Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Blöf ~ Beril Bozdoğan Aşkın Aşınmış Hali Dora, gönül yarası ve terkedilmenin ardından duygularının kasırgası içinde kaybolmuştu. Bu yoğun ağrıyı, göğsünün tam ortasında duran ve zonklayan bir delik gibi hissedebiliyordu ancak dışarıdan bakıldığında sanki hiçbir şey onu rahatsız etmiyormuş gibi davranmaya çalışıyordu. 0 kadar zordur ki iyi olduğunuzu göstermek ile bu karşı konulmaz duygu seli arasında kalmak. Düşünsenize; kalbiniz ile zihninizde sürekli bir savaş var fakat siz içeride her şey parçalanıyormuş gibi hissediyorsunuz ama dışarıda cesur bir ifade takınıyorsunuz. Aslında yalan söylemiyorsunuz ama içinizde köpüren duyguları da göstermiyorsunuz. Kendinizi daha fazla incinmekten korumak adına giydiğiniz bu görünmez zırh, bir bakıma da trajikomik. Tüm bu duygusal kaosu normallik maskesinin arkasına saklıyorsunuz. Ancak içten içe de ufak bir umut ışığı besliyorsunuz; her şeyin daha iyi olacağına ve belki bu fırtınanın geçeceğine dair. Anlık olarak her şey berbatmış gibi görünse bile buna tutunuyorsunuz. Yön bulmak zor ama tünelin sonunda bir miktar ışık bulmayı umarak bu duygu labirentinde yolunuzu bulmaya çalışıyorsunuz. Aşk! Tek bir solukta ne de kolay çıkıyor ağızlardan. Bana kalırsa sevgi; en saf hâliyle ve hayatın tüm olumsuzluklarına rağmen kale gibi olması demektir. Peki bu kale yıkılmaya başladığında, sevilen birinin aniden gidişiyle, sevgi ve güvenin temelleri sarsıldığında ne olur? Dora'nın bir zamanlar aşkın canlılığıyla bezenmiş dünyası, Ilgaz'ın yokluğunda oluşan sağır edici sessizliğiyle yankılanmaktaydı. Ilgaz'ın geri dönülmez bir boşluk bırakarak Dora'nın hayatından kaybolmasının üzerinden tam tamına altı yıl geçmişti. Ancak Dora, kalbinin ıssız koridorlarında ve zihninin kuytularında; yaşadıkları anların anılarına, geçmiş bir dönemin kırılgan kalıntıları gibi sımsıkı sarılmaktaydı. Dora için Ilgaz'ın varlığı artık melankolik bir övgüye dönüşmüştü. Geçmişinde yaşadığı her şey, zamanın akışına boyun eğmeyen hayaletimsi bir diyardı. Erozyon ilk başta fark edilmeden başlayacaktı ve yavaş yavaş en incelikli şekillerde belirti gösterecekti. Sevginin canlılığı kaybolacak, yerini eskiden olanın, akıldan çıkmayan gölgesi kalacaktı. O kadar derin bir özlemdi ki bu; kişinin varlığında, özünü lekelerdi. Ilgaz'ın, yeniden ortaya çıkışı Dora için özenle inşa edilmiş iyileşme cephesinde sismik dalgalanmalar yaratacaktı. Gelen bir aramada onun sesinin tınısını duyması bile, her biri zaten kırılgan olan ruhunda hakimiyet için yarışan bir duygu çığını tetikleyecekti. Yıllarca bakımsız bırakılan ve terk edilmiş bir kalbin, içi boş odalarında yankılanan bir yara gerçekten iyileşebilir miydi? İyileşmenin yolu affetmekten mi yoksa acının inceliklerini anlamaktan mı geçiyordu? Aşınmış ve yıpranmış aşk kurtarılabilir miydi yoksa güzel bir felaketin kalıntıları olarak var olması kader algısına mı bağlanacaktı? Dora için koskocaman altı yıl; kalp saatinde bir sonsuzluk ama hayatın büyük planında kısacık bir an olacaktı. Bu ayrılışın yankıları, geride bırakılan o beklenmedik boşluk algılarını, ilişkilerini ve öz değerini şekillendirerek oyalayacaktı. Geçmişten gelen bir aramanın günümüzün sessizliğini bozması ne tuhaf bir duygudur, değil mi? Kıyıya çarpan en sert dalgalar gibi o sorular zihnimize vurur: Neden şimdi? Bir zamanlar paylaşılan aşk artık geçmişin sepya tonlu albümünde yer alarak korunur ama zamanın eliyle değiştirilebilir. Öyleyse yıllar süren yokluğun ardından bu aşka ne olacaktır? Uzun zamandır unutulmuş bir konuşmanın en yumuşak fısıltısı arasındaki sessizlikte yeniden alevlenir mi? Çağrı kimdir ve sonrasında yaşanılanlar Dora'yı ne derece etkileyecektir? Dora, kalbinin sesini mi dinleyecektir yoksa başka bir müziğin sesini sonuna dek mi açacaktır? Hepsi ve daha fazlası için kitabı okumanızı tavsiye ederim. Şimdiden okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum.
Blöf
BlöfBeril Bozdoğan · Kara Karga Yayınları · 202325 okunma
··
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.