Gönderi

Mushaf'ın sayfaları arasında, hayatın damarlarına kan pompalamaya devam ediyor adam. O okuduğu için evleri kuşatılıyor. Okudukça kuşatmanın kalkmayacağının farkında. Okudukça aç kalacaklarının farkında. Okuduğu için oğlunun sofranın başında olamadığının farkında ve fakat hakikatin kutsal yüzünün hatırına okumaya devam ediyor. Okumalı çünkü. O okumazsa Kudüs sokaklarında koşuşturan çocuklar nefessiz kalıp bir kenara yığılıverecekler. O okumazsa öksürüp duran "uzi"ler daha çok adamı yere se- recek. O okumazsa yeryüzünün iffeti, Cenin'in yıkıntılarında gömülü kalacak. Gürültünün gitgide sokaklará yayıldığı ve geçmişin bilge sözlerini bastırdığı bir şehirde, parlak sayfalı ve Allah lafızları kırmızı renkle belirginleştirilmiş Mushafı okuyor genç kız. O da kendi kuşatmasını yarabilmenin yolunu arıyor. Okullardan kovulmanın, ağabeylerin, hacı beylerin şirketlerinde ucuza çalıştırılmanın, günbegün yalnızlaştırılmanın arasında çıkabileceği bir boşluk peşinde. O okumazsa onuru kırık kız babaları başlarını yerden kaldıramazlar. Etrafına topladığı mahallenin çocuklarına, nebilerden şehrimizde kalan son sabırla, bıkmadan usanmadan Mushaf'ın incelikli, çarpıcı cümlelerini tek tek öğretmeye çalışıyor. Filistin, İstanbul oluyor. İstanbul, Filistin... Yaşlı adamın mırıltılarıyla, genç kızın sesi birbirine karışıyor. Mushafın sayfaları çevriliyor. Bir sayfası Süleymaniye'de, diğer bir sayfası Hz. Ömer Camii'nde çevriliyor. Evrensel bir inat, tüm kuşatıcıların dirençlerini kırıyor. Yaşlı adamın çukurlaşmış gözlerinde biriken yaş genç kızın beyaz ellerine damlıyor.
Sayfa 49
·
36 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.