Gönderi

Heybemdekiler ve Yeniden Diriliş...
Bu yılın Ocak ayını neredeyse silmiştim hafızamdan. Şubatla bir gün yokoluşa ülkece uyanmanın silsilesi ile başladı ben de ne var ise.. Farketmedim öncesini. Tozunu silkeledim benliğimin. Acıyla, çaresizlikle herdem hemdem olabilmenin gücüyle koşturdum depremzedeler için. Sekiz yıl yurtlarda kalmanın, kardeşçe geçirilen yatakhane yoldaşlarımın derdi de sarmıştı bünyemi. Daha olgunca daha büyümelice, bir kıpırdanış idi hissettiğim... Program program üstüne koyup yürüyordum sanki. Üç ayların karşılanmasıyla, özel günlerin güzelleşmesiyle ve Ramazan ayının güzelce karşılanmasıyla kucaklaşmayı öğrenmiştim hemşehrilerimle. Belki de kendimdeki tozu silkelemeye böylece devam ettim. Zor ne gördü isem, zorluğu çıkarana bıraktım; öğretimi aldım heybeme, köylere koştum. Bayramı köyün saf yüreklerine hediye ettim beraberimdekilerle. Bir tebessümün bendeki iyileştirici gücünü keşfettim. Farkettim ki eksikti, yetmiyordu birşeyler.. Anneleri aldım sahaya; kendilerine bir gün hediye etmenin, yarışmanın, çayı keyfince demlemenin, yaşıtlarıyla hemşehrileriyle "Anne" kimliği ile bir arada olmanın hazzını, "ben özel'mişim" diyen gözlere şahit olmak da nasip oldu. Başkaydı bu yıl... Zor, yılgın ama bol öğretili - yaşamasını bilene- Eksikti bazı anlar... Ah şu babalar da dedim, köylere koştuk, bu sefer bir büyüğümün hayaline. Köyleri Aile Şenliği adı altında diriltmeye.. Ömürde kaç kere yarışmaya, ev sahipliği yapmışlardı Ki. Ömürde kaç kere milletin efendisi olmayı özel olarak hissetmişlerdi... Dört saate biz atölye oyun sığdırdık, onlar ise bir koca tebessüm, bir koca hasbihal.. Sonra durdum bunca zaman heybeme aldığım ne varsa; döktüm ortaya. Günlerce tarttım durdum, kötü anılarımı eledim, elek üstündekilerle kucaklaşıp yola devam ettim. İncindiklerimle, sevdiklerimle, irdelediklerimle, kurtlarla, kuzularla, yorganla, kavgayla ne varsa masada oturduk. Ne kattı, ne çıkardı, yazdım deftere; kiminin üstü çizildi kiminin altı... Kiminin kenarına not düşüldü, kimininse... bir çay yudumlandı. Rehberime baktım ne çok velim, ne çok öğrencim, ne çok abim/ablam, ne çok hemşehrim vardı.. Yiğidin hakkı yiğide denilip selam sunuldu, razı olundu, dua edildi ve masadan kalkıldı. Heybemdeki öğretiler ile bir şey yapmalıydım derken önce koştum bir yoldaş buldum sonra yolumu Aynisar'ımı. Üç ayda iki noktaya çıktık. 5 mahalle gezip 50-60 hanım kardeşimle samimi mi samimi, bol kitap okumalı , sohbetli, atölyeli, bir arada oldukça büyüyen, beslenen bir ekibin mimarı oldum. Filistin davasının bendeki tesiri ile Ankara merkezli 3 oluşumun hem öğrencisi hem öğretmeni olmayı da ikram etti Rabbim. Evlâdıma emek vermenin, evimde ailemle olabilmenin sadakası düştü yıl biterken heybeme. İhsana şükür gerekti. Allah'ın izniyle bir Dirilişi'n tohumu oldu bende 2023, umarım daha doğumunu beklediğim, hazırlığımı yaptığım çalışmalarımı da duyurmak nasip olur 2024'de... İnşallah âtimde ; Tohumu fideye, fideyi fidana, fidanı ağaca dönüştürüp meyve verebilirim. Niyeti koyalım şuraya, Peki ya Sen? Ocak'taki sen değilsen, Aralıktaki Sen'le tebessümle kucaklaşabiliyor musun? Şimdiki senin ideallerini, duygularını , sevdalarını, hayallerini işitebiliyor musun? Kalbine dokundukların, dokunmadıklarından; elini uzattıkların uzatmadıklarından daha fazla mı? Ya da hiçbiri değilse birlikte niyet edelim mi yeni bir ben'e?
·
86 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.