Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

3. Spesifik Sorunlar: Sözde Bilim İnsanı Kıtlığı
İlk olarak fazlaca öne çıkan, bilim insanı, araştırmacı, mühendis ve benzerinin "kıtlığı” meselesine yönelelim. Federal devletin, bu sözde "kıtlığı” gidermek amacıyla bilimsel eğitimi sübvanse etmesi gerektiğine dair yaygın bir iddia söz konusu. Gelin bu sorunu daha yakından analiz edelim: Her şeyden önce, bilim insanı "kıtlığı” askeri bir problem olmaktan çok genel bir problemdir. Askeriye, mevcut bilim insanlarının hizmetlerinden istediği kadarını (ister direkt çalışan isterse özel şirketlerin elemanı olarak) satın alabilir; bu durumda kıtlığın yükünü hisseden askeri değil sivil sektör olacaktır. Bundan başka gerçekten bir bilim insanı kıtlığı varsa bu nasıl giderilebilir? Devlet eliyle değil; devlet bir bilim insanını imal edemez, kişinin kendisinin bu iş koluna girmesi gerekmektedir. Öyleyse, bilim insanı tedarik edilebilecek iki kaynak vardır: (a) Bu iş kolunu bırakıp tekrar girmeye ikna edilebilecek kişiler, (örneğin şimdi ev hanımı olmuş ex-lady kimyagerler); ve (b) bu mesleğe yeni atılan gençler. İlk kategori tek bir şekilde mes- leğe dönmeye ikna edilebilir: Bu kişilere daha yüksek maaşlar teklif ederek. İkinci kategori de son tahlilde, ancak aynı şekilde çekici kılınabilir: Yüksek maaşlarla. Gençler, bilim dünyasınaşu iki sebepten girerler: İşe duydukları sevgi, ücrete ve iş fırsatlarına dair beklentileri. Bunlardan ilki genç bilim insanının kendisi dışında kimse tarafından (eğitim metotları aracılığıyla ilgiyi arttırmak için yapılabilecekler mevcutsa da arttırılamaz; yalnızca ücret unsuru başkaları tarafından arttırılabilir. Bu da demek oluyor ki, bilim insanı arzını arttırmanın en basit yolu bilim insanlarının ücretlerini diğer mesleklere göre arttırmaktır. (Tüm ücretler artarsa bilime yönelik teşvikin yok denecek kadar az olacağı açıktır.)
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.