Gönderi

76 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 11 hours
Tek Kanatlı Bir K(orku)uş
"Ne olmuş, ne olmuş?" "Fazla bir şey bilmiyorum ama Yokuşlu'ya bir şey olmuş. Dağ çökmüş altında mı kalmış, bir şey mi olmuş, geçende birisi anlatıyordu. Bir şey olmuş işte." Sadece şu satırları okuyunca bile bir merak duygusu kaplıyor insanın içini değil mi? İşte romanımız da daha en başından o merak duygusunu veriyor size. Ve sadece merakla bırakmıyor bir de korku salıyor içinize. Tren yolculuğuyla başlıyor olaylar. Posta müdürü Remzi Tavdemir ve eşi Melek hanım yeni tayin yerleri olan Yokuşlu'ya gitmek için çıkıyorlar yola. Kasaba istasyonuna indikleri andan itibaren insanların Yokuşlu'yu duyduklarındaki yüz ifadeleri ve korkuları, gerisin geri dönmelerini söyleyenler ve Yokuşlu'ya yaklaşmak dahi istememeleri şaşırtıyor ikisini de ve daha çok merak ediyorlar ne olduğunu. Herkeste aynı cümle; "Bir şey olmuş." Oradaki insanlara ne olmuş, nereye gitmiş, kimse gidip bakmamış mi belli değil. Remzi bey kimseyi dinlemeyip gidip kendi gözüyle görecektir kasabayı. Eğer yerinde yoksa söylenenler gibi o zaman geri dönecektir Ankara'ya. İşte bütün korku ve olaylar da o zaman daha da derinleşir. Minibüs şoförü yol çatında indirir Remzi beyle Melek hanımı, "daha da yanına yaklaşmam kimse beni oraya götüremez."der. Bir ceviz ağacının altına oturur beklerler illa biri gelecektir ya da çıkacaktır köyden. Ama in cin top oynamaktadır. Yokuşlu'ya bakmak bile ürpermeye korkmaya yetmektedir. Bir süre sonra Almanya dan annesini görmeye Zeliha ve eşi gelir. İşte ne olduysa o zaman olur. Zeliha dayanamaz ve köye girer. Geri döndüğünde ise şu sözler dökülür dilinden; ..."gözümü bir perde örttü. Uzun bir ecinni(cin) geldi karşıdan, kasabanın alanının ortasina oturdu. Oturdu ki ne oturuş. Ben oraya kaçtım, baktım yolunu çevirmiş. Bir kuyuya düştüm, boğuluyordum, Allah bilir nasıl çıktım, hiç insan yok. Kuyudan çıktım bir ormana düştüm, bu kasabada benim bildiğim hiç ağaç yok, orman nerden gelmis. Ormandan çıktım kulaklarım uğulduyor. Bir baktım, kanat sesleri doldurdu göğü, șapır şapır, aman teyzem, aman teyzem bir anda sağım solum, yanım yörem bir kuş, bir kuş,duvar gibi...tıpkı duvar gibi karanlık, karanlık kuş duvarına geldim dayandım. kulağımın dibinde binlerce çığlık, kanat șapırtısı, gaga tıkırtısı. Kulaklarım vınlıyor. Bir adım yürüyemiyorum kuşlardan, bir adım. Üstümde kuşların ağırlığı, kanatları bir hoş, bir deli. Bir korkuyorlar deli deli. bir öylesine yanıma yönüme doldular ki soluk alamıyorum. Soluksuz kaldım. Birden aklıma tıp etti. aklıma tıp edince aklım başıma geldi, her şeyi anladım, hiç insan yok. Bu kasabanın insanları bu kuşlar. Hiç insan yok. Bağırıyorum, bağırıyorum sesim çıkmıyor. Hüsamın sesini duydum kuşlardan. Kuşlar bağırıyor Hüsam gibi, Hüsam kasabanın ucunda; biliyorum, kuşları yaramıyorum ki. Sonra teyzeme söyleyim kendimi yitirmişim. Kuşlar ne oldu? hep kuşlar uçuşuyordu." Korku öyle bir duygu ki, insanın içine bir kere girdi mi zordur çıkması. Elinizde değildir korkmak ve düşünmemeye çalışmak. Korku-gerilim türünde bir film izlermişcesine bir solukta okuyorsunuz kitabı. Gerçekten bu insanlara ne olmuştu? Burada verilmek istenen şey gerçekten insanların başına bir şeylerin gelmiş olması mıydı yoksa insanın icindeki yüzleşmekten korktuğu korkularının kendisi miydi? Tek kanatlı kuş adı gibi düşündüren, üzerine bir çok yorum yapabileceğiniz ve kendinizi sorgulatan bir eser olmuş benim nezdimde. Eğer benim gibi korkusu olan bir insansanız size tavsiyem dostlar gece okumaya baslayamayın. Sonra gecenin devamında uyuyamıyorsunuz :)) Elime almamla bitirip bırakmam sadece bir saatimi aldı. Gece yarısı okumamın da etkisi olacak, korku ile karışık merak icerisinde ger ger gerilerek okudum kitabı. Gerçekten Yaşar Kemal yine konuşturmuş kalemini. Okuma listenize mutlaka eklemelisiniz. Her daim umutla ve kitapla kalın..
Tek Kanatlı Bir Kuş
Tek Kanatlı Bir KuşYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20139.1k okunma
·
62 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.