Bu muhteşem kitabı elimden geldiğince size yorumlamaya çalışacağım. Kusursuz bir kitap diyemem minik de olsa kusurları vardı fakat tam anlamıyla harikaydı.
Kitap birkaç katmandan oluşuyor yani bir hikayeye başlıyorsunuz fakat matruşka bebek gibi içinde başka başka hikayelere geçiyorsunuz.
Karadenizin sakin bir köyü olan Podima’da işlenen Arzu Kahraman cinayetiyle başlıyor. Cinayet bir davet gecesinde işleniyor ve şüpheliler sorguya alınıyor. Kitabımızın baş kahramanı Ahmet Arslan o gece davetlilerden biri. Ahmet Arslan bazı obsesif davranışları olan biri, hiçbir canlıya dokunamayan, aşırı düzen seven yeme alışkanlıklarında da belli başlı kuralları olan bir kaç kişi dışında kimseyle muhatap olmayan farklı bir karakter yapısına sahip.
Cinayeti araştırmak için köye gazeteciler, polis ve savcılar akın ediyor. Bir gazeteci kız ise bizim Ahmet Arslan’ın kapısını çalıyor ve olayı onun üzerinden öğrenmeye çalışıyor. Fakat zamanla bu garip kitap kurdunun başka taraflarını da merak edip sorular yönelttiğinde ikiz kardeşinin acıklı hikayesini dinlemeye zamanla bu hikayeye bağlanıp hikaye bitene dek onun yanında kalmaya devam ediyor. Kitapta bu durumu gazeteci kız günümüz Binbir Gece Masalları olarak tarif ediyor.
Kitap inanılmaz akıcı ilerliyor ve elinizden bıraksanız dahi zihniniz hala kitapla meşgul olmaya devam ediyor. Bazı ufak hatalar, havada kalan küçük detaylar olsa da kitap harika bir eser olarak tanımlayabileceğim cinsten. Zülfü Livaneli’nin diğer kitaplarında yaptığı araya taraflı siyasi söylemler ve olaylar sıkıştırması beni rahatsız eden bir tutum iken bu kitabında asla böyle bir şeyin olmadığını da söyleyebilirim.
Kesinlikle okunmalı. Okuma alışkanlığı edinmek isteyene de kitap kurtlarına da aşk hikayeleri sevenlere de psikoloji sevenlere de polisiye okurlarına da tavsiye edebileceğim çok yönlü bir kitap. Harikaydı daha ne olsun.
Kardeşimin Hikayesi 
Zülfü Livaneli
·
34 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.