Aleksandar Dumas ın kitaplarını okumayı nedense çok seviyorum. Bu kitabını da çok sevdim. Siayasi olaylarla harmanlanmış, azmin, hırsın, saf aşkın kitabı. Dili oldukça akıcıydı. O kadar çabuk ilerliyor ve kendine bağlıyor ki kitap okuyup bitirmek istiyorsunuz. Yabi bu küçük bir bebekle ne mümkün.
Kitaba da kısaca değinecek olursak iki siyasi suçlunun hapisten kaçmasıyla başlıyor. Bu iki mahkum halk tarafından vahşi bir şekilde yakalanıp linç edilip öldürülüyor. Sonra olaylar iki lale yetiştiricisi bahçıvanın yaşadıklarıyla devam ediyor. Bunlar Baerle ve Boxtel. Baerle linç edilen siyasi mahkumlardan birisinin vaftiz oğlu bu yüzden onun mektuplarını saklamasından dolayı o da siyasi suçlu kabul ediliyor. Tam da siyah lale yetiştirmeye çok yaklaşmışken. Hapse atılınca ordaki gardiyanın kızı arasında bir aik hikayesi başlıyor. Hapiste bile lalelerini yetiştirmek için çok uğraşıyor ve başarıyor. Bu sebeple Baerle'ye azmin simgesi diyebiliriz. Boxtel ise Baerle' nin kıskanç komşusu. Sürekli onun lale yetiştirmesini gözlemliyor. Emek harcamadan siyah lalenin peşinde. Hapse düşmesine de o sebep oluyor. Ona kıskançlığın simgesi diyebiliriz. Rosa da aşkıyla o kadar yardımcı oluyor ki Baerle' ye. Saf aşkın ne kadar güçlendirdiğini görüyoruz. Saf aşkın simgesi diyebiliriz onun için. Ne olursa olsun aşkın kazanması beni mutlu etti.
Azim duygusunun insanı nasıl güçlendirdiğini, kıskançlığın ve emek hırsızlığının insanı ne kadar düşürdüğünü görüyoruz. Saf aikın da insanın gözünü nasıl kör ettiğini ve insana nasıl güç ve deli cesareti verdiğine şahit oluyoruz.
Kitabın akıcılığını, dilini, kurgusunu çok beğendim. Ne kadar klasik bir kitap olsa da önyargılı yaklaşmamak lazım. O yüzden herkese tavsiye ederim. Herkese bol kitaplı günler dilerim. 
Siyah Lale
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.