Gönderi

Tarih ve Tanrı İnancı
Tarih tanrı inancını destekliyor mu? Tanrı derken, doğanın yaratıcı canlılığını değil, zeki ve müşfik bir yüce varlığı kastediyorsak, yanıt gönülsüzce olumsuz olmalıdır. Diğer biyoloji bölümleri gibi, tarih de temelde, iyiliğin hiçbir ayrcalık görmediği, talihsizliklerin bol olduğu ve son sınavın hayatta kalma becerisi olduğu bir mücadeledeki en uygun bireylerin ve grupların doğal seçilimi fikri üzerinde durur. İnsanların suçlarına, savaşlarına ve zulümlerine depremleri, fırtınaları, kasırgaları, salgınları, gel-gitleri ve insan ve hayvan hayatını belirli aralıklarla perişan eden diğer “takdiriilahi”leri ekleyin ve öznel olarak düzen, ihtişam, güzellik veya yücelik atfettiğimiz tesadüfi ve görünüşte gelişigüzel sahnelerle birlikte tüm kanıtlar ya kör ya da tarafsız bir mukadderat olduğunu akla getiriyor. Eğer tarih herhangi bir teolojiyi destekliyorsa, bu Zerdüştçülük ya da Maniheizm gibi bir ikicilik olacaktır: Evrenin ve insanların ruhlarının kontrolü için savaşan iyi ruh ve kötü ruh. Bu inançlar ve Hıristiyanlık (esasen Maniheisttir) takipçilerine sonunda iyi ruhun kazanacağına dair güvence verdi; ancak tarih, bu tekâmül fikri için hiçbir garanti vermiyor. Doğa ve tarih, bizim iyi ve kötü kavramlarımızla hemfikir değil; iyiyi hayatta kalan, kötüyü de işi biten şey olarak tanımlarlar ve evrenin Cengiz Han'a karşı Mesih lehine hiçbir önyargısı yoktur. İnsanın evrende kapladığı ufacık yer konusunda artan farkındalık, dini inançta zayıflamayı daha da artırdı. Hıristiyanlık âleminde, düşüşün başlangıcını Kopernik'e (1543) tarihlendirebiliriz. Süreç yavaştı, ancak 1611'de John Donne, yeryüzünün, dünyada yalnızca bir “banliyö” haline gelmesinin ve “yeni felsefenin herkesi şüpheye çağırıyor” olmasının yasını tutuyordu ve Francis Bacon, ara sıra piskoposlara şapka çıkarmasına rağmen, bilimi, modern özgürleşmiş insanın dini olarak ilan ediyordu. Bir dışsal ilah olarak “Tanrı'nın ölümü”, o nesilde başladı.
Sayfa 52-53
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.