Gönderi

96 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yara Oldu Kaldı
Yara Oldu Kaldı
Yara Oldu Kaldı
Veysel Çolak
Veysel Çolak
Veysel Çolak'ın 2022 ve 2023 yıllarında 5 kitabı yayımlandı. Bunların ilk ikisi şiir kitabı: "Ölümsüz Aşklar Tarihi" (2022) ve "İçimde Dolaşan Hançer" (2023) Şiirlerdeki duyguyu, içeriği, yaşama telaşını, isyanı başlatan ne varsa tümünü Paradoksalar/Elveda İnsan" (2022), "Kanımla Derime Yazdım" (2022), "Yara Oldu Kaldı" (2023) adlı kitapları o şiirlerin günlüğü gibi; ama çarpıcı bir deneme üslubuyla anlatılmak istenenler somutlaştırılmıştır. Veysel Çolak, yaşamı bütün boyutlarıyla algılarken merkeze bireyi bireysel olanı, o bireyselliğin arkasındaki insanı evrensel sorunlarıyla yansıtmış. Bütün insanlar gibi onun ne yaşadığı, tabii ki kesin olarak bilinmez ama görünen o ki bu beş kitabından bir kentin anarşist yalnızı olarak canavarlaşan insanlara karşı koyarak yaşadığını kendi söylüyor. Şiirlerinin ve yazılarının özü de bu. Sanki acıdan besleniyor. Sanki bir kaktüs gibi susuzluğa direnebildiği oranda kendini var edebiliyor. Su versen çürüyen kaktüs gibi su değil direnerek büyümenin, direnerek gelişmenin, direnerek insan kalmanın peşinde denilebilir. Seri kabul edilebilecek bu beş kitabın sonuncusu “Yara Oldu Kaldı” da önceki kitaplarda iyileştirmeye çalıştığı insanî yarayı gözü gibi korudu. O yara onun yaratıcı tarafını geliştiriyor. O yara, şiirlerine yepyeni sözcükler, yepyeni duygular, yepyeni öfkeler kazandırdığı çok açık. Benim üzerinde durmak istediğim “Yara Oldu Kaldı” adlı kitabında ise alışamadığı acıyı benimsediği ve o acıyı korumak için, belki de durmadan yaşamak için, saklamayı seçmiş gibi görülüyor. Önceki yazdıklarında dizginlenemeyen bir suyun akışı vardı, bu kitapta dinginleştiği söylenebilir. Hayatı anlamaya, anlatmaya devam ederken biraz daha yorgun, biraz daha teslim olmuş, biraz daha yarasını sevmeye çalışan, çektiği acılar nedeniyle olgunlaşmış bir insanın soğukkanlılığı var yazdıklarında. Kendisini bir tavır insanı olarak tanımlarken herkesten de tavır insanı olmalarını bekliyor. Bu çerçevede değişik konular üzerinden insanları uyarıyor. Onlara bir başınayken ya da çok kalabalıkken nasıl yaşanması ve insani ilişkilerin nasıl olması gerektiğini öğretmeye çalışıyor ama didaktizme düşmeden yapıyor bunu. Bir çıkmaza girmeden duygularını, düşüncelerini ortaya koyup insanların algılamasını bekliyor. Günü gününe yazılmış deneme tadındaki bu yazılar; birkaç kitaba ilişkin, doğaya, kedilere ağaçlara, karanlıkta hiçbir zaman gölgeleşmeyen gölgelere ilişkin insani tragedyaları gündeme taşıyor. Sanki herkesin yerine düşünüyor. Sanki herkes için acı çekiyor, sanki herkes için taşıdığı yarayı, herkesinmiş gibi yaşamaya çalışıyor ve dediği gibi yalnızlaşıyor. Bu yalnızlıkta içine kapandığı söylenemez, tam tersine, olumlu ya da olumsuz, iyi ya da kötü biriktirdiklerini, tanıklığını çığlık atarcasına ortaya koyuyor. Anlattığı belki de kendi hikayeleri, anlattığı olaylar olgular belki de Veysel Çolak’ın üstünden geçmiş ama bu kitaptaki metinleri kurgularken herkesin hikayesini yazdığından çok emin. Kim okursa bir yazılarda kendisiyle karşılaşacağı kesin. Böylece insanların hayat karşısındaki ortak yanlarını gözlüyor ve ortak yanlışlarını, yanılgılarını da eksiksiz gösteriyor. En önemlisi, insanın kimseye, başkalarına yenilmeyeceğini, her insanın eninde sonunda sadece kendi tarafından yenildiğini, simgesel bir dille, bu günlük/ denemelerde ortaya koyuyor. Uzun zamandır bu çerçevede insanı sorgulayan, insanın insana yüklediği yüklerin bazan taşınmaz olabileceğini anlatagelen Veysel Çolak “Yara oldu kaldı” kitabında artık insandan yana umutsuzluğa düştüğünü iyice hissettiriyor. Eğer insanoğlu bu açmazları farkedip önce kendilerine yaptığı haksızlıkları sonra, bu mutsuzlukların başkalarına yönelen haksızlar olduğunu anlamadığı sürece, Veysel Çolak’a göre, toplumsal bir mutluluk olamayacaktır. Bir insanın başka bir insanı sorgulaması, yönlendirmeye çalışması Veysel Çolak’a göre doğru değil, ama gerek hikayelerle, romanlarla, şiirlerle, felsefi yazılarla kendini eğiten, kendini yeniden biçimleyen; kendindeki çirkinlikleri, fazlalıkları yonta yonta kendinden yepyeni bir insan yaratan insanoğlunun peşinde Veysel Çolak. Çünkü bir insanın duygularını belirleyen seçimleridir, tavrıdır. Olan biten karşısında aldığı tavırdır. Veysel Çolak bunları öne çıkartarak her insandan kendilerini fark etmelerini istiyor. Biri gelip yüzleştirsin yerine her insanın kendini kendisiyle yüzleştirmesini istiyor. Gene anlaşılan o ki, birinin yaptığı yanlış yüzünden bağışlanmak istemesi yanlış geliyor Veysel Çolak'a. Bağışlama eylemine karşı çıkıyor. Orda bir iktidar duygusu ortaya çıktığı için. Onun yerine insandan özeleştiri bekliyor. İnsanların yanlışlarını baktıkları aynada kendilerinin farkedip yüzleşmesini önemsiyor. İnsan olmanın en önemli koşulu olarak çıkıyor ortaya. Veysel Çolak bunları anlatıyor “Yara Oldu Kaldı” kitabında. İnsanların bir başkasına karşı birçok yalanı kullandıklarını söylerken en kötüsünün insanların kendilerine karşı yalanlar söylemesine karşı çıkıyor. Buna vurgu yaparken yazılarında alabildiğine sahici ve gerçeklikten kopmamayı da gözeterek ifade ediyor duygu ve düşüncelerini. Veysel Çolak’ın hem şiirlerinin hem de düz yazılarının karakteristik özelliklerinden birisi sahiciliğidir. Bu sahiciliğinin olduğu gibi anlaşılmasını istiyor. Birçok günlük/ denemesinde göndermeler yapıyor buna. Sonuçta insanı insandan korumaya çalışan, her insanı kendinden korumaya çalışan bir anlayışla yazıyor günlük / denemelerini. Dıştan birisinin bir başkasını koruması ona göre pek mümkün değil bir insanı ancak olan biten karşısında kendisi korur Veysel Çolak'a göre. Bu nedenle de her insanın kendini fark etmesi için önerilerde bulunuyor yazılarında. Çünkü kendini fark eden insan eğer sahiciyse kendini sevebilir ama kendine acımayabilir, kendiyle yüzleşebilir, kendi üzerinden hayatı sorgulayabilir. Kendine karşı hile yapmayabilir. Kendi hayatını yeniden biçimleyebilir. Hangi şiirine hangi yazısına bakarsanız bakın, Veysel Çolak’ın düşüncenin odağına insanı koyduğunu, bireyi koyduğunu, iyi ya da kötü her şeyin insanda başladığını ve geliştiğini söylemektedir. Yani insanoğlu olan bitenden, kendi yaptıklarından olduğu kadar, dünyanın neresinde olursa olsun yaşanan sevimsiz çirkinliklerden, ne varsa bir kelebek etkisi varmış gibi az çok sorumludur. Bu sorumluluğunu hatırlatmak istiyor ve gereğini yapmalarını bekliyor insanlardan. Eğer bu başarılırsa Veysel Çolak’a göre dostluklar arkadaşlıklar sevgililikler yalansız olacaktır daha güzel olacaktır. Yaşam daha güzel olacaktır. Sokağa çıkması daha güzel olacaktır. Çocuklar daha güzel gülecektir. Kediler daha mutlu olacaktır. Böylesine bir bakış açısı var Veysel Çolak’ın. Bütün bunları “Yara Oldu Kaldı” kitabında ortaya koyarak ve insanlara ulaştırarak ortaklaşa düşünmenin bir yolunu açmaya çalışıyor. Bugüne kadar bu özlemini gideremediği için gene kendisinin de belirttiği gibi insanla ilgili her olumsuzluk onu çok yormuş, daha çok yaralamış, insanların onda açtığı düşünsel, duygusal, psikolojik yaralar iyileşmemiş. Veysel Çolak yazarak o yaraları iyileştiremediğini de söylüyor. Hatta yazmak zehirlenmektir, diyerek bu düşüncesini bulunduğu konumu da ortaya koyuyor. Koruyor o yarayı, her şeyi kendi başınayken, yaşananların sokağında, parkta, caddede yaşananların, hepsinin acısını çekiyor. Bütün bunlar onda yeni yaralar açıyor. Durmadan kanıyor, akan kanıyla da duygu ve düşüncelerini yazıyor. Bunun sonuncunda da o iyileşmez yara, yara olarak onda kalıyor o yaraya bakarak yazmaya devam ediyor. * *Veysel Çolak , Yara Oldu Kaldı (şiir yüklü içsel günlükler), Kaos Çocuk Parkı yayınları, Mart 2023
Yara Oldu Kaldı
Yara Oldu KaldıVeysel Çolak · Kaos Çocuk Parkı · 20232 okunma
··
67 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.