Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

166 syf.
1/10 puan verdi
·
153 günde okudu
Selamünaleyküm. Turan Dursunun henüz Müslümanken(?????) Yazmış olduğu bu kitap Müslümanlığı(???) Ve Nurculuğu(????) Mukayese(?????) Etmiş. Doğrusu bu kitabın ismi niye bu kadar saçma bir türlü anlamadım. Gerçi evet, içeriği kadar saçma. Çünkü içerisinde yüzlerce asılsız iddia var. Hepsine cevap verecek kadar ciddiye alamayacağım Turan Dursunu. Uzatmadan birkaç iddiayı buraya yazıp cevap vereyim. 1. İddia: "Said Nursi yarım yamalak bilgileriyle kendini erişilmez bir âlim saymıştır." İddiaya cevap: Halbuki o kendini alim saymamış hep ilim talebesi olduğunu, nefsinin herkesten ziyade nasihate muhtaç olduğu dile getirmiştir(1). Kişiliğini her fırsatta geri plana itip, Risale-i Nur u ön plana çıkarmıştır. Çünkü milletin Risale-i Nurlara ihtiyaçı vardı. Onun davası iman ve İslam davasıydı. ((1).Bediüzzaman Said Nursi, Sözler, s:5, Sözler Neşriyat) 2. İddia: "Şuna buna rastgele sorular sorarak onları mahçup etmeye çalışmıştır" Cevap: "İstanbul'daki ikametgâhının kapısında şöyle bir levha asılı idi: "Burada her müşkül halledilir, her suale cevap verilir fakat sual sorulmaz." (Risale-i Nur-Tarihçe-i Hayat/50) Ayrıca şunu da eklemek lazım. Kitapta turan Dursun bunu iddia ederken hiçbir kaynak göstermemiş. 3. İddia: kurtuluş savaşında , bu savaşın amacının halifeliği yaşatmak olduğunu sanarak savaşı desteklemiş, dürizzade fetvasına karşı Anadolu hareketine katılanları savunmuştur. Ama Ankara'ya gidip Mustafa Kemalle görüşünce, savaşın gerçek amacını anlamış, karanlık emelleri için için bu savaştan yarar sağlamayacağını düşünerek harekete karşı çıkmıştır. Ankara'dan Van'a gitmiş ve orada Risale-i Nur adı altında saçmalıklarla dolu kitapçıkları yazmaya başlamıştır. (s:14) Cevap: kurtuluş savaşının bir amacı da halifeliği yaşatmak idi. Bunu Mustafa Kemal bile Nutuk adlı eserinde söylüyor. Bakınız orijinal basımdan aktarıyorum: "Cihan-ı insaniyetin enzâr-ı istihsanı ve âlem-i İslâm’ın âmâl-i istihlâsı, makam-ı hilafetin tesirât-ı ecnebiyeden tahlîsine ve istiklâl-i millînin mazi-i şevketimize lâyık bir iman ile müdafaa ve temînine mütevakkıftır. Giriştiğimiz istiklâl ve vatan mücahedesinde Cenâbı Hakk’ın avn ü inayeti bizimledir." (Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına Mustafa Kemal ), (YKY, 10. baskı: İstanbul, Haziran 2020, s:374) Yeni dilde çevirisi: "insanlık dünyasının güzel bulunan ve İslam aleminin kurtarma çabası içinde olduğu, hilafet makamının yabancı etkisinden kurtarılmasına ve milli istiklâlin geçmiş büyüklüğüne layık bir iman ile savunulması ve karşılanmasına bağlıdır. Giriştiğimiz istiklal ve vatan cihadında Cenâbı Hakkın(Allah'ın) yardım ve inayeti bizimledir" dürizzade fetvası Kuvayı milliyeciler hakkında ölüm fetvasıdır. Bediüzzaman Said Nursi Kuvayı milliyeyi destekleyerek Anadolunun işgalden kurtulması için milli mücadeleye destek vermiştir. 4. İddia: Risale-i Nur vahiy midir? Cevap: "Bu üç farkın sırrı ise Risaletü'n-Nur'un mertebesi üçüncüde olmasıdır. Yani vahiy değil ve olamaz. Hem umumiyetle dahi ilham değil belki ekseriyetle Kur'an'ın feyziyle ve medediyle kalbe gelen sünuhat ve istihracat‑ı Kur'aniyedir." (Risale-i Nur-Şualar/605) 5. İddia: Risale-i Nur yazdırılmış mıdır? Cevap: açıklama için videoyu izleyebilirsiniz: youtu.be/fDjISX89Glw?si=... 6. İddia: Birbirinin tekrarı 130 parça risale yazmıştır? Cevap: Risale-i Nurun temelini oluşturan bazı kitaplar vardır. Mesela Sözler, Mektubat, Asayı Musa vb. büyük boy kitaplar. Bu kitapların bazı kısımları kolay okunsun diye ayrı olarak neşr edilmiştir. Bazı kısımları da ayrı bir kitapta daha geniş açıklanarak yazılmıştır. Büyük boy kitaplarda da bazı kısımlar farklı kitaplarda tekrar edilmiştir. Bu tekrarlar elbette boşuna değildir. Meselenin daha iyi anlaşılması içindir. Örneğin okuyucu bir kitapta anlamadığı bir meseleyi başka bir kitapta farklı şekilde izah edildiğinde daha iyi anlayabiliyor. Ben şahsen risalelerin tekrar metoduyla yazılmış olmasını beğeniyorum. İyi ki de bu teknik kullanılmış. Ayrıca Kur'an'ı kerime baktığımızda orada da sık sık tekrarlar görürüz. Bunun hikmetlerinden bir hikmetini Risale-i Nurdan öğrendim. Şöyle ki: "Kur'an, hem bir kitab-ı zikir hem bir kitab-ı dua hem bir kitab-ı davet olduğundan içinde tekrar müstahsendir, belki elzem ve eblağdır. Ehl-i kusurun zannı gibi değil. Zira zikrin şe'ni, tekrar ile tenvirdir; duanın şe'ni, terdad ile takrirdir; emir ve davetin şe'ni, tekrar ile tekiddir. Hem herkes her vakit bütün Kur'an'ı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sureye galiben muktedir olur. Onun için en mühim makasıd-ı Kur'aniye ekser uzun surelerde derc edilerek her bir sure bir küçük Kur'an hükmüne geçmiş. Demek, hiç kimseyi mahrum etmemek için tevhid ve haşir ve Kıssa-i Musa gibi bazı maksatlar tekrar edilmiş. Hem cismanî ihtiyaç gibi manevî hâcat dahi muhteliftir. Bazısına insan her nefes muhtaç olur; cisme hava, ruha Hû gibi. Bazısına her saat, Bismillah gibi ve hâkeza… Demek tekrar-ı âyet, tekerrür‑ü ihtiyaçtan ileri gelmiş. O ihtiyaca işaret ederek ve uyandırıp teşvik etmek hem iştiyakı ve iştihayı tahrik etmek için tekrar eder. Hem Kur'an müessistir. Bir din-i mübinin esasatıdır ve şu âlem-i İslâmiyet'in temelleridir ve hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeyi değiştirip muhtelif tabakatın mükerrer suallerine cevaptır. Müessise tesbit etmek için tekrar lâzımdır. Tekid için terdad lâzımdır. Teyid için takrir, tahkik, tekrir lâzımdır. Hem öyle mesail-i azîme ve hakaik-i dakikadan bahsediyor ki umumun kalplerinde yerleştirmek için çok defa muhtelif suretlerde tekrar lâzımdır. Bununla beraber sureten tekrardır. Fakat manen her bir âyetin çok manaları, çok faydaları, çok vücuh ve tabakatı vardır. Her bir makamda ayrı bir mana ve fayda ve maksatlar için zikrediliyor." (Risale-i Nur-Mektubat/223)
Müslümanlık ve Nurculuk
Müslümanlık ve NurculukTuran Dursun · Kaynak Yayınları · 201987 okunma
··
358 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.