Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

136 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
“Sanırım o kadar önemli de değil. Sonuçta sadece kafamızın içindelerdi.” -Sadece kafamızın içindeyse ne olmuş? Ne olmuş? Evet sadece kafamın içindeydi. Ama acı denen şey de sadece kafamın içinde değil mi? Sevgi de sadece kafamın içinde değil mi? Hayatta önemli olan ne varsa, hepsi de tartıya vurulamayan şeyler! Hepsi de beynimizin uydurduğu şeyler! Uydurulmuş olmak onları önemsiz yapmıyor.” *SPOİ Bitirmiş olduğum 3 kitaplık mini bir serinin incelemesini ayrı ayrı yapmak yerine tek bir inceleme şeklinde kapatacağım. Okuma zevkine güvendiğim birinin tavsiyesi üzerine almıştım ve beklentim çok yüksek olduğu bir seriydi ama maalesef bu beklentim karşılanmadı. Öncelikle yazar bu kadar ince kitaplar çıkarmak yerine hepsini tek bir kitapta birleştirse daha güzel olabilirdi diye düşünüyorum. Bas karakterimiz Stephan tam 47 tane Sanrı görmektedir. Ve hepsini büyük bir sarayda tam 47 oda tutarak birlikte yaşarlar ama aslında en çok muhatap olduğu 3 sanrı vardır sadece. İhtiyaca göre diğer sanrıları da çağırıyor bas karakter. Kitabın konusu bu olduğu için çok farklı şeyler okurum sandım, yani o karakterleri çok daha fazlasını tanımak isterdim açıkçası o yüzden beklentim karşılanmadı. Ivy, JC, Tobias bunlar sürekli ana karakterimiz ile takılan sanrılar. Ivy bir psikolog ve olaylar insanların tepkisini ölçerek, ana karakterimize yardımcı oluyor. Tobias ise bir filozof. Kendisi bir sanri olduğu halde şizofren ve kendi uydurduğu uyduda yaşayan bir sanrısı var ama ana karakterimiz onu göremiyor. Son olarak JC bir deniz komondosu, kendisini sanrı olarak görmek istemiyor, bas karakterimizi koruyan, silahlardan baya iyi bir şekilde anlayan, esprili bir karakter olması ve beni gülümsettiği için en sevdiğim karakter oldu diyebilirim. 1. Kitapta geçmişin fotoğraflarını çeken bir kamera kayboluyor ve yardım için stephani çağırıyorlar. İlk kitabı okumak eğlenceliydi. Konuları takip etmek kolaydı. Tam ismini hatırlamıyorum ama stephandan yardım isteyen kızın sanrilari garipsemesini okumak hoştu. Genel olarak başarılı bir kitaptı. Özellikle konu bakımından çok ilginçti. Yani düşünsenize elinizde bir fotoğraf makinesi var bir bankın fotoğrafını çekiyorsunuz ve fotoğrafta çok çok eski bir evsizin yerde uyuduğunu görüyorsunuz. Yani geçmişe ait fotoğrafları çekmek ilginç bir konuydu. İlk kitap her ne kadar başarılı geçtiyse benim için ikinci kitap bir o kadar kötüydü. 2. Kitabın konusu da ilginçti. Vücudumuzdaki hücrelerin ne kadar bilgi depolayabildiğini merak eden bir genç bir virüs tarzı bir şey çıkarıyor. Ama bu virüs aynı zamanda tüm hücreleri öldüredebiliyor. Bir nevi biyolojik bir silah yaratıyor. Yani bu virüs sayesinde insanları kanser edebiliyorsunuz. Sürekli birbirini öldüren hücreler düşünün. Asıl amaç aslında bulaşıcı hastalıkları önlemek. Örneğin grip salgın gibi yayılabilir ve buradaki amaçta aşı olmadan birbirimize temas ile bunun önüne geçilmesi, bulaşıcı bir bağışıklık olarak düşünebilirsiniz. Lakin bu durumu kötüye kullanmak isteyenler de var ve bunun farkına varan karakterimiz bu virüsü kendine enjekte ediyor ve ölüyor. Kitapta da bunun önüne geçilmesi için bas karakterimizden yardım istiyorlar ve onun cesedini arıyorlar. Konu olarak çok ilginçti ama ben asla olayları takip edemedim, kendimi kitaba veremedim. Olay sürekli dağıldı ve adapte olamadım. Belki benden belki de yazardan bilmiyorum ama bu kitabı biraz elimde süründü diyebilirim. Ve serinin en çok beğendiğim kitaba geliyoruz.. 3. Kitapta full sanrılar üzerine bir şeyler okuyoruz diyebilirim. Diğer sanrıları çok daha yakından tanıyoruz. Karakterin bunlarla baş edişini, bazılarının karabasanlara dönüşmesini.. incelemenin başında da demiştim biraz sanrılar üzerine bilgiler almak isterdim diye ve bu kitapta bunun cevabı verilmişti. 3. Kitapta belli bir olay yoktu. Baştan beri karakterimize yardımcı olan ve eski sevgilisi olan Sandra’nın yardım istemesiyle bir çok şey oluyor. Kitabın sonu biraz hüzünlü olsa bile, serinin en favori kitabı oldu. Seriyi genel olarak sevdim, farklı bir polisiye okumak isteyenlere tavsiye ederim. Yine de puanları çok yüksek olduğu için aşırı beklentiye girilmemeli diye düşünüyorum. 2. Kitap beni çok sıkmıştı çünkü. Her şeye rağmen tüm bunlar benim kişisel düşüncelerim.
Lejyon
LejyonBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 2019326 okunma
·
95 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.