diyecekler
bana şahit.
Yakuphan