Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
Delirmiş Evrenin Ortasında ~ Gülşah Elikbank "Delilik" ve "akıl sağlığı," birbirinden ayrı gibi görünen iki kavramdır ancak aralarındaki çizgi oldukça incedir. Hayat, zaman zaman bizi köşeye sıkıştırabilir. İçimizde doğrunun ne olduğunu bilmemize rağmen karşımızdaki insanların yalanları ve dolanlarıyla karşılaştığımızda bunun neden olduğunu anlamaya çalışırız. Üstelik bu durum bizi herkesin kendi gerçekliğini keşfetmeye çalıştığı garip ve sıradışı davranışlar sergilediği bir dünyanın içine çeker. Ancak burada merak edilmesi gereken önemli bir soru vardır: Herkesin delirdiği bir dünyada akıllı kalmak da bir nevi delilik olabilir mi? İronik bir şekilde çevresel baskılardan korunmanın bir yolu kendi içsel gerçekliğimize karşı savaşmak gibi görünebilir. Yani gerçeğimizi anladığımızda ve bunu yaşam tarzımıza uyguladığımızda çevremizdeki yalanlar ve dolanlarla daha etkili bir şekilde başa çıktığımızı görürüz. Ancak bu yol çevremizdeki insanlar tarafından "delilik" olarak algılanır. Birçoğumuz geçmişte yaşadığımız travmalara dayalı olarak kendini koruma içgüdüsüyle hareket eder. Herkes kendi içsel savaşını verir ve herkesin kendi hikâyesi vardır. Yaşanılan travmalar insanları duvarlar örmeye, içlerine kapatmaya ve "deli" gibi davranmaya itebilir. Fakat bu "delilik" hâli aslında bir tür koruma mekanizmasıdır. İçlerindeki akıllı zihniyet bu şekilde dış dünyadan gelen zararlardan kendini korunmayı amaçlar. Çünkü yaşamın bu zorlu yollarında her birimiz kendi gerçeğimizi buluruz. Belki de bu deliliğin ta kendisidir belki de içsel özgürlüğün başlangıcıdır. Herkesin aynı anda konuştuğu, kimsenin birbirini dinlemediği ve duymadığı sesli kalabalığın ortasında susmakta bir nevi kendini ifade etme biçimidir. Öyle ya insan yeri geldiğinde de avazı çıkana dek susmaz mı? Bir Meryem tanıdım çocuk yaşlarında bedeninde kirli ellerin gezdiği. Samimiyetsizliğin dili mi olur, demeyin sakın! Umursamamak da en büyük samimiyetsizlik değil mi zaten? Daha o yaşlarda haklı yakarışların ve sorgulayıcı düşüncelerin kamçısını yiyerek sivrilmiş dişleri. Sevgisizlikle büyümüş ve çoğu zaman takdir görmemiş. Sevgi sonradan öğrenilen bir şey midir? Peki ya bir insanın dokunulmadık yeri neresidir? Meryem, sevgilisi Emrah'tan ayrıldıktan sonra tanımıştı Erdal'ı. Erdal, akademisyendi. Bir barda tanışmışlardı. Onun da ailesinden yana yüzü gülmemişti. Hep aşçı olmak istemişti ama ailesi buna müsaade etmemişti. Meryem ise bir ressamdı. Duygularını renklerine verip yansıtıyordu düşüncelerini. Aralarında hızlı gelişen bu çekim onları tam birbirine bağladı derken mutluluk işte! Ne zaman, nerede görülmüş uzun sürdüğü? Ah Senem Ah! Hele Bora! Tiksindim resmen! Sonrasında olacaklar ise gerçekten şaşırtıcı. Daha önce "kişilik bölünmesi" diye bir şey duydunuz mu? Okurken düşündürecek ve düşündürürken sorgulatacak bu kitabı mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Kitabın sonunda gözümden süzülen iki damla yaşı sayfalara emanet ettim diyebilirim. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum.
Delirmiş Evrenin Ortasında
Delirmiş Evrenin OrtasındaGülşah Elikbank · Destek Yayınları · 202313 okunma
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.