Gönderi

Baş mimar kitap! Günümüzde de bilginin ana kaynağı olma özelliğini koruyan kitap, 15. yüzyılda iyice belirginleşen Rönesans hareketinde baş aktör olarak görev yaptı. Kuşkusuz, kitabın bu işlevi matbaa ile gerçekleşti. Johannes Gensfleisch "Gutenberg" (1394-1468)' in İstanbul'un fethinden yaklaşık 14 yıl önce bulduğu matbaa, toplumun aydınlatılmasında önemli bir araç oldu. Avrupa'da devletler matbaayı adeta kucakladı. Fransa Kralı, matbaalardan vergi almıyor; matbaa çalışanlarını askerlikten muaf tutuyor; onlara kılıç taşıma izni veriyordu. Yeni, zihniyet, günümüzün çağdaş bilimsel düşüncesinin de temellerini atıyordu. Müspet bilimlere ilgi çoğalıyor, bilimsel buluşlar toplumun hizmetine sunuluyordu. Sözgelimi; Leonardo da Vinci, Mona Lisa tablosunu yaparken, insan anatomisi üzerinde de çalışıyor; insanın nasıl kanat takıp uçabileceği konusunda da kafa yoruyordu. Kitapların Saltanatı Matbaanın gerçek anlamda ürün verdiği 1450 yılından 1500 yılına kadar geçen 50 yılda Avrupa'da 30 bin kitap basıldı. Bu kitaplar bilim kitaplarıydı, sanat kitaplarıydı... İşte o yıllarda Doğu, bir başka deyişle İslam dünyası içine kapanmış, zihniyette karanlık bir dönemi yaşamaya çoktan başlamıştı! Bu durumu kendimizden, Türklerden vereceğimiz bir örnekle açıklarsak şöyle diyebiliriz: İbrahim müteferrika, 1727'de kurduğu matbaada, Vankulu Lügati'ni 31 Ocak 1729'da basıp halka sundu. Böylece Türklerin elinde de matbaa ürünü ilk kitap değdi! Bir başka deyişle Matbaa, Avrupa'da ürün vermeye başladığı 1450 yılından 1729 yılına kadar Osmanlı Türklerine hizmet veremedi. Şimdi şöyle bir hesap yapalım: 1729 tarihinden, Avrupa'da matbaanın seri ürün vermeye başladığı 1500 yılını çıkartırsak, geriy 279 yıl kalır. Bu şu demektir: Osmanlı'daki Müslümanlar Hristiyanlara göre 279 yıl boyunca matbaa ürünü kitap okuyamadı. Pekiyi ne zaman okudu? 1729 yılı Ocak ayından itibaren... Bunu böyle tespit ettikten sonra, bu konuda bir başka durum ise şudur: Hesap yapmaya devam edelim... Matbaanın Müslümanlara (Türklere) hizmet vermeye başladığı 1729 yılından, 1923 yılına kadar geçen 194 yıl içinde ancak 30 bin kitap basılabildi. Oysa Avrupa'da, biraz önce belirttiğimiz gibi, sadece 50 yılda 30 bin kitap basılmıştı. Avrupa'nın 50 yılını 194 yılını çıkartırsa geriye ancak 30 bin kitabın basılabildiği 144 yıllık bir süre kalır. Matbaanın 279 yıl geç gelişine, bir de Avrupa ile aramızdaki basılı kitap açığını gösteren 144 yılı eklersek; bilgiyi çoğalyma-yayma aracından yoksun geçen yılların toplamı ortaya çıkar. Ve o çıkan toplam 423 yıldır! Bir başka deyişle, Türkler için kaybedilmiş, tam 423 yılı! Yüzlerce yıl bilimde, teknolojik buluşlarda Avrupa'dan (Batı'dan) geri kalışımızın nedenlerinin başında, kaybedilmiş olan işte bu 423 yıl vardır! Türk milleti bu acı durumu bilmek ve değerlendirmek zorundadır. Bir diğer gerçek de şudur: Batı, Doğu'nun ürettiği bilgilerle yeniden doğup, en az 400 yıldır harikalar yaratmış ve yaratıyorken, Doğu, anlaşılmaz biçimde zihniyette karanlık bir iklimi ne acıdır ki hala, evet hala yaşıyor! Bu karanlık iklim bir ölçüde Cumhuriyet Türkiye'si dışındaki İslam dünyası egemenliğini hala sürdürüyor. İslam dünyası... İslam dünyası perişan... İşgaller, katliamlar, iç savaşlar... Aksini kimse iddia edemez! Ve yine İslam coğrafyası "Batı" dediğimiz gelişmiş üklelerin teknolojik pazarının azat kabul etmez tutsağı durumunda. Bu tutsaklık utanç verici davranışları da doğuruyor. Çok tuhaftır ki; üretmeyi beceremediği için satın aldığı yüksek teknoloji ürünlerini, anlaşılmaz bir keyifle ve huzur içinde kullanabilmektedir... Biraz önce, Türkiye Cumhuriyeti dışındaki İslam dünyası karanlık bir iklimi hala yaşıyor demiştik. Türkiye Cumhuriyeti İslam dünyası içinde niçin biraz daha aydınlık? Bu sorunun yanıtını yine İslam dünyasından bir yabancı veriyor. O yanıtı sizlere sunmam gerekiyor: 1980'li yıllarda İslam Konferansı Genel Sekreteri Habib Şatti, şöyle diyordu: "Türkiye, ekonomi, bilim ve endüstri alanında tüm İslam ülkeleri içinde en ileri yerdeyse; bunu Atatürkçü çağdaşlaşma modeline borçludur".
·
8 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.