Sınırları tamamen belli olan fakat neler yaşanacağı hiç de belli olmayan ülkemizde bir Aziz Nesin kitabı daha okumuş bulunmaktayım. Bu kitaba “Kısa öykülerden oluşan, Türkiye’yi sosyolojik ve mizahi açıdan görmek kitabı” demek uygun görünüyor. Toplumun çürümüşlüğü üzerine yazılan eleştiri yazılarıdır aslında bu öyküler. Çürümüşlük kelimesini kullanmayı yerinde buluyorum. Bunun yerine “eksiklik, geri kalmışlık, cahillik” gibi kelimeleri kullanmayacağım. Yazının geri kalanında bu kelimeleri kullanmayı düşünmüyorum. Ülkemizde bu çürümüşlük halinin sebepleri için birçok şey denilmiştir ve denilmeye devam edilecektir. O zaman bir daha konuşursak ve ben yazarsam bunları utanç verici olmaz. Ülkemizin vatandaşı olmayan herhangi bir insanı düşünelim: Bu kitabı okuduğu zaman kitabın mizahını bizim kadar anlamayacaktır haliyle. Bu absürt karşılanmaz. Mizahın özgünlüğü bir yana, absürtlüğün sebebi ise yaşanan politik olayların akıl almazlığı ve bunun da sosyal yaşama etki ediş biçimlerinden gelmektedir. Mizah dünyanın her yerinde vardır ancak ülkemizin mizahının ve politikasının ayrı bir kategori olarak değerlendirmesi gereklidir. Mizahı yürekten anlamak ve buna da yürekten üzülmek çok acıdır. Bizim memlekette mizah bir yanımıza neşe saçarken, bir yanımızdan da sopa atmaktadır. Her ne kadar sopa yenirse yensin, bütün bu absürtlüğe ve saçmalıklara mizah sayesinde dayanmaktayız. Ülke şartların getirdiği bu olguyu Aziz Nesin etkili bir şekilde okura sunmaktadır. Sunmuştur sunmasına ama cefasını da çok çekmiştir. Bunu kendisi şöyle ifade etmiştir: “Türkiye’de mizahçılığın kolay olduğunu sananlar, mizahın nelerle, nasıl kısıtlanmış olduğunu da hesaplıyorlar mı? Zübük’lerden biri çıkar bir nutuk atar, herkes bunu ciddi ciddi dinler, alkışlar. Bir mizahçı, virgülünü bile değiştirmeden bu nutku yazsa başı derde girer.” Aziz Nesin ile ilgili daha birçok şey yazılabilir ama diğer kitaplarına kalsın o da. Öykülere dönelim; her öykü kendi içerisinde onlarca öykünün var olmasını sağlayabilir. Küçük bir cümleden de bir öykü veya roman veya şiir doğabilir. Bu kitap bunun hissiyatı sundu. Değerli ve okunup geçilmesinin anlamak için yeterli olmayacağı türden öyküler üzerinde durup düşünmek yerinde olacaktır. Çürümüşlüğü de tek seferde fark edememek ve anlam verememek şaşılacak şey değildir belki de. Çürümüşlük toplumun her tarafına yayıldığı zaman kesip atmanın da bir anlamı kalmıyor, gözümü nereye çevirsem bir çürümüşlük görmekteyim, kendimde bile. Yine de bu politikaya, bu akıl almaz şeylere dayanabiliyor olmak da etkili bir savaş biçimidir. Sözün kısası, yıllar geçiyor ve mizah seviyemiz de arttıkça artıyor… İyi okumalar.

Rıfat Bey Neden KaşınıyorAziz Nesin · Adam Yayınları · 1992486 okunma

·

37 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Abdulkadir ERTAKUŞ