Gönderi

320 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Jakobenizm kavramının keyfi bir şekilde kullanıldığını düşünenlerdenim. Bu keyfi kullanım genellikle "tepeden inmeci, elitist, halka rağmen hareket etme, manevi değerleri hiçe sayma" anlamlarında kullanılıyor. Muhafazakar ve liberaller Kemalizm'i ve ülkenin kurucu partisini bu değerler temelinde kurulduğu için eleştiriyor. Geride kalan 100 yılı yeteri kadar analiz edip, anlamadan önümüzdeki 100 yılı hak ettiğimiz gibi yaşayamayacağımız ortadadır. Bu arada son 200 yılda yaşanan tüm devrimleri merak edip, inceleyen birisi olarak şunu diyebilirim ki, kendi siyasi görüşümü Jakobenizm olarak ifade edebilirim. Robespierre'in toplum hakkındaki görüşlerinin doğru olduğu düşünüyorum. Uygulamaya gelince neredeyse tüm devrimler başarısız olmuş olabilir, ama devrimin gerçekleştirmek istedikleri ve felsefesini göz önüne alacak olursak Fransız devrimi toplumun alt tabakalarından gelen bir taleple burjuva ve aydın kesimin işbirliği sayesinde gerçekleşmesi tarih sahnesinde çok önemlidir. Kemalist devrim dış güçlere karşı verilen mücadele sonrası azınlık bir kesimin aldığı inisiyatifle gerçekleşip sonrasında kitlelere dayatılmaya ve benimsetilmeye çalışılırken, Fransız devrimi bunun aksine halkın desteğini ve onayını almıştır. Fakat en nihayetinde Fransız devrimi de kendi diktatörünü de yaratmıştır. Türkiye'de Cumhuriyeti kuranlar genellikle asker kökenli iken, Fransa'da avukat kökenliydi. Kitapta Kemalizm ve Jakobenizm ile ilgili çok önemli karşılaştırmalar yapılıyor. Temeldeki benzerlikleri; tüm toplumu çağının gerektirdiği niteliklere kavuşturma arzusu, aydınlanma ve çağdaşlaşma düşüncesi, geri kalmış uygulamaları ve kurumları yıkmak, toplumsal adaleti ve eşitliği sağlamak, tek tip uluslaşmayı sağlamaktır. Mesela Fransa'da ulus kavramının ön plana çıkarılması Vendee isyanına, Türkiye'de ise Türk kimliğinin ön plana çıkarılması Şeyh Sait isyanına sebep olmuştur. Tabii bu isyanların tek sebepleri bunlar değildir ama ana sebepleri tek tipleştirme çabalarıdır. Jakobenler özel mülkiyeti reddetmez ama toplumun bazı kesimlerinin de çok fazla zenginleşmesini ve ayrıcalık sahibi olmasına istemez. Kemalist devrim de buna rastlamayız. İstiklal mahkemelerinde yargılananlar sadece vatana ihanet edenlerdir. Zengin, soylu veya Osmanlı paşası olduğu için yargılananlar olmamıştır. Cumhuriyet devrimi maalesef kırsal kesime nüfuz edemedi. Topraksız köylüyü toprak sahibi yapma isteği ve köy enstitülerinin kurulması CHP'nin bölünmesine neden olmuştur. Bugün hâlâ Meclisin çoğunluğu zengin, ayrıcalıklı, toprak ağası diyebileceğimiz kişilerden oluşmaktadır. Mustafa Kemal'in kurduğu Cumhuriyet'e "tepeden inmeci, halkı dikkate almayan, geçmişle ve dinle bağlarını kopardığı" suçlamaları yapılır. O günün şartlarını bugünden değerlendirmenin kolay bir şey olmadığını farkındayım. Bu yüzden kitapta da verilen örnekleri dikkate almak lazım. Fakat şu bir gerçek yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti kitleleri devrimci süreçlerden dışlamıştır. Mustafa Suphi'nin ölümü, Nazım Hikmet, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Vedat Türkali, Eşber Yağmurdereli, Deniz Gezmiş ve akla gelebilecek birçokları bu ülkede düşüncelerinden ve eylemlerinden dolayı mahkum edilmiştir. Eğer Cumhuriyet'in kurucuları Jakoben olarak görülüyorsa, keşke tam olarak Jakoben olabilselerdi diyorum. Çünkü tam olarak yapılamayan devrimler sonrasında kolayca yozlaşıyor, demokratik süreçler kendi tiranlarını yaratabiliyor, toplumun alt kesimleri bilerek cahil ve yoksul bırakılıyor. Örneğin Amerikan Devrimi'nin kurucu babaları "genel oy ilkesine dayalı bir seçim sistemine geçildiği takdirde eğitimsiz kitlelerin bir tiranı başa getirmesiyle, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanacağı" endişesine sahiptiler.
Jakobenizm ve Kemalizm
Jakobenizm ve KemalizmEmrah Gülsunar · Yordam Kitap · 201516 okunma
·
86 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.