Gönderi

Unutmadık! Unutturmayacağız (!) 19-26 Aralık 1978
45 yıldır kapanmayan yara: Maraş Katliamı! Maraş’ta Alevi Kürtlere yönelik 19 Aralık’ta başlayan ve 26 Aralık 1978’de sona eren, 100'den fazla kişinin hayatını kaybetmesine, yüzlerce kişininse yaralanmasına sebep olan 'Maraş Katliamı'nın 44 yıl dönümü. Türkiye’de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'ne giden yolda en önemli olaylar zincirinden biri olarak gösterilen Maraş Katliamı'nda Alevi Kürtler hedef alınmıştı. 19 Aralık 1978'de başlayan ve 7 gün süren Maraş Katliamı’nda 111 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Ancak katliamda resmi olmayan verilere göre hayatını kaybedenlerin sayısı 500'ün üzerindeydi. Katliam sırasında 210 ev, 70 iş yeri tahrip edildi. Katliamın ardından yargı süreci 23 yıl sürdü. 804 kişinin yargılandığı davanın sonucunda 29’u idam, 7’si müebbet hapisle, 321 kişi de 1-24 yıl arasında hapisle cezalandırıldı. Türkiye Millî İstihbarat Teşkilatı'na(MİT) göre olayların başlamasında "Türk-Kürt meselesi" etken oldu. Olaylar nasıl başladı? Siyasi nedenlerle körüklenen Alevi-Sünni tartışmasının Maraş'ta gerginliği tırmandırdığı bir dönemde, 19 Aralık'ta kentteki Çiçek Sineması'na, o dönemin milliyetçi filmlerinden biri olan, Cüneyt Arkın'ın başrol oynadığı “Güneş Ne Zaman Doğacak”ın gösteriminde, saat 21:00'de patlayıcı madde atılması olayların fitilini ateşledi. Patlamada 3 kişi yaşamını yitirdi. Bunun üzerine kalabalık sağcı bir grup ile Türkoğlu ilçesinden gelen bir grup ülkücü Cumhuriyet Halk Partisi il merkezine, PTT ve Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB-DER) binalarına saldırdı. 22 Aralık gecesi belediyenin hoparlöründen, “Üç Müslüman din kardeşimiz komünistler tarafından öldürüldü. Bunların kanı yerde kalmayacak!” şeklinde anons yapıldı. Bu anons peşi sıra cami hoparlörlerinden de yapıldı. “Dünkü olaylarda komünist ve Aleviler tarafından şehit edilen üç din kardeşimizin cenazesi kalkacaktır. Bütün din kardeşlerimiz buna katılsınlar, son görevlerini yapsınlar” seklindeki anonslar, kentte artık geri alınamaz bir katliamın habercisiydi. Aynı saatlerde sloganlarla yüzlerce kişi, Alevi mahallesi Yörükselim’e yürüyüşe geçti. Ellerinde Türk bayrağı, taş ve sopalar bulunan grup içerisinden bazıları, “Yörükselim’de arkadaşlarımız şehit edildi. Haydin” diyordu. Yörükselim, ellerinde uzun namlulu silahlar, tabancalar, av tüfekleri, benzin bidonları bulunan bu kalabalığın saldırısına uğradı. Birçok kişi öldü, pek çok kişi yaralandı. Onlarca ev yakıldı. Serintepe Mahallesi’nde de kanlı çatışma başlamıştı. Tam bu sırada ikinci öldürücü anons yapıldı. Askerler, “Kışla’ya saldırı oldu. Kışla’yı Aleviler bastı” şeklinde telsiz çağrısı alınca olay yerinden ayrıldı. Bu provokasyon planı harfiyen işledi. Asker gitti, katliam başladı. 93 ev tahrip edildi, 13 kişi öldürüldü. Aradan 33 yıl geçmesine rağmen askerin oradan uzaklaşmasını sağlayan telsiz anonsunu kimin yaptığı da hâlâ meçhul. Sıradaki mahalle ise Alevi nüfusunun az olduğu Yusuflar’dı. Ellerinde silah ve sopalar bulunan topluluk daha önceden belirlenen evlere girip, içerideki Alevileri darp ediyor, öldürüyor, sonra da evlerini ateşe veriyordu. Kaçmaya çalışan Aleviler de bu saldırılardan nasipleniyordu. Akşama doğru Yusuflar Mahallesi’ndeki kanlı bilanço şöyleydi: 16 ölü, çok sayıda yaralı. Sakarya, Yenimahalle, Mağaralı, İsadivanlı ve Dumlupınar mahallelerinde de aynı durum yaşanıyordu. Olayların büyümesi üzerine o zamanki Maraş valisi Tahsin Soylu kente askeri güç gönderilmesini istedi, ancak talebi uygun görülmedi. 24 Aralık'ta saldırıların güvenlik görevlilerine yönelmesi üzerine, halkla çatışmayı önlemek gerekçesiyle kentteki bütün polisler görev dışı bırakıldı. Sünni kesim bundan istifade ederek Aleviler üzerindeki baskılarını arttırdı. Kentte durum kontrolden çıkarken, il genelinde kaos ortamı oluştu. Bir hafta süren karşılıklı saldırıları önlemek amacı ile kente, Kayseri ve Antep'ten askeri birlikler gönderildi. Yargılama süreci nasıl oldu? Çoğunlukla sağ ve aşırı sağ görüşlü olarak nitelenen toplam 804 kişi hakkında dava açıldı. Sıkıyönetim mahkemelerinde açılan davalar 1991 yılına kadar sürdü. Sanıklardan 29'u idam, 7'si müebbet, 321'i de 1-24 yıl arasında hapis cezalarına çarptırıldı. İdam ve müebbet dışında hapse mahkum edilenlere 1/6 oranında indirim uygulanarak cezalar azaltıldı. Sıkı yönetim mahkemesinin idam kararları da Yargıtay tarafından bozuldu. Üç müdahil avukat öldürüldü Katliamın müdahil avukatları Ceyhun Can 10 Eylül 1979'da, Halil Sıtkı Güllüoğlu 3 Şubat 1980'de ve Ahmet Albay 3 Mayıs 1980'de öldürüldü. Hapse mahkum edilenlerin cezaları ise 1991 yılında çıkarılan Terörle Mücadele Kanunu ile ertelendi. Hükümlülerin cezalarının ertelenmesinin ardından serbest bırakıldı. MİT belgeleri: Katliamı MHP ile Ülkü Ocakları yöneticileri yaptı MİT, 12 Eylül iddianamesinde, "darbeye giden yolda önemli dönüm noktalarından biri" olarak nitelendirilen Maraş katliamıyla ilgili mahkemeye 57 sayfalık belge gönderdi. Katliamdan yaklaşık 1 ay sonra, devletin zirvesine bilgi notu gönderen MİT, katliamın MHP ile Ülkü Ocakları yöneticilerinin yaptıkları toplantıda kararlaştırıldığını ve askerlerin Maraş'a takviye kuvvetlerini olaylardan 4 gün sonra gönderdiğini belirtmiş. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre, 12 Eylül davasında mahkemeye çeşitli belgeler gönderen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT), Maraş katliamına zamanında müdahale edilmemesi konusunda askeri suçladı. 19 Aralık 1978'de başlayan olaylara ilişkin 23 Aralık 1978 saat 15.30'da devletin zirvesine bilgi geçen MİT, "Şu ana kadar herhangi bir takviye birliği Maraş'a ulaşmış değildir. Şehrin bütün semtlerinde silahlı çatışmalar sürmektedir" dedi. 26 Aralık tarihli belgede, Maraş'ta geceleri güvenlik güçlerinin sokaklardan çekildiği ve ardından ülkücülerin Alevilerin evlerine baskın düzenlediği ifade edildi. 4 sayfalık gizli metin MİT, 12 Eylül iddianamesinde, "darbeye giden yolda önemli dönüm noktalarından biri" olarak nitelendirilen Maraş katlimıyla ilgili mahkemeye 57 sayfalık belge gönderdi. Ulaştığımız belgelerin başına, notların özetini içeren 4 sayfalık "çok gizli" ibareli bir metin de eklendi. 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında 100'ün üzerine Alevi ve solcu yurttaşın öldürüldüğü Maraş katliamından yaklaşık 1 ay sonra, devletin zirvesine 17 Ocak 1979 tarihli bir bilgi notu gönderen MİT, eylemleri planlayanların isimlerinin tespit edilmesine ve eylemi yöneten şahıslar hakkında bilgi derlenmeye çalışıldığını bildirdi. Belgede, olaylarda ülkücülerin parmağı olduğu, şöyle anlatıldı: "Olaylar, ülkücülerin olaylardan 2-3 hafta önce MHP K.Maraş il örgütünde MHP K.Maraş yöneticileri ile Ülkücü Gençlik Derneği (ÜGD) mensuplarının katılması ile yapılan bir toplantıda planlanmıştır. Toplantıya ÜGD Genel Merkezi'nden bir yetkili de katılmıştır. (Büyük ihtimalle Sefa Şevkat Çetin) Toplantıda K.Maraş'taki Alevilerin ve bunları destekleyen sol grubun son zamanlarda ülkücü ve Sünniler üzerindeki baskılarını arttırdıkları gerekçesiyle, bunlara bir ders vermenin zamanı geldiği belirtilerek, ilk önce sol gruba mensup Alevilerin meskûn bulunduğu mahallelerde, ileri gelenlerin adresleri tespit edilmiş daha sonra tespit edilen adreslere eylem yapacak şahıslar belirlenmiştir." Ülkücüler başrolde Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra ülkücülerin "müsait bir ortamda eylemin gerçekleştirilmesi için görüş birliğine vardığını" anlatan MİT, şunları bildirdi: "22 Aralık 1978 günü sol gruba mensup 2 öğretmenin cenaze namazları bahane edilerek 'Alevilerin Sünnilere karşı baskın hazırlığında oldukları, Alevilerin çoğunlukta olduğu mahallelerde Sünni kadınların ırzına geçtikleri' söylentileri halk arasında yayılarak, önceden planlandığı gibi olay önce cenazelerin bulunduğu cami civarında başlamış ve belirlenen semtlerdeki evlere baskın şeklinde gelişmiştir." İsyan gibi Maraş'ta yaşanan katliamı dakika dakika Ankara'daki merkezine bildiren MİT, 19 Aralık'ta başlayan olaylara ilişkin 23 Aralık 1978 saat 15.30'a kadar alınan haberleri aktarırken, askeri suçladı: "Şu ana kadar herhangi bir takviye birliği Maraş'a ulaşmış değildir. Şehrin bütün semtlerinde silahlı çatışmalar sürmektedir. Askere, jandarmaya ve polise de ateş edilmektedir. Hareketlerin tümü bir isyan niteliğini taşımaktadır." Belgelere göre, 7. Tümen Komutanı ve 39. Tugay Komutanı ancak 23 Aralık saat 16.15'te Maraş'a geldi. Bir konvoyun ise 15 kilometre mesafede olduğu ve Maraş'a gittiği aktarıldı. 26 Aralık 1978 tarihli belgede ise Maraş'ta geceleri güvenlik güçlerinin çekilmesi ile birlikte ev baskınlarının düzenlendiği ifade edilerek "Baskınlar özellikle Alevilerin evlerine yöneliktir. Olaylar siyasi boyutu aşıp Alevi-Sünni çatışma haline dönüşmüştür. İlde bol miktarda makineli tüfek bulunmuştur" denildi.
··1 quotes·
1 plus 1
·
1,541 views
Fırat okurunun profil resmi
youtu.be/Z-saO2ylkQs?si=... UNUTTURULANLAR(3) MARAŞ KATLİAMI BELGESELİ
Bu yorum görüntülenemiyor
Pluviofil okurunun profil resmi
Şimdi bir şey olsa ilk bizi katletmeye kalkarlar, din derler, iman derler, Gazze'ye ağlarlar katliam derler ama iş Alevilere gelince katletmekten de, yakmaktan da geri durmazlar. İkiyüzlülük din ile buluşmuş bu insan müsveddeleri doğmuş.
Fırat okurunun profil resmi
Yani en yakın tarihte 15 Temmuz Darbe girişiminde de bunu gördük; Malatya'da Alevilerin yoğunlukta yaşadıkları "Paşa köşkü mahallesine gidelim, Alevileri öldürelim" diye eyleme ait görüntüleri izledik... Sanki Darbeyi Aleviler yapmış/ yapacaklarmış gibi hedef gösterildi/ gösterildik..!!! Ama o eski eli kolu bağlı, İncinsende incitme safsatası ile en azından Ortadoğu için söyleyim o Aleviler yok..!!! Bir şeyi sorgulamadan/ Başkasının iradesiyle yapılıyorsa çok da değeri yoktur. Adamlar Colayı döküyorlar bir yandan da Pepsi içiyorlar vb...! Onun için bu GÜRUH lardan ne vatan bilinci ne de Din Erdemliliği beklenir... Biz şunu anladık ki ve de unutmamalıyız ki sorunumuz Toplum sorunu değil Dini, Milleti Siyasi çıkarları uğruna ve de sözde Laiklik adı altında bilmem kaç yıllık CHP den ve benzerlerinden, yani Devleti yöneten ve de yasalar/ Yasa koyuculardan hesap sormadığımız ve de Anayasal düzeyde Tüm Hak özgürlükleri, tüm Halkların eşitliğini savunmadan/ kurmadığımız sürece bu İlmeklerle dolu İp boynumuzdan çıkmayacaktır. Kime sırtımızı dayadıysak onlar bizi Darbelediler. Faşizmi (Vatan Millet Sakarya Edebiyatı) ve Dinciliği (Din elden gidiyor Edebiyatını) kullanarak: Tek Dil, Tek Din vb...(!) Sevgiler
F. Betül okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 🙏 izleyecem☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.