Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Eğer Sana Derlerse Onlara De ki!
• Derlerse ki; "şimdi niye cihâda teşvik ediyorsun? Cihâda çıkmanın sebebi nedir? Bizim zamanımız onların zamanı gibi değildir ve her zamanın fâkihleri vardır, bugünün cihâdı kılıç ve bıçakla değil bilâkis medeniyettedir. İktisad öğrenmeye, siyaset medya toplumsal ilimler - ziraat - ticaret - diyalog sanayi tıp mühendislik - turizm - teknoloji çağdaşlık vb. şeyleri öğrenmeye teşvik et. Çünkü bunların hepsi cihâddır. Askeri mücadeleden önce bunun alt yapısını oluşturmak kaçınılmaz bir şeydir. • Derlerse ki; İmânî ve terbiyevî hazırlık ile şer'i ilimlerin öğrenilmesi ve öğretilmesi, insanlar arasında bilinçsizlik ve cehaletten yaygın olması nedeniyle savaştan önce onun yayılması kaçınılmaz bir şeydir. Bunun için gençleri davete, eleme ve süzmeye, terbiyeye, şer'i ilimleri bina etmeye, te'life ve düşmanların şüphelerine reddiye yazmaya teşvik et. Çünkü Amerika ve müttefiklerine karşı koyacak hiç gücümüz yoktur. Senin söylediğin ancak bir hayaldir. Teenni ve acele etmemek hikmettendir. Bu mücâhidler; ancak sayıları az, tedbirsiz, ne yaptıklarını bilmeyen bir topluluktur ve hamasetleri akıllarına baskın gelmiştir! • Derlerse ki; bilinçli âlimlerin ve ıslah edicilerin hepsi değilse de çoğunun çıkması bize yeter. Onların hepsinin günahkâr olması aklın alacağı birşey midir? Sen meydanda yalnızsın! İmâm Nevevî - Sabki - Alâî - Irakî - İbn-i Hacer el-Askalanî ve Suyuti mücâhidlerden miydiler? • Derlerse ki; ama biz burada yaptıklarımızdan bayağı faydalandık. Bak, şu adam dinine geri döndü, şu kadın kapandı ve hayır artmaktadır. Siz ise savaşta acılardan başka hiçbir şey kazanmadınız. Gerçek şudur ki savaşçı mücâhidler hayatta başarısız olanlardan oluşan bir gruptur. Hayat onlara daraldı, okullarında veya ticaretlerinde sürekli başarısızlığa uğrayıp ancak cihâdda rahat buldular. Allâh yolundaki yaşam, Allâh yolundaki ölümden daha zordur. Sizin savaşınızın sonuçları nerede!? • Derlerse ki; bugün mal ile cihâd nefis ile cihâddan daha önemlidir, mallarımız ile cihâd etmemiz yeterlidir. • Derlerse ki; belki onlar ajandır ya da mülk için savaşıyorlar ya da ...., bu fitnelerde bizim için en hayırlı olan uzlettir! • Derlerse ki; Cihâd ancak müslümanları bir söz üzerinde toplayan Halife'nin varlığı ve izniyle olur! • Derlerse ki; farzet ki hepimiz savaşa çıktık, burada öğretim, iş yapmak ve davet için kim kalacak!? • Derlerse ki; ama biz mücâhidler arasında çeşitli hatalar görüyoruz! • Derlerse ki; babalarımız ve analarımız bize izin vermezler, hanımlarımız ve çocuklarımız ise yalnız kalacaklar. • Derlerse ki; sen malın ve canınla çıktığında onlara ne bıraktın? • Derlerse ki; annen sana ağlayacak! • Derlerse ki; ama hazırlık için "falan" yere çıkarsak ondan sonra bize ne olur bilmiyoruz, nereye gidip kiminle savaşacağız onu da bilmiyoruz? Açık bir yol üzerinde olmalıyız, savaşa çıkıp şehadeti elde edemeyebiliriz, kim bunu bize garantileyecek? Belki de ülkelerimize bile geri dönemeyeceğiz. • Derlerse ki; ama açıkçası biz cesur değiliz korkağız, öldürülmekten, felç olmaktan, ellerimizin ve ayaklarımızın kesilmesinden, gözlerimizin oyulmasından, açlıktan dolayı ölmekten korkarız. Ayrıca ihtiyaçlarımızı nasıl ve nereden temin edeceğiz veya esir düşüp tırnakların sökülmesi, saç-sakalımızın yolunması, elektrik verilmesi vs. gibi dayanamayacağımız işkenceleri tadabiliriz, tüm bunlara sabredemeyeceğimizden korkuyoruz, aramızda daha yirmisine ulaşmamış çocuklar ve kırkını aşmış yaşlılar vardır. • Derlerse ki; cihâd ve şehâdet geniş bir konudur. Şüphesiz ki o en büyük stratejik hedeftir, ama pratik bir şekilde bu uzak hedefimizi nasıl gerçekleştirebiliriz? Tâifetu'l-Mansûra nerededir ve ona nasıl ulaşacağız? Nerede ve nasıl eğitim alacağız? Hayalci olmamamız için bize yol gösterin, bize sadece sakinleştiriciler vermeyin! Hastalığı tedavi edecek asıl ilacı verin!.. Sana bunları ve çok daha fazlasını diyecekler. Onlara, cihadın etrafındaki şüpheleri keskin bir kılıç gibi doğrayan şu sözleri de : “Günümüzde bu işle özel olarak uğraşan belamların veya dinde yenilik iddia eden bunların yardımcılarının nasslar üzerinde yaptıkları tahrifatın çokluğundan ve büyüklüğünden dolayı Allah'ın şerîatını savunmak farz-ı ayn olmuştur ve görüldüğü gibi özellikle bazı müslümanların yapmaya çalıştığı savunmalar yetersiz kalmıştır. Günümüzde zamanın doğurduğu büyük acılar ve hadiselerin yankısında, dünyanın dört bir yanından kendisine davet edilen yalan emeller, vaadler ve şatafatlı görüntülerle insanları kandıran akımların arasında davetimi sunuyorum. Yöneticilere, ünlülere, medyaya, kalem sahiplerine ve avamlara, Kadim şerefe susamış gençlere, Yol ayrımında hayret içinde bekleyen ümmete, Dünyada efendiliğe ve kalıcı yurtta mutluluğa inanan her müslümana, Genç ve karışıklıklarla dolu zamanımıza, ateşli ve güçlü geçmişin mesajını sunuyorum. Ey gençler, ey gerçek hayatı coşkuyla isteyenler, Ey Allah'ın dinine yardım etmeye özlem duyanlar, Ey Mevlâsının önüne canını atanlar, Burada hidâyet ve olgunluk, Burada hikmet ve doğruluk, Burada vermenin neşesi ve cihâdın lezzeti vardır. Haydi dilsiz tugaya katılmak için acele etsene! Ve Peygamberlerin Efendisinin bayrağının altında dursana! "Yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar" davetimi sunuyorum. Sakin... Ama kopan fırtınalardan daha güçlüdür! Mütevazı... Ama yüksek tepelerden daha yücedir! Yalan emellerden ve sahte gösterişlerden uzaktır. Ancak ona inananlara ve onun için sıdk ile çalışanlara, dünyada hâkimiyeti ve âhirette cennetin en yüksek derecelerini kazandırır. Ve bereketini kazanmak için diyorum ki; Hayyeale'l-Cihâd Hayyeale'l-Cihâd Hayyeale'l-Cihâd Ey Allâh yolunda yaralanıp da konuşmayanlar; Acı çekip de sızlanmayanlar; Hidâyete ileten Muhammed (ﷺ)'in şerîatını savunup sarsılmayanlar; Şerefin semasına iftihar destanları yazan o kıpkırmızı kanın varisleri! Size hediyemi sunuyorum: Onlar Dediler, Sen de (cevaben) De ki!” Şehid Şeyh Ebu Meysera Suri (رَحِمَہُ اللّہُ)
·
1 artı 1'leme
·
135 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.