Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Ben bugüne kadar tefsir edilmesi gerekenin kitap olduğunu sanıyordum. Yanılmışım. Tefsir edilmesi gereken insanmış. Apaçık olan kitapmış." Uzun süredir içimde sahipsiz bıraktığım soruların cevabını bu cümlelerde buldum. Neden içimdeki hisler ile kitap uyuşmuyordu? Kitabın tefsirine emek verirken içimdeki boşluk neden tam anlamıyla dolmuyordu? Önce ailesi siyonist olduğu halde Filistin'de yaşananları görünce gözyaşlarına hakim olamayan kızın videosu, sonra "altı ay önce bu ayetleri okusaydım tanrının zalim olduğunu düşünürdüm" diyen kadının videosu... Kitap o kadar açıktı ki... Biz insanlar kapalıydık... İnsanlar olarak kendimizin tefsire ihtiyacı vardı. İçimin kapalılığını sana arz ediyorum Rabbim. Yaşım kırka yaklaşırken, dünyanın içimde ayrı bir zulme dönüştüğünü hissediyorum. Kırılıyorum her gün... İnsanlar kırıyor... Biz kulların birbirimizi kırıyoruz... Sonra aynaların karşısında kırıklarımızı yokluyoruz. Kırmamak için bir çabamız da yok. Hep kendimizle ve kendi kırıklarımızla meşgul oluyoruz. Dudaklarımızın çizgilerinde kırılıyor tebessümlerimiz, sahte tebessümlerde çiçek açıyor içimizin terkmedilmiş baharları. Kırıkları izleyerek geldim Üsküdar'a kadar. Valide-i Cedit Camii'nin üç yüz yıl öncesine yaslanan duvarlarını görene kadar kırıktı içim, bahçede çınarların üç yüz yıllık bir tebessümle bana baktığını fark edince yine kırıldım. Bugüne kadar neden fark etmemiştim üç yüz yıllık tebessümü? Tebessüme karşı hissettim kırılışa kırıldım... Caminin revzenlerinde siyah zemine işlenmiş ayetleri hatırladım sonra, başımı kaldırıp bakmaya çekindim ama. Bu cümleyi "ama" ile bitirişime kırıldım. "De ki (Allah şöyle buyuruyor): “Ey kendi aleyhlerine olarak günahta haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Allah (dilerse) bütün günahları bağışlar; doğrusu O çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.” Kur'an'da en ümit verici ayet bu mu? Ayetleri tasnif edişime kırıldım. "Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın." (Duha Suresi) Âh şefaat! Kırıklarımızı dindirir mi Rabbim seninle? Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l âlemin!!! Kubbelerinde, kasnaklarında baharlar açan mabed. Başımı kaldırmadan göremiyorum güzelliğini... Ama seni içimde hissedişim farklı. İçindeyken de hayal ediyorum seni. Yeşeren bir baharın, insan ruhuna cemreler düşüren asûdeliğiyle sağaltıyorum içimi. Ama sen de kırılmışsın görüyorum; duvarlarına vurdukları badana nasıl da incitiyor ruhunu. Biz de badanalıyız gözlerimize kadar! Gözlerimiz kirli bir beyazı beyaz diye biliyor artık. Senden önce uğradığım Fevziye Hatun Mescidi de aynı haldeydi. Restorasyon namına duvarlarına vurulan alçıya kederli gördüm onu da. Kendime yaptığım restorasyonlara kırıldım . Rast ezanlar! Mihrimah ve Valide-i Cedit minarelerinden çağırıyor birbirini. Uzun zaman oldu rast yatsı ezanı dinlemeyeli. Ve sonra rast kamet! İmamın hemen arkasındayım ve niyet ederken gözlerim yukarı kayıyor... Mukarnaslar rast kamet ile birlikte nasıl da dik açıyla iniyor ruhuma. İmam rast makamı ile devam ediyor... Ve beşşiri's-sabirîn ila ahırı'l ayeh... Baş ağrısını unutuyorum... Göz yaşına benzer bir şey içime akıyor. Ağlıyor muyum? Yaşamayan gözden Allah'a sığınmanın vakti gelmedi mi? Bundan sonrasını anlatmak istemiyorum... Bir ümit olarak saklamak tekrarını içimde... Tekrara düşmeyen bir tekrar ile...
··
4 artı 1'leme
·
1.030 görüntüleme
Kehkesan okurunun profil resmi
Bunu yazan kalemin murekkebi dertten damitilmis.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.