Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Spoiler içerir
İçimde yaşayan üç kişi kitabın üç ana karakteriydi. Henry, karamsar, her şeyi anlamsız bulan, depresif, içten içe umut etmek isteyen ama bundan ölesiye korkan, cesaretini kibrinden alan bir karakterken Basil, tutkulu, her daim içinde umut barındıran, lakin körü körüne aşık olan, belki de bir şeyler hissedebilen, yaşayan tek kişiydi. Ruhun yıkımını gördüğünde, taptığı şeyin yalan olduğunu öğrendiğinde, gerçekleri idrak ettiğinde dahi hemen tanrıya yalvardı ve ona karşı umut besledi. Hatasını fark etti ve sevdiği Dorian'u da bu tövbeye bu kurtuluşa davet etti. Bir de kitaba adını veren Dorian var içimde. Yakışıklı, genç Dorian, yani bizde bulunan güçlü yanlarımız, daima sahip olmak istediklerimiz. O da bu güzelliğine, gençliğine sonsuza kadar sahip olmak istedi. Kitabın başında en temiz olaniydi. Öyle temizdi ki Henry de Basil de ondan çok etkilenmisti. Basil onun bu safligina taparken, onu değiştirmekten bozmaktan korkarken Henry bu saflığı kendisi gibi lekelemek istedi. Kıskandı. Ve tamamen kendisi gibi olduğunda, hatta hayır, kendisini de geçtiğinde Dorian'a " hayatın boyunca tek bir şey üretmediğin, tek bir heykel yontmadigin ya da bir resim yapmadığın ve kendin dışında hiçbir şey meydana koymadığın için öyle seviniyorum ki! Hayatın senin sanatın oldu. Sen kendin bir müzik oldun, yaşadığın günleri ise birer soneye dönüştürdün." dediğinde onun kendi düştüğü çukurda olduğunu anlamış ve bundan ziyadesiyle memnun olduğunu adeta itiraf etmişti. Deneyi başarılı olmuştu zira. Lord Henry Basil in aksine bu çukuru hiçbir zaman görmedi, hep serinledi, sadece sezinledi. Varlığını kendine dahi itiraf edemedi. O, bu çürümüş insan ruhundan tatmin olurken ve bunu Dorian icin isterken Basil bir insanın ne kadar mahvolabilecegini tahmin dahi edemiyor ve kendi saf dünyasında yaşıyorken bu gerçeği gördüğünde sevdiği Dorian'ı kurtarmak istedi. Dorian, bu büyünün aslında ona felaket getireceğini en başında sezinlemisti. Lakin arzuları korkularına ağır bastı. Ruhu olmayan bir insan nasıl doyabilir ki? O da doymadı. Sibyl'in olduğunu öğrenmeden önce Dorian portrenin sırrını öğrenmişti ve Sibyl'e değil, kendisine yaptığı bu korkunç şeyi düzeltmek istedi ve evelsi gün aşağıladığı aşka sığındı. Lakin artık çok geçti. Kitaptaki tüm olaylar insanların gerçeklere verdiği tepkilerden oluşuyor. Sibyl, Dorian'un ona, gerçek Sibyl e, aşık olmadığını öğrenmiş, kendi duygularının ağırlığını tasiyamamis, belki de taşımak istememiş, bu sebeple de intihar etmişti. Dorian bu habere uzulse de kısa bir süre sonra kendine "elimde olsaydı duzeltirdim ve duzelceketim de" temelini vererek bir yükten daha kurtulmuştu. Sadık dostu Henry ise onu kendi batağına çekmeye devam ediyordu. Belki Basil Dorian 'a yaptığı şeyin korkunclugunu gosterebilseydi Dorian kurtulabilirdi. Ancak Basil iyi biri olmakla birlikte başkalarına karşı korkak davranıyordu. Henry ile yine ters düşüyorlar, Henry kendi benliginden korkarken başkalarına karşı cüretkar olabiliyor, basil ise onurlu bir kişi olarak kendisine karşı dürüst olabilirken başkalarıyla alakalı konularda, bilhassa da dorianla alakalıysa, bir korkak gibi davranıyor. Gerçeklerden kaçıyor, zira taptığı kişi bu kadar umursamaz olamaz. Dorian olmayan ruhunu doyurmak, belki de sadece portredeki gerçeğe inat, her türlü günahı işliyor. Bu yüke katlanamadigi zaman ise kendisini Basil'e gosteriyor. Bence bura da etkileyici, ruhunu Henry'ye değil Basil'e gosteriyor, hala içinde kurtulmaya dair bir umut barındırıyor. Basil Dorian'un sandığı gibi saf ve masum, tapılası bir güzellikte olmadığı gerçeğini öğrenince büyük bir pişmanlık ve korkuyla tanrıya sığınıyor. Ve yine gerçekler karşısında verilen tepkilerin önemi: Dorian içinde bulunduğu durumun dehşetin ilk kez gerçekten idrak ediyor ve bundan kaçmak istiyor, Basil bu gerçeği görüyor ve onu düzeltmek istiyor. Dorian kaçıyor Basil ise ölüyor. Ancak şöyle bir durum var Basil ölmeseydi de ölmüş olurdu. Ruhu bu yük altında ezilirdi. Ve yavaş yavaş kitaptaki bence en can alıcı sahneye, en korkutucu ve etkileyici sahneye doğru yaklaşıyoruz. Dorian artık önünde hiçbir engel kalmadığında erdemli bir insan olmaya karar veriyor. Dorian, Sibyl Vane'e benzeyen bir kıza ondan uzak durmasını, kendisinin kötü biri olduğunu söylüyor. Loed Henry 'ye yaptığı bu iyilikten, bir insanın hayatını kurtardım, diyerek bahsediyor. Henry ise ona bunu kız için mi yoksa kendisi için mi yaptığını sorgulatiyor. Dorian kız için yaptığından emindi, ona göre bir can, belki Sibyl, kurtulmuştu, kız hayattaydi. Ancak Henry Dorian a kızın bir daha hiçbir zaman mutlu olamayacağını söylüyor, çünkü Dorian kıza onun asla sahip olamayacağı bir cenneti göstermiş ama girmesine izin vermemişti. Dorian inkar ediyordu. Hayır, bunu sadece kız için yapmıştı. Bundan sonra iyi biri olacaktı o. Doğru ya! Kötü bir şey yaptığında portre nasıl cirkinlesiyorsa iyi bir şey yaptığında da güzelleşmeli. İçindeki son umut parçalarıyla portreyi kontrol etmeye gitti. Portrenin duzeldiginden emindi, örtüyü kaldırdı, gördüğü şey karşısında dona kaldı, adeta nefes alamiyordu. Portre sanki mumkunmuscesine daha da cirkinlesmis, elindeki kan lekesi daha da belirginlesmis hayatta ayaklarına sıçramıştı. Bu manzara karşısında Dorian gerçekle bir kez daha yüzleşiti. Lord Henry haklıydı. Kızı kendisi için kurtarmıştı, daha doğrusu ölmemesini sağlamıştı. Bu korkunç gerçek karşısında bir kez daha kaçmak istedi. Neden bu utanç tablosundan kurtulmuyordu ki? Basil'i öldürdüğü bıçağı eline aldı ve karşısındaki çirkin şeyi kalbine sapladı. Lakin o çirkin şey onun içindeydi. Korkunç bir çığlık attı. Portre guzellesirken Dorian gerçek haline dönüştü. Belki de Dorian'un en huzurlu olduğu an ölüm aniydi. Çünkü sonunda maskesi düşmüş, gerçekten de kendisi olmuştu. Sonunda yaşadığı ve onu zehirleyen yalandan kurtulmustu. Bana öyle geliyor ki, Henry hiçbir zaman bunu yaşayamayacak. Maske taktığını bilecek Ancak o maskeden hiçbir zaman kurtulamayacak. Hiçbir zaman gerçek benliğine sahip olamayacak. Bunun için fazla kibirli ve korkak. Onun nasıl öldüğünü bilmek isterdim. Kendi kendime en çok sorduğum soru şey "bunu neden yaptım?" oluyor. Bunu neden yaptım? Gerçekten Allah için mi, yoksa kendimi tatmin etmek istedigim icin , kendi vicdanimla yüzleşmek istemediğim için mi? Bunu neden yaptım? Ruhumu bir tabloda görmüyorum. Gosreydim muhtemelen Dorian gibi parçalamak isterdim ancak Basil beni durdururdu, Allah'a yalvarmam, af dilemem konusunda beni ikna ederdi. Sonra Henry elime bıçağı tekrar almamı sağlardı, bunu asla doğrudan söylemezdi. Bassil tekrar durdururdu. Hepimizin yaşadığı şey tam olarak bu döngü değil mi zaten? Korkuyorum, son anımda sıranın Henry de olmasından. Ama neden korkuyorum? Allah'a kavusamayacagim için mi? Ruhumla yüzleşmekten korktuğum için mi? Cehennemden korktuğum için mi?..
Dorian Gray' in Portresi
Dorian Gray' in PortresiOscar Wilde · Anonim Yayıncılık · 202072,7bin okunma
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.