Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
·
Puan vermedi
İnsan mutluluğu iç dünyasında kendisi yaratır.Kişinin mutluluğu kendini keşfetmesiyle, anlamasıyla nihayetinde kendi olmasıyla mümkündür.Roman karakterlerinden Nur’un yalan şeylerle kurduğu bir dünya vardır.O küçük bir dünyadır.Kitaba adını veren de bu dünyadır.Peki yalancı şeylerle kurulan bir dünyanın mutluluğu gerçek olur mu?Gerçekliği sorgulanırsa o kurulan dünya ayakta kalabilir mi? Namümkün..Evet iki nokta koydum okur olarak yazara çok küçük bir hediye.Bunu yazımın devamında açıklayacağım. Nur çocukluğundan beri kendi olamamıştır.İlk önce annesi buna izin vermez.Sürekli okumasını,özetler çıkarmasını,mantık çalışmasını,oyun oynamamasını ister ve bunları ona yaptırır.Anne için dışarıdaki hayat ideal değildir. Annesini kırmak yerine kendini harcayan bir Nur oluşur.Ta ki Nur’un annesine okulu bitirdiği gün evleneceğini söylemesine kadar.Bu evlilik aşk evliliği olmadığı gibi bir mantık üzerine de kurulu değildir.İtiraz,tepki üzerine yapılmıştır fakat Nur daha sonra da kendi olamaz.Bir türlü kendini inşa edemez. Küçük Dünya kendini arayış romanıdır tıpkı yazarın Nisan Yağmuru,Bir Aile,Havva romanları gibi.Yazar bu romanlarında karakterlerin iç dünyalarını yansıtır.Var oluşlarını yansıtır,kendilerini anlamlandırmalarını aktarır .Tasavvuftan izler vardır.Kişiler genelde birey olabilirler,kendilerini fark ederler. Küçük Dünya’nın ayrıntılarından biri de tarihi yerler hakkında bilgi vermesidir ki,roman Turizm Bakanlığından ödül alır. Roman bireyin bunalımlarını yansıtırken insan psikolojisine de eğilir.Bireyin kendiyle olan mücadelesini bu mücadeleyi doğuran ve bu mücadeleyi sürdüren sebepleri insan ilişkilerine yaslayan roman mutluluk arayışını,evlilikte çiftlerin uyumunu,çocukluk yıllarının gelecekteki etkilerini de işler. Yazar sıklıkla kullandığı iç monolog anlatımını bu romanında da kullanır.Yine sıklıkla kullandığı bilinç akışı da romanda bulunurken diyaloglar da yer alır. Küçük Dünya yazarın ilk romanıdır.Nur yaptığı evlilikle Urfa’ya gider.Nur İstanbul’daki yarı modern,muhafazakâr, baskıcı evden adetlerle şekillenmiş bir dünyanın içine girer.Yaptığı evlilik tepkidir ve onun okuyacağı bölümü bile seçen annesinin baskısından kaçıştır.Urfa’da eşinin arkadaşına aşık olur.Edebiyatımızda hiç dillenmemiş,sessiz sedasız, kişinin içinde yaşadığı büyük aşklardandır.Evlilikteki uyumu,bireyin mutluluk arayışını işleyen roman bu aşkla arayışı sürdürür. Mutluluğu aile hayatında bulamayan Nur aslında kendi mutluluğunu aramaktadır. Romana hakim olan bir his vardır,bu his atmosferi oluşturur;Sıkışmışlık.Nur’un kurduğu küçük dünya hem onu hem okuru sıkışma hissine sürükler.Kitap adını zaten Nur’un hayalle hakikat arasında çatıştığı ve kurduğu bu dünyadan alır.Nur yaşadığı küçük dünyada mutlu değildir.Kurduğu küçük dünya gitgide yıkılır.Nur gerçekle yüzleşir.Bu yüzleşmeye sebep olan ayrıntılardan biri Nur’un doğacak olan çocuğudur.Gerçekle yüzleşme bir sonuç olarak yeni bir çatışmayı doğurur.Hayalle gerçek daha sert çatışmaya da başlar ve gerçekler ağır bastığında Nur için her şey daha çok zorlaşır. Romanın etkileyici ayrıntılarından biri de Murat’ın ve Nur’un sevilme ihtiyaçlarıdır.Aslında daha derin olan ortak nokta ikisinin de hayatındaki anne figürü ve etkisidir. Nur’un küçük dünyasını oluşturan etkenler sevgisizlikten,anne baskısından,babasının ölümünden kaynaklanır. Ardından Urfa’daki yaşamındaki örflerin baskısı da yeni etken oluşturur.Nur’un kurduğu dünya gerçek olmadığı için Nur mutlu değildir.Sevdiği adama sevgisini bile söyleyemediği bir dünyadır. Bu dünyanın temelini,yalıtılmış bu dünyanın zeminini Nur’un annesi oluşturmuştur.Onu,sürü diye adlandırdığı insanlardan hep ayırmak ister. Eşi Ferit’in arkadaşı olan,Nur’un aşık olduğu Murat’ın da küçük bir dünyası vardır.Kendine mutluluğu oynamayı öğrettiği bir dünyadır.Olduğundan başka görünür,hislerini saklar,etrafına sempatik görünür. Emine Işınsu,Anadolu’nun birçok yerinde öğretmenlik yapan Milli Edebiyat Akımı yazarlarımızdan olan okuduğum ve çoğunu paylaştığım Küller,Sisli Geceler,Gül’ün Babası Kim?,Büyük Anne kitaplarının yazarı Halide Nusret Zorlutuna’nın kızıdır.Emine Işınsu,annesi çocuk edebiyatı üzerine incelemeler yapmış olan öğretmen ve yazar İsmet Kür’ün kızı olan ve benim çok sevdiğim Pınar Kür ile kuzendir. Emine Işınsu biyografik romanlar yazmıştır.Bu kişiler tasavvufi kişilerdir.Yunus Emre,Hacı Bayram,Hacı Bektaş,Niyazi Mısri.Romanlarında toplumsal meselelere eğilmiştir Tasavvuf ve manevi arayış yazarın kaleminin özelliklerindenken siyasi olaylar da yazarın işlediği konulardandır.Malazgirt Zaferi’ni merkeze koyarak Ak Topraklar’ı yazar.Azap Toprakları’nda Batı Trakya’da yaşayan Türklerin varlık yokluk arasında verdikleri mücadeleyi anlatır.Tutsak romanında Kerkük Türklerinin yaşadıklarına, Çiçekler Büyür’de ise Bulgaristan’da yaşayan Türklerin yaşadıklarına dikkat çeker.Bu arada baba tarafı Bulgaristan göçmenidir.Milliyetçi bir görüşe sahip olan yazar milliyetçiliğe sığ bir yerden bakmaz,milliyetçiliği tek yönlü değildir.Sancı ve Canbaz romanlarında 70’li yılların siyasi durumuna milliyetçi görüşüyle bakar.Sancı romanı bir kişiyi anlattığı romanlardandır;Ertuğrul Dursun Önkuzu’nun yaşamını aktarır. Cumhuriyet Türküsü,Milli Mücadeleyi işlerken Küçük Dünya hem kişinin kendi iç dünyasını hem insanlarla ilişkisini işler. Edebiyatta yazarın adı ilk olarak annesinin Bir Devrin Romanı adlı kitabında geçer.Bir hatıra kitabıdır.Zorlutuna kitapta şöyle yazmıştır:”Kars’ta bir ışık gibi, Işınsu hayatımıza doğdu.” Yazımın başında bahsetttiğim iki nokta mevzusu ise yazarın sıklıkla kullandığı bir noktalama üslubudur.Üç nokta yerine iki nokta kullanır.17 yaşındayken İki Nokta şiir kitabını yayınlar. Bilmem bu kitabın ismiyle yazarın pek sevdiği iki nokta kullanımı arasında bir bağ var mıdır? Bilinç akışını sık kullanan yazarın bu üslubu Küçük Dünyada‘da varken yine yazarın sık kullandığı,romanlarında bir şarkıya,türküye,hadise,epigrafa , şiire yer verme ayrıntısı da bu romanın da yer alır.Örnek vereceğim.Murat yürürken dört yol ağzında bir kalabalıktan biri Kalenin altı tandır/Yandır Allah’ım yandır/Beni bir çift kuş eyle / Yârin göğsüne kondur “manisini söyler vb. Anlatımındaki geri dönüşler bu romanda da bulunurken tasavvuftan izler de bulunur. Yirmi beş yıl ney üfleyen bir şeyh romanda yer alır ve Nur’un arayışında önemli bir noktada bulunur. Hadisleri kullanması, tasavvuf ve ona ait şeyleri işlemesi ve kullanmasına dair bir ayrıntı daha paylaşacağım. Yazarın kalemindeki bu ayrıntının temelini aslında annesi atar.Halide Nusret Zorlutuna dindardır, muhafazakârdır, İslam’a hayrandır ve tasavvufa meraklıdır.Yani durum,bir evin bir kaleme yansımasının sonucudur.Tasavvufi kişilerin biyografisi dışında yazar,Küçük Dünya dışında Havva,Nisan Yağmuru romanlarında da tasavvuftan izleri kullanır. Yazarın kalemindeki mekânların genelde net olmayış hali Küçük Dünya için pek geçerli değildir. Biraz daldan dala ama merkezinde yazar ve Küçük Dünya olan anlatımımı sonlandırıyorum.Romanın en acı yanı hiç dillenmemiş bir aşkın oluşu ama bundan daha çok acı olan yanı Nur’un oluşturduğu dünya içinde de dışında da mutlu olamamasıdır.Nur’un kurduğu küçük dünya kendini tüketirken o küçük dünyanın duvarları dışındaki dünya hem Küçük Dünya’yı hem Nur’u yutar.
Küçük Dünya
Küçük DünyaEmine Işınsu · Bilge Kültür Sanat · 2012356 okunma
·
220 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.