Gönderi

208 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 26 hours
Bir sesin tiyatrosu, unutuluşuyla savaşan bir dilin sessizlikleri..
"Tarihle çarpışan bir sesin tiyatrosu, unutuluşuyla savaşan bir dilin sessizlikleri." Başlarda hikayeye bir türlü giremedim. Çünkü Fonseca’nın hiç acelesi yok. Ağır ağır anlatıyor. Ki bu ağır kanlılık, kitap boyunca devam ediyor. Ama itiraz edesiniz de gelmiyor. Kapaktaki dağın manzarasına bakan bir hamakta uzanmışım, Fonseca da bana bu hercai hikayeyi ağır ağır anlatmış gibi hissediyorum. Kurgu içinde kurgu. Bir yandan yazar Aliza Abravanel’in “Kaybın Lügati” kitabını, bir yandan da Julio’nun Aliza’nın ölümünün ardından döndüğü yerde, onun ayak izlerini takip ederek kendiyle ve zamanın örttüğü hikayelerle karşılaşmasını okuyoruz. Aliza’nın kitabında onu dilsiz bırakan bir hastalığın ardından diller, sesler, kelimeler, kültürler arasında yaptığı müthiş lezzetli içsel yolculuğun ve Nietzsche'nin kız kardeşinin kurduğu Yeni Almanya adlı yahudi düşmanı komünün hikayesi var. Ve tarih tarafından köşeye sıkıştırılmış yerli halkın üstünü örten meşum toprak, ve kauçuğa, bir o kadar kana susamış iblisler, ve petrolü almak için ellerinde güleryüzlü İncil’lerle gelen misyonerler, ve ekolojik felaketler bırakıp giden sömürgeciler.. Şimdiki zamanın durağan akışı ayaklarımızın altında, geçmiş sırtımızı örtüyor, bir de geçmişin geçmişi var bu kitapta, ki bu kitabın başrolünde yer almayan ama kendi hayatlarının başrolünde uzun yolculuklara çıkan, yalnızlığın, ayrıksızlığın, ve saplantının bir araya getirdiği olağandışı bir dolu insanla tanıştırıyor bizi yazar. Hem çok zamanlı, hem de çok katmanlı bir kitap bu. Hikayeleri iç içe geçirip uzun bir örgü yapıyor sanki Fonseca, durmuyor, üst üste koyup katlıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi Duras, Bernhard gibi ünlü yazarların, filozofların sözlerinden köprüler kurup bize başka manzaraları işaret ediyor. Bunların ne kadarına bakabildiğimden emin değilim. Şöyle bir his kaldı bende: Yavaş yavaş giden bir trenin camından sabırla ve şevkle etrafı izlemişim, yine de her şeyi görmeye ve anlamaya yetmemiş. Yunan filozof Elealı Zenon’un bir başkasına sonsuz derecede yaklaşıldığında bile asla yan yana gelinemeyen bir dünya tasvirinin dizine uzanmış, hayatın hercailiğini anlatan müphem bir mesel yazmış Carlos Fonseca. Nefis yazmış.
Cenup
CenupCarlos Fonseca · Metis Yayınları · 202238 okunma
·
535 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.