Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

383 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
126 günde okudu
Anarşist Gencin Islak Rüyası
"(...) 'Asıl suçun zenginliği korumak. Zenginliğin bekçiliği,' dedim. 'Zenginlik bu gezegenin üstündeki en tehlikeli hastalık, mutlaka yok edilmeli.'" --- Bu inceleme spoiler içermektedir. --- Kusma Kulübü, anti-kapitalist anarşist gencin ıslak rüyası niteliğinde bir romandır. Ana karakter Umut oyunculuk kariyerinde başarısız ve hayatını depresif, vazgeçmiş bir biçimde sürdüren ama çok yakışıklı ve karizmatik olarak betimlenen bir adamdır. Kendini, haksız kazançlarla zengin olmuş insanları üstlerine kusarak cezalandıran ve "Hayalet" isimli, gizemli bir adamın izini süren bir ekibin içinde bulur. Kitabın gidişatı süresince kendini vicdanını terk etmeye zorlar, artık vicdansız olduğuna inanır ve sonunda vicdanına tekrar kavuşur. "Göğsüme, V'den bana miras kalan, artık korkmadığım vicdanıma dokundum. Önünde eğilebileceğim, uğruna adaklar sunabileceğim insancıl bir efendinin kulu olmuştum. Vicdanımı tutkularımın Tanrı'sı kılıp, 'Kusacağım,' dedim. 'Yapmak istediğim bu.'" Bu romanın en iyi özelliği okuru tamamen içine çeken, okumayı bitirene kadar paçalarından çekiştiren, bitirince de uzun bir süre aklında dolanmasına neden olan ağır, karanlık atmosferidir. Okur sanki kendisi "(...) en az üç kez dölyatağından -cansız bir cenin gibi- düşürmüş bu kentte" yaşıyormuş gibi hissediyor, Umut'un midesi bulandığında onun da bulanıyor ve açlıktan ölmüş bebeklerin ardından birlikte haykırıyorlar. Eser, başka edebi eserler ve kutsal kitaplara da sık sık göndermelerde bulunuyor. Romandaki karakterlerin her birinin ilginç ve renkli karakterler olması hepsinin ana karakterimiz ile ilişkileri ve etkileşimlerinin de renkli ve ilgi çekici olmasını sağlıyor. Fakat bu renkliliğin bedeli gerçekçilikten yemesidir. Karakterlerin çoğu gerçek hayatta karşılaşılması olası olmayan tiplerden oluşuyor. Diyalogların çoğu da ucuz bir Amerikan polisiyesinden çıkmış gibi kısa havalı sözlerden ve ucu bucağı olmayan üstü kapalı imalardan oluşuyor. Elbette her hikayenin gerçekçi olması gerektiği savunulamaz ancak bu yapıtta bu derece yapaylık maalesef okurun gerçekliğe karşı şüpheciliğini bir kenara koymasına ("suspension of disbelief" konseptini Türkçeye bu kadar çevirebildim) olanak tanımıyor. Kusma Kulübü'nün Goodreads sayfasına göz atacak olursanız, kitabın ilk sıradaki değerlendirmesinin beş üzerinden bir yıldız ile "bazı yazarları 25'inden sonra okumamak lazım." olduğunu göreceksiniz. Her ne kadar bu yaklaşımla hemfikir olmasam da, bu düşüncenin neden ortaya çıkabileceğini anlıyorum. Umut bir power fantasy, yani güç kurgusu bir karakterdir. Hikaye boyunca sık sık normalin üstünde zeki, karizmatik ve yakışıklı olarak tasvir edilir. Karşısına çıkan neredeyse bütün kadınlar ile yatar veya baştan çıkarır. Yatmadığı Bibi örneğinde bile onu rızası olmadan öpmesi olağan karşılanır, hızlı bir şekilde unutulur. Kitabın başında ilgi gösterdiği, en yakın arkadaşı Kadir'in sevgilisi Mine bile kitabın sonunda bir şekilde onun olur. Dilek'in evinde kafasının arkasına yediği darbeye rağmen dövüş bitince hiçbir şey olmamış gibi havalı havalı sigarasını yakar ve hayatına devam eder. Günün sonunda hikayenin kaderi Umut'un ellerindedir ama neden Umut'un elinde de bir başkasının elinde değil belli değildir. Bunlar elbette hikaye içerisinde nedenleri olan şeylerdir ve genel olarak karakterlerin ve hikayenin gelişimine katkıları vardır ancak sonuç olarak ortaya amacı açısından sığ kalmış, "seçilmiş kişi" karikatürü olmuş bir ana karakter ortaya çıkar. Kitap hakkındaki son eleştirim kapitalizme isyan eden bu eserde problemin sistematik olduğunun unutulup, birçok benzeri hikayede görüldüğü gibi bir büyük kötü adama atfedilmesidir. Bu durum en azından yazar tarafından unutulmamıştır, 354. sayfada yakalanmış, hayatı Umut'un takdirine kalmış olan Hayalet "Beni öldürseniz bile yerime bir başkası gelecek... Faydasız; anlamıyor musunuz, Vakıf ebedidir..." sözlerini sarf eder. Vakıf kapitalist sistemi temsil etmektedir. Umut da "Belki, ama bakarsın yeni Hayalet'i de bir başkası öldürür. Önemli olan Hayalet'lerin yok edilebileceğinin kanıtlanması..." diye karşılık verir. Hayalet yoksulluğu zenginliğin ortadan kaldıracağını, Umut ise yoksulluğa zenginliğin yol açtığını savunur. Hayalet neoliberal bir görüş sergilerken Umut sosyalist bir görüş sergiler. Bu durum göz önünde bulundurulduğunda Umut'un çözümü sistemin bir devrimle yıkılmasında veya sistemin içinden bir reformla iyileşmesinde görmediği anlaşılır. Umut çözümün sistemin başında olduğuna inandığı kişilerin tekrar tekrar cezalandırılmasında olduğunu düşünmektedir. Eleştirim elbette Umut'un bu düşünceyi savunması değildir, eleştirim kitabın başından beri sisteme karşı olup sonunda işlevsiz bir çözüm öne sürmesidir. Karakter ve diyalogların gerçeklikten ödün vermesi, Umut'un güç kurgusu bir karakter olmasından gelen immatür karakter yapısı ve sistematik problemlerin tek bir kötü karaktere atfedilmesi bu eser hakkındaki üç ana eleştirim. Bunun dışında Umut'un aslında V olmasının 8000 kilometre öteden anlaşılması gibi daha küçük çaplı kusurları ele almayacağım. Eser oluşturduğu atmosfer ve sürükleyiciliği açısından Mehmet Eroğlu'nun bir yazar olarak kalitesini göstermektedir. Kusma Kulübü, 2023 yılında okuduğum en çok hoşuma giden kitaplardan biriydi. Özellikle karanlık temalardan hoşlanan okurlara kesinlikle tavsiye ederim. Doruk K. Kalkan 02.01.2024
Kusma Kulübü
Kusma KulübüMehmet Eroğlu · Agora Kitaplığı Yayınları · 2004248 okunma
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.