Taybet Ana'nın oğlunun yazdığı satırlar
şöyle: "Annem ilk vurulduğunda, haber
verdiler koştuk, biz daha varmadan
amcam gitmek istemiş onu da vurmuşlar
Gittiğimde amcamı taşıyordu komşular,
annem dedim sokakta kaldı dediler, ben
gitmek istedim tuttular, ağladım ağladım
ağladım.. Annem sokağın ortasında kaldı öylece önce belli belirsiz kıpırdıyordu, sonra
saatler geçtikçe hareketleri azaldı..
Kimi aramadık ki vekilleri, kaymakamı, valiyi,
dedik çeksinler şu kargaları öldü ölmesine de cenazemizi alalım... Annem ne hissetti acaba, canı çok yandı, yanmıştır.. Biz sevgi nedir hiç dile getirmezdik, ama bir sarılması vardı dünyaya değerdi, binlerce söz gelse anlatamazdı o sevgiyi.. Annem tamı tamına 7 gün sokakta kaldı.. Hiçbirimiz uyuyamadık, köpekler gelir, kuşlar konar diye, o orada yattı biz 150 metre ilerisinde öldük...
Bir insan bir insana ne kadar acı çektirebilirse devlette bize 7 günde bunu yaptı. 7 gün tam 7 gün annenizin cenazesi sokak ortasında kalsın..
İnsan çok iyi olamıyor, insan kalamıyor..
Annemin elleri kaskatı olmuş ve öyle sıkmış ki eşarbını belli ki canı hayli acımış öptüm ellerinde helal et hakkını diye... Ama Kanı kurumuş annemin, elleri, yüzü ki yüzü düşerken toprak olmus, elbiseleri
kandan ıslanmış sonra kurumuş, sonra taş olmuş annemin.. Kokusu gitmiş, toprak ve kan kokuyor annem, saçları sertleşmiş, kirlenmiş, annemin canından can almışlar Allah'a inananlar! Gözleri açık kalmış annemin, yüzü eve dönük,
ayakları toplanmış bir takat gelsin diye belli ki çabalamış. Benim annem, siz benim annemi öldürdünüz, çocuklarınız var mı bilmiyorum sizin yoksa bile sahiplerinizin
var, nasıl bir acı demeyeceğim zira ağır.
7 gün benim annem 7 gün kara kış soğuğunda kaldı, en acısı kaç saat yaralı
kaldı bilememek, keşke diyorum hemen
ölmüş olsa. Siz benim annemi öldürdünüz..