Gönderi

204 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 168 days
Ya sonra?
Bir çatışma: Öz ben ile Sosyal BEN çatışması. Yerli yersiz iç muhakemelerin girift ve haklı sesleri. Topluma kendini kabul ettirmek ya da kendine toplumu kabul ettirmek için düşülen durumlar. Toplumda birey olmanın buhranları. Hayal! Birey mi toplumu dışlar yoksa toplum mu bireyi? Böyle bir süreçte kişi nasıl bir iç çöküş yaşar? Yavan ve sırf akla gelen bir aşk tasviriyle ilerler olaylar. Sadece bireyin 'kendini' kaybetmesi ile mi sonlanır bu öz ben ile sosyal ben çatışması? Bütün bunların yanında iç muhakemelere artan güven ve algılanan yanlışın kabulü... İç çöküş mü, bireyin kendini sabote etmesi mi? Yersiz ve vakti geçmiş pişmanlıklar, insanın insana oynadığı oyunlar, basit gözükse de algılanamayan davranışlar... Ve sevimsiz bir üçüncü gözün- şahsın iç gıcıklayan dürüstlüğüdür her şeyi kabullenilmez kılan. (BU KISIM SPOİLER İÇERİR!) Etrafta gerçek olan sadece belirli karakterler vardır. Karakterin kendisi haricinde Kahveci Yaşar ve hastane sahnelerindeki karakterler gerçektir. Parantez içlerinde ise hikayeyi eleştiren tavrıyla "üçüncü bir göz" vardır. Bu üçüncü göz hem okurun görebileceği potansiyeli yansıtmakta veya farklı bakış açıları sağlamaktadır. Bunu da karakteri doğrulayarak ya da yalanlayarak yapmaktadır. Asıl mesaj ise kendini topluma kabul ettirememiş birinin sosyal benleriyle çatışmasıdır. Kişi kendini topluma kabul ettiremez ya da toplumu benimsemez bir süre sonra akıl sağlığını yitirir. Toplum bu sefer ona roller (karakterler) biçmeye başlar. Hastane sahnelerinde ona verilen her kitap -metinde de geçtiği şekilde- yeni bir karakter oluşturma sürecidir. Buradaki doktor ve sağlık personelleri toplumu temsil etmektedir. Her ne kadar kendi içinde kıvranış ve sancıları olsa da özü, odağı bireydir yani ana karakterdir. Bütün dayatmasını birey üzerinden kurgulamaktadır. Eğer birey sosyal benleriyle (toplumdaki rolleriyle) barışamaz, onları idare edemez ise iç çöküş başlar. Hikayede de görüldüğü gibi karakterin sohbet ettiği her arkadaş onun bir sosyal rolünü temsil etmektedir. Yer yer Oğuz Atay'ın kalemine öykünen yazar kendi üslubuyla muhtasar bir "Tehlikeli Oyunlar" yazmış diyebilirim. Kelime oyunları ve kurgudaki giriftliklerle okuru zorlayan, bir kez okumanın hakkını veremeyeceğini fakat aynı zamanda da gayet akıcı olduğunu düşündüğüm bir eser.
Ya Sonra?
Ya Sonra?Sefa Köse · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 20232 okunma
··
1 plus 1
·
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.