Gönderi

İYİLİKLE KÖTÜLÜK BİR OLMAZ
Herkesin kendi aydınlık ve karanlığını yaşadığı dünyamızda insanlığın ortak idealleri arasında hiç şüphesiz huzurlu ve mutlu bir hayat vardır. Düşünce insanla varolan ve gelişen bir cevher'dir. Düşünce yoluyla insanoğlu dünyayı daha iyi yaşanabilir kılmış ve toplumsal ilişkiler içinde birtakım ahlâkî yasalar geliştirerek huzur ve sükuneti temin etmeye çalışmışlardır. Hatemul Enbiya Hz. Muhammed bir sözünde: "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" sözü bu savımızı doğrulamaktadır. Hiç bir insan bütünüyle kötü veyahut bütünüyle iyi değildir. Çin'de, bir felsefî kuram vardır "yin yank" olarak isimlendirilen. İçeriğini kısaca tanımlarsak: "Her kötünün içinde bir iyilik ve her iyinin içinde bir kötülük gizlidir." manası verilebilir. İnsanın içinde gizli bu zıtlık tohumlarının hangisi beslenir ise zamanla gelişir ve büyür... Anlayış, hoşgörü ve sevgi tohumlarını beslersek yani pozitif enerji sağlayan duyguları yaşamak insanı mutlu kılar, mutlu insan ise kötülük yapmaz... Ünlü filozof Sokrates'e erdem nedir? diye sorduklarında cevabı nettir: Erdem bilgidir. Dolayısıyla bilgisizlik de erdemsizliktir. Bütün insanların iyiyi isteyip kötüden kaçan biryapıda olduğunu düşünen Sokrates için hiç kimse bilerek ve isteyerek kötülük yapmaz, kötülük bilgisizlikten kaynaklanır. der... İyiliğe iyilikle karşılık vermek kolaydır zor olan ise kötülüğe iyilikle karşılık vermek. Kötülük yapan birini öfke ile durdurmak, kafasına vurarak birşeyler empoze etmeye çalışmak çare değildir çünkü kötü eylemlerde bulunan kişinin ihtiyacı olan şey bu değil anlayış ve hoşgörüdür. Anlayış ve hoşgörü aynı duyguları taşıyan insanlar arasında ortaya çıkan değerler değildir. Örneğin trafikte önünüze kıran birinin yada iş yerindeki arkadaşlarla yaşanılan kötü olayların nedeni olan kişinin ihtiyacı olan şey kaba kuvvet veya kaba sözler işitmek değil anlayış ve hoşgörünüzdür. Şunu düşünebiliriz: Trafikte önümüze kıran sürücünün belki evinde eşi, çocuğu veya anne babası rahatsızlanmış ve onları hastaneye yetiştirmek uğruna aceleci davranmış ve istemsizce önünüze kırmış olabilir... Belki karşımızdaki insan sevgisiz büyümüş veya iyi bir eğitim alamamış veya anlayış ve hoşgörüden uzak sevgisiz bir ortamda yaşıyor olabilir. Bizim, karanlıkta kalmış bu insanlara ışık tutmak elimizden geliyorsa yollarını aydınlatabilir en azından hoşgörülü olabiliriz... Salt güzel ve bütün noksanlıklardan münezzeh olan Yüce Allah, Resulü Muhammed (a.s) aracılığıyla gönderdiği kitapta şu mesajı veriyor kişioğluna: "İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel olan davranışla sav; o zaman göreceksin ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki candan bir dost oluvermiş!" (Fussilet Suresi 34-35. Ayet) Hatemul Enbiya efendimiz mescitte sohbet ederken arkadaşlarına (ashabına) dönerek: Size bir kötülük ulaştığında nasıl karşılık verirsiniz? sorusunu yöneltir. Orada bulunanlar "iyilikle karşılık veririz" cevabını verirler ancak bu soruyu üç defa tekrar ettiğinde sessizliğe bürünürler. Sonra "Ali" nerede? der ve çağırılmasını ister. Hz Ali (k.v) gelince: Ey Ali! Sana bir kötülük yapılırsa nasıl karşılık verirsin? diyerek aynı soruyu yöneltir. Hz Ali: iyilikle karşılık veririm diyince bu soruyu yedi kez tekrar eder ve aynı cevabı alır. Sekizinci defa sorduğunda " ey Allah'ın Resulü zahmet buyurmayınız..! O kötülüğünden vazgeçmedikçe ben iyilik yapmaktan neden vazgeçeyim... karşılığını verir. Tabii hiç birimiz en yüce erdemleri yaşamış Peygamberler gibi, ilim şehrinin kapısı olarak nitelendirilen Hz. Ali gibi de olamayız ama en azından iyi insan olmak için kendimizle savaşabiliriz. Bir gazadan dönerken Allah ve Resulü'ne inanan topluluk arasında şunları söylediği rivayet edilmiştir Hz Muhammed'in (s.v): Bu yaptığımız savaştan daha büyük savaşa gireceksiniz, asıl savaş şimdi başlıyor diyince "ey Allah'ın Resulü nedir bu bahsettiğiniz büyük savaş" dediklerinde: "Nefsinizle yapacağınız savaştır" demiştir. Gazamız mübarek olsun diyerek sözlerimi sonlandırıyorum.
·
92 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.