Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Her ne kadar 5. yüzyılın Yunanlıları değişik anayasalar altında yaşasalar ve dünyayı ilk uygarlıkların kadın ve erkeklerinden muazzam derecede farklı görseler de bazı şeyler karanlık çağların sonlarından beri fazla değişmemişti. Bugün bile dünyadaki insanların çoğunun köylü olduğunu unuturuz. Yunan dünyasında çoğu insan hayatlarını topraktan kazanıyordu ve o dönemde demir aletlerle bile tarım son derece yorucu ve oldukça ilkeldi. İmalata gelirsek, Atina'dan yapılan çömlek ihracatının sadece birkaç yüz çömlekçi tarafından sürdürüldüğünü söyleyebiliriz. Şehirdeki kalkan fabrikasının devasa olduğu düşünülüyordu çünkü orada 120 kişi çalışıyordu. Demirci, taşçı, zırh imalatçısı, kuyumcu ve diğer uzmanların sayısı nispeten azdı ve tarım, bugün birçok ülkede olduğu gibi ekonominin temeliydi. Bu faaliyet büyük bir zenginlik sağlamıyordu ve zeytin ile üzüm her ne kadar ürün potansiyelini artırsa da, Yunan toprağı genellikle verimli değildi, klasik dönem boyunca da yetiştirilebilecek ürün çeşitleri ve kalitesi sınırlı kalmıştı. Tarım işletmeleri çok küçüktü ve zengin bir adamın elindeki toprak bile, Atina yurttaşlarının zenginliğiyle ilgili olarak 6. yüzyılda yapılan bir tasnife göre asma ve tahıla bölünmüş 20-30 hektardan fazla değildi. Uzun bir süre boyunca genel eğilim toprakların miras yoluyla tekrar tekrar bölünmesiydi, bu yüzden çoğu özgür insanın küçük toprak sahibi olduğunu düşünüyoruz. Küçük tarıma dayanan bir hayat basit ve zordu. Hellas'ın büyük anıtlarına -örneğin Atina Partenonu'na ya da az veya çok korunmuş olarak günümüze gelen Yunan tapınaklarına- baktığımız zaman Yunan hayatıyla ilgili yanlış bir izlenim ediniriz. Bunlar yapımı kolektif kaynaklardan ödenen kamu binalarıydı. Çoğu Yunanlı küçük evlerde oturur, basit yemekler yer, köleleri hatta hizmetçileri olmadan yaşardı. Polis içerisinde büyük ayrım çizgisi zenginlik olmadığı gibi, özgür olan ve olmayanlar arasında da değildi, bu ayrım daha çok yurttaşlar ve yurttaş olmayanlar arasındaydı. Atina gibi bir demokraside yurttaşlar arasında çok sayıda fakir vardı. Birçok yerde, köylülerin artan fakirleşmesi tekrarlanan bir durumdu. Zaman geçtikçe, fakirleşen özgür yurttaşların sayısı da artıyordu. Ticaretin geliştiği yerlerde de oturma izni olan yabancı metiklerin sayısı artıyordu. Bir tahmine göre MO 5. yüzyılda Atina'nın erkek nüfusunun yüzde kırkı şu veya bu şekilde yurttaş olmayanlardan oluşuyordu ve bu olağan dışıdır. Ticaret ve imalata diğer kentlerden daha fazla bağımlı olan Atina'nın aynı zamanda oransal olarak daha fazla zengini vardı. Bunların bir kısmı eski aristokrat ailelerden -malikânelerinin gelirleriyle yaşayanlar- geliyordu. Bu durum, bir mesleğe girerek ya da ticaret yoluyla para kazanmaya olan önyargıyı açıklamaktadır. Fakat varlıklıların saflarına zengin tüccarlar da katılmaktaydı. Zenginliğin ne anlama geldiği başka bir konudur ve bu durum günümüz tüketim tarzlarıyla karşılaştırıldığında muhtemelen o kadar önemli değildi ama bir köylü ile karşılaştırıldığında çok farklı olduğu açıktı.
Sayfa 124 - İnkılap KitabeviKitabı okudu
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.