Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

448 syf.
10/10 puan verdi
Her şeyden önce değerli okur arkadaşım Hakan Bey'e, şahsım adına geçte olsa Kemal Tahir'i tanımama vesile olduğu için sonsuz teşekkürler. Etkinliği geç fark ettiğim için, ismimi yazdırma gereğinde bulunamadım. Her ne kadar katılımcı okurlar arasında ismim olmasa da, bu durum etkinliğe katılmamak adına, benim açımdan bir engel teşkil etmemekte. En nihayetinde Hakan Bey, bir etkinliğe başlamaya görsün. Benim nezdimde, akan sular durur. Sakın lâtife yaptığım algısına kapılmayın, değerli okurlar. Hakan Bey hayata karşı olan yenilmez duruşu ve doğrularından taviz vermeyen inancı gereğiyle site içerisinde yapmış olduğu paylaşımlar adına, biz okurlar için o kadar çok değerli bir velinimet ki... Değerini anlatmaya ne kelimelerim, ne de lisanım elverir. " Esir Şehir İstanbul " Kemal Tahir'i tanımak adına okumuş olduğum ilk eserdir. Geceye yenilmeyen her insana, armağan olarak bir sabah ve akabinde bir gündüz ve güneş var, derler. Nasıl ki, her kara günün, bir beyazı ya da her esaretin, bir kurtuluşu olacağı gibi... " Üstümüze kılıç çekilmedikçe, Ülkemize girilmedikçe, Teb'ama cefa edilmedikçe, Bizden kimseye zarar gelmez. " der, Fatih Sultan Mehmet. Millet olarak şahsımıza kılıç çekilmedi mi? Çekildi. Ülkemiz cebren ve hile ele geçirilmedi mi? Geçirildi. Kısa bir zaman dilimi de olsa, esaret altına girmedik mi, girdik. Masum ve günahsız milletimize hem fiziksel, hem de psikolojik yaptırımlarda bulunulmadı mı? Bulunuldu. O halde Kemal Tahir'in de dediği gibi, Türk'ü küçümsemenin aptallık olduğunu bütün cihan devletlerine kanıtlamadık mı? Kanıtladık. Eser tek kelime ile muhteşem. Satırlar arasında ilerledikçe çöken bir imparatorluğun ortasında kalan bir avuç insanın, vatan uğruna vermiş oldukları haklı mücadelelerine şahit olacaksınız. Hem de tarihi verilerle kronolojik sırayla zenginleştirilmiş olarak. Bir yanda ingiliz kültürüyle yetişmiş olsa da, salt öz benliğinde Anadolu'nun kültürüne sımsıkı bağlı olan Kâmil Bey'in her ne pahasına olursa olsun doğruları adına taviz vermeyen sağlam duruşu, diğer tarafta Kâmil Bey'i kendi taraflarına çekebilmek adına padişah ve taraftarlarının oynadığı alicengiz oyunları. Her çatışmanın bir galibi vardır. İki tane kazananı olamayacağına göre... Değerli okurlar yalın bir anlatım diline sahip olan eseri, okumanızı önemle tavsiye eder ve Kemal Tahir'in sözleriyle yazımı noktalarım. " Bir avuç eşkiya " , " Ordudan kovulmuş bir kaç serseri " , muzaffer bir dünyaya karşı zafer kazanabilir mi? Bir kere, kendilerinden uzakta, kendilerinin yardımına muhtaç olmadan " zafer " değil, " aferin " kazanmak olur mu?
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanlarıKemal Tahir · İthaki Yayınları · 201910,3bin okunma
··
294 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Bazı kitaplarda bazı cümleler olur, hiç unutamazsınız. Kendi hayatınızla özdeşlik kurarsınız da ondan galiba. Yazar hayatınızın içine buralardan girer işte. Hani derler ya kitabın içine girdim, beni sardı yazar diye. Aslında önce yazar girer sizin hayatınıza bir yerden ve bu eşlik duygusu çeker sizi kitabın içine. Bu kitabı okuyalı bir otuz yıl olmuştur eğer daha fazla değilse, "Az ışıklı bir ihtiyar şehir" diye başlayan bir cümle vardı. Hiç unutamadım. Benim hayatımın İstanbul'unu anlatıyordu. Oysa 1920'lerin İstanbul'uydu bahse konu olan. Okuduğum zaman çocukluğuma götürdü beni. Enteresan bir şekilde 1970'lerde aynı İstanbul'da yaşadığımı fark ettim. Allahım dedim, ne güzel anlatmış. Sonra, bir gün geldi. Ben İstanbul'u anlatmak istedim. 1970'lerin İstanbul'unu. De, nasıl anlatırsan anlat, bu cümlenin gölgesinden yok kurtulmanın imkanı. O zaman işte, ben bu cümleyi kullandım. Üstadı anlatımıma konuk yaptım. Ona bir gönderme yaptım. Hem kendi işimi gördüm hem okurun aklına üstadı koydum. Yaşasın edebiyat dedim. <<<<<Beraberce en üst kata, teraslı odaya çıktık. Hava pek berrak değildi. Birkaç gündür nispeten iyi giden havalar bitmiş, bu geceden itibaren sanki daha sert bir hava inmeye başlamıştı İstanbul’un üstüne. Galata Kulesinin göründüğü çapraza gitti. Bana seslendi. “Bak, sisten Galata Kulesi hayal meyal görülüyor. Berrak havalarda nasıldır manzara kim bilir,” dedi. “Müthiştir, ama gel bu taraftan Yavuz Sultan Selim Camisi gözükür. Nasıl da güzeldir bir bak,” dedim. Havanın sisi ışıkları sönümlüyor, şehir buzlu bir camın ardındaki silik bir resme benziyordu. "Az ışıklı bir ihtiyar şehir," demiş Kemal Tahir, ne güzel söz. İstanbul'a çok yakıştırırım ben. Yazarın tariflediği İstanbul 1920’lerdeki şehirdi tabii. Ama 1970-75’lerde, elektrik kesintilerinin bol olduğu zamanlardaki şehir de aynıydı. Piyer Loti'den bakardık biz de Haliç'e, Sütlüce eteklerine, tövbe ışık olmazdı. Kemal Tahir’i bilir misin,” dedim. “Adını duymuşluğum var ama lafı duymadım. Hakkaten güzel sözmüş. Ben İstanbul’u çok iyi bilmem,” dedi, sonra ciddileşti, “bak, bu laflar bitmez. Benim de vaktim daralıyor. Kıymetli ayol. Hadi işimize bakalım. Zararı sana olur sonra.”>>>>> Yüreğinize sağlık Serpil Hanım.
Serpil Ağ okurunun profil resmi
İlahi, Metin Bey. Ömrünüze bereket. Siz çok yaşayın e mi! Bilmelisiniz ki hem şahsım adına, hem de diğer okurlar adına sitenin bizlere kazandırdığı, değerli bir okursunuz. Engin tecrübe ve deneyimleriniz ile harmanlayarak ortaya çıkardığınız paylaşımlarınız takdire şayan. Kaleminiz içten ve samimi. Güzel bakana her şey güzel görünür, derler. İnanın ki, kalbinizin güzelliği ve samimiyetiniz kaleminize yansımış. Ne denilebilir ki, iyi ki varsınız ve iyi ki sizi tanıyabilmişim demekten başka. Selâm ve saygılarımla. Sevgiyle kalın...
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.