Gönderi

176 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 6 days
-İnsanoğlunun Ortak Mirası-
Tahminen M.Ö. 2100-1200 yılları arasında yazıya geçirilen eser, insanoğlunun ilk yazınsal ürünü, ilk başyapıtıdır. Bu kadar eski olmasının yanında destan şaşırtıcı derecede anlaşılırdır. Hatta insanlığın ortak sorununa değinir. Üstüne filmler, diziler kitaplar yazılmıştır, bunu okuduktan sonra "Bu filmde de bu tarz olaylar var!" diyebileceğinize inanıyorum! :) Peki bu destan neyi anlatmaktadır? Gılgamış Destanı, Mezopotamya’da yaşamış olan Uruk Kralı Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışını anlatan bir destandır. Gılgamış,'ın 2/3'ü tanrıdır ve halkına zulmeder. Tanrıça Aruru, onu durdurmak için Enkidu adında vahşi bir adam yaratırlar. Gılgamış ve Enkidu, birbirleriyle savaştıktan sonra dost olurlar ve birlikte birçok macera yaşarlar. Ancak, Enkidu, Gök Boğası’nı öldürdükleri için tanrılar tarafından ölüme mahkûm edilir. Enkidu’nun ölümünden sonra Gılgamış, ölüm korkusuyla sarılır ve sonsuz yaşamın sırrını bulmak için uzun ve tehlikeli bir yolculuğa çıkar. Gılgamış, ölümden kaçamayacağını anlar. Burada fark ettiğim, hoşuma giden küçük bir detay var. Kazıbilimcilerin ve araştırmacıların 150 yıllık uğraşları sonucunda, destanın yaklaşık 2/3'ü elimize geçmiştir. Maalesef ki son yüzyılda o bölgeye atılan bombalar sonucunda geri kalan destana ulaşmak imkansız hale gelmiştir. Gılgamış'ın ise annesi tanrıça ve babası ise ölümlüdür. Destanda yarı tanrı olarak geçen Gılgamış'ın 2/3'ü ilahi, 1/3'ü ise insan olarak geçer ve biz de tabletlerin 1/3'ünü insan aptallığından, kısaca insanlığımızdan dolayı kaybettik. :) Destanda beni etkileyen şeyler: Destanda belki de beni en çok etkileyen şey, kitabı bu kadar net bir şekilde anlayabilmem oldu. Kitabın yazılışının üstünden 4000 yıl geçmesine rağmen kitap anlamsız değildi. Kitabı anlayabildim! Sadece sade dilden bahsetmiyorum, kitabı tam anlamıyla anladım, o zamanlar insanlar neye kafa yoruyorsa bir bakıma biz de ona kafa yoruyoruz ve bence bu büyüleyici bir şey! Gılgamış'ın başından geçen olaylar bizim de başımızdan geçiyor, ilk başta ölmeyecekmişiz gibi yaşıyoruz. Ölüm hakkında pek de düşünmüyoruz. Belli bir zaman sonra bir şekilde ölümle karşılaşıyoruz. Bizim gibi olan birinin ölümüyle, belki bir akrabamız belki bir arkadaşımız belki de hiç tanımadığımız biri. Ölümle ilk defa karşılaşıp anlam veremiyoruz. O andan itibaren bir bakıma hepimiz ölümsüzlüğü aramaya çalışıyoruz. Kimileri ölümün üstüne düşünmemeyi seçiyor, kimisi çeşitli inanç sistemleriyle ölüm korkusunu hafifletmeyi tercih ediyor, kimileriyse geleceğe kendinden bir şeyler bırakmak istiyor(bir çocuk, bir eser vs.) ama hepimiz bir bakıma Gılgamış'a benziyoruz. İnsanlığın ölümsüzlüğü arama mücadelesi son bulmuş değil! Peki insanlığın ölümsüzlüğü arama mücadelesi son bulacak mı? Kim bilir? :) Destanın sonunda Gılgamış ne ölümsüzlüğe ulaşır ne de sonsuza kadar genç kalabilir. Fakat şuanda bile benim bu destanı okuyup anlayabilmem Gılgamış'ın ölümsüzlüğünün kanıtı değildir de nedir? ... Ayrıca Gılgamış Destanı'nda dinlerde mitolojilerde geçen bazı olayların "ilk versiyonu" tarzı şeyler var! Bu da aşırı ilginçti. Herkesin en azından bir kere bu destanı okumasında fayda var.
Gılgamış Destanı
Gılgamış DestanıAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20235.1k okunma
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.