Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

ROMAN KARAKTERİ ÖZEL İNCELEMESİ
Sahilde Kafka
Sahilde Kafka
Haruki Murakami
Haruki Murakami
𝐍𝐀𝐊𝐀𝐓𝐀 𝐀𝐌𝐂𝐀 (𝐒𝐚𝐭𝐨𝐫𝐮 𝐍𝐚𝐤𝐚𝐭𝐚) Arafta Kalmış Bir Ruh . . . Satoru Nakata, nam-ı diğer Nakata Amca. Romandaki en özel karakter. Benim favori roman karakterim, Nakata Amca’dır.
Haruki Murakami
Haruki Murakami
, her romanında doğal olarak ana karakterini daha çok ön plana çıkartmış olsa da genelde benim favorim ana karakter dışında romana dahil olan başka bir karakter oluyor. Bunun sebebini bilmiyorum. Ama genelde bende böyle oluyor.
İmkansızın Şarkısı
İmkansızın Şarkısı
’nda Midori karakterini en çok sevmiştim.
Sahilde Kafka
Sahilde Kafka
da ise en sevdiğim karakter, Nakata Amca oldu. Her biri ayrı güzel ancak her bir okurun da gönlünde bir tanesi daha çok iz bırakıyor. Nakata da böyle bir karakter. O yüzden bu özel ve orijinal karakterin incelemesini biraz uzun tutacağım. Lakin çok farklı bir 60’lık amcayla karşılaşacaksınız. Kendisi bir ölüdür ve kendi isteğiyle ölmüştür ancak öteki dünyaya geçememiştir. Ruhu arafta sıkışıp kalmıştır. Aidiyet sorunsalıyla sarmalanmış bir garip hayatı vardır. Hareket halinde bir ruhtur ve farazi bir şekilde vardır sadece. Var mı yok mu belli değil. . .Tam orijinal safkan bir büyülü gerçeklik romanı karakteri: Nakata Amca. Biraz garip geldi değil mi? . . . O halde içini biraz daha açalım bu roman karakterinin . . . II.Dünya Savaşı sürerken, köyün eli silah tutan erkekleri savaştadır. Köyde ise sadece çocuklar ve kadınlar kalmaktadır. Kadın öğretmen, savaş ortamında güvenli olması açısından ilkokul öğrencilerini ormana götürüp ormanlık alanda eğitim vermektedir. Ormanda mantar toplamaya çıkan öğretmen ve öğrencileri toplu halde uyku haline geçerler. Sebebi ormanda bilmeden yedikleri bir çeşit mantar türüdür. Birkaç saatlik uykudan sonra herkes hiçbir şey olmamış gibi uyanır. Ancak bir kişi uyanamamıştır; O da 9 yaşındaki Satoru Nakata’dır. Haftalarca hastanede kalıp belli bir tanı konamamış, kendine geldiğinde ise sanki küvetin tıpasını çekmiş gibi belleğinin içi tamamen bir anda boşalıvermiştir. Sanki haftalar süren uyku halinden sonra resetlenip farklı bir format atılmış şekilde uyanmıştır. Öncesinde gayet akıllı ve başarılı bir çocuk olan Nakata, bu kaza sonrası tamamen hafızası silinmiş ve oldukça aptallaşmış olarak kendini bulur. Yine bu kaza sonrası yazma yeteneğini de kaybetmiştir. Sadece bu da değil. Hem yazamaz hem de okuyamaz. Yazı yazamadığı ve gazete okuyamadığı için diğer insanlar tarafından dışlandığı ve garipsendiğinin de farkındadır. Normal bir insanın sahip olduğu bazı vasıfları kaybetmişken normal insanda olması mümkün olmayan üstün ötesi vasıflara sahip özellikler kazanmıştır. Diğer tüm insanlardan ayrı bir insan türü gibi durur. Kendisi de bu duruma anlam verememektedir ancak bu garip durumu kabullenmiştir. Hemen hemen her kurduğu cümlenin başına ‘’Bendeniz Nakata, pek de akıllı değilimdir.’’ der; farkındalığı yüksektir. Kendisinin dışarıdan nasıl göründüğünü, insanların Onun hakkında ne düşündüğünü en ince ayrıntısına kadar bilir. Akıllı olamadığı için mantıksal sorgulama yetisi de yoktur. Çevresinde meydana gelen şeylerin neden-sonuç ilişkisini sorgulamak, Nakata’nın algılama gücünü aşan bir durumdur. Nakata’nın gariplikleri çokçadır; Gölgesi bile normal insanın yarısı kadar koyuluktadır. Gölge metaforu Murakami’nin sık kullandığı metaforlardandır. Burada insani vasıfları/değeri gösteren bir ölçüt olarak kullanmıştır. Nakata kendini içinde tek bir kitap bile olmayan bir kütüphane gibi hisseder. Boşluk hissiyle yaşamaktadır. Ancak bu durum eskiden böyle değildir. Bir gün bir şeyler olmuş insana ait vasıflarında birer birer eksilmeler yaşanmıştır ve kendi de gayet iyi bilmektedir ki o günden sonra bomboş bir insan haline gelmiştir. İçi boşaltılmıştır. Okuma- yazma bilmez ve söz dağarcığı oldukça sınırlıdır. Çok erken yaşlarda zaten baba ve anneyi kaybetmiştir. Onu dövecek ne bir babası ne de onun için ağlayacak bir annesi zaten yoktur. Aslında köklü ve maddi durumu güçlü bir aileden gelir. Özellikle ağabeyi çok ünlü bir firmada yöneticidir, diğer kardeşi de bakanlıkta çalışmakta olup varlıklı bir hayat sürmektedir. Ancak çok trajiktir ki zihinsel engelli kardeşleri için ne harcayacak vakitleri ne de ilgileri vardır. Kardeşleri arasında en akılsızının kendisi olduğunu bilir ve her yerde de bunu söyler. Bu yüzden birisi çıkıp da ona aptal derse bunu dert etmez. Varlıklı ve makam sahibi kardeşleri 60’lık yaşlı Nakata’yı ilgisiz ve tek başına bırakmışlardır. Nakata Amca, tek başına asgari yaşam seviyesinde geçimini sağlar. Valilikten aldığı düzenli yardım parasıyla yaşamını idame ettirir. 60 yaşındaki yaşlı günde sadece üç öğün yemek verilen valiliğin temin ettiği küçücük bir evde kalır. Aptal olarak kalmayı medet eder çünkü valilik ona kendi tanımıyla aptal dediği için maddi yardım sağlamaktadır.Ancak valiliğin kendisine verdiği ödenek yetmeyince kendisine kaybolan kedileri bulması ve sahiplerine teslim etmesi karşılığında bir iş edinir, mütevazı bir asgari gelir edinir, bu da zaten arada sırada yılanbalığı yiyebilecek kadarına yetmektedir. Bu görevi de layıkıyla yerine yapar. Çünkü kendisinin diğer insanların asla sahip olamayacağı bir özelliği vardır; Kedilerle konuşabilmek . . . Sağda solda yaşayan sokak kedileriyle konuşarak yerlerini sorar, aradığı kaybolan kedilerin yerini bu şekilde tespit eder, bulur ve sahiplerine ulaştırır. Bu konuda namı yayılınca da hemen hemen her günü kedi aramakla geçen birine dönüşüvermiştir. Nakata Amca’nın dünya ve doğa hakkında sahip olduğu bilgiler, kedilerin ona anlattıklarından ibarettir. Oldukça da çalışkandır. Sanki her şeyi yapmak zorunda olduğu için yapıyor gibidir. Bu çalışma tarzıyla önüne konulan işi düzenli bir şekilde tamamlayan otomatik makinelere benzer adeta. Aslında onun bu hali, okuru oldukça hüzünlendiriyor. Bu saf ve gariban yaşlı adamın en üstün özelliği; yaşam için gereken minimum işlevlerini yerine getirdiği halde, benliği adeta başka bir yerlere gitmiş, başka bir şeyler yapıyor gibidir. Bedenden sıyrılma bir Japon Mitidir. Burada
Haruki Murakami
Haruki Murakami
‘nin Japon Mitolojisini romanına Nakata karakteriyle enjekte ettiğini görüyoruz. Nakata Amca, bedenden geçici bir süre ayrılarak binlerce mil uzaklıkta bir yerlere gider, orada önemli bir işi halleder ve aynı yere geri döner. Aynı pozisyonda kesintisiz 34 saat uyuyan, uyandığında 3 günlük yemek yiyen ilginç bir karakter. Hatta kendisinin de itiraf ettiği haliyle; daha önce 3 hafta kadar ölü kalmış sonra kaldığı yerden hayatına devam etmiştir. Sanki pause tuşuna basmış ve tuşu kaldırınca tekrar aynı şarkıya kaldığı yerden devam eder gibidir. Uyku halinde geçirdiği zamanda belirlenmiş bir zaman dolmuş gibi aniden kendine kendine uyanıyor. Uyku ve Rüya metaforları,
Haruki Murakami
Haruki Murakami
‘nin büyülü gerçeklik kurgusunda sıkça kullandığı metaforlardandır. Nakata karakteri de uyku esnasında boyut değiştirerek bir önemli işi halleder ve 34 saatlik uzun bir uykundan sonra uyanıp kaldığı yerden hiçbir şey olmamış gibi normal hayatına devam eder. Not:
Haruki Murakami
Haruki Murakami
’nin
Uyku
Uyku
isimli bir kitabı var. Sadece okurları değil roman kurgusu içinde tüm karakterleri şaşkına düşüren başka bir özelliği de gökten balık ve sülük yağdıran özel bir yeteneğidir. Bir aykırılık veya adil olmayan bir vaka ile karşılaştığında o kötü insanlara ceza kesmek için gökten balık veya sülük yağdırır. Kafka Tamura’nın babasının öldürülmesinin ertesinde Nakata gökten 2.000 sardalya ve istavrit yağdırır. Bu bir tesadüf gibi gözükse de Metinlerarasılık Tekniği işler ve Üst Kurmaca’yı da
Haruki Murakami
Haruki Murakami
çalıştırır. Nakata, normal bir insan gibi yaşamaya büyük bir özlem duymakta, diğerleri gibi olmak istemektedir. Yaşı itibariyle de yaşlı olduğu için zaten bu durumu düzeltmenin mümkün olmadığını da bilir. Ancak yine de insanın içinde bir umut hep vardır en azından birkaç dakikalığına da olsa normal bir Nakata olarak yaşamanın umudunu hep taşır ölene dek. İnsanı yaşatan da zaten hep bir umut değil midir? O ana kadar hep başkalarının dediğini yapmıştır/yönlendirilmiş ve bir iş atfedilmiştir. Ancak bu sefer ölmeden önce son kez normal bir insan olarak özbenliğiyle, kendi anlamıyla/düşünceleriyle birlikte - kısaca kendi olarak - ölmenin derdindedir. Bu çok doğal bir istektir. İnsan Hakları baz alındığında bir insanın kendi özüyle birlikte ölmek istemesi kadar doğal bir hakkı olamaz. Ancak Nakata bundan bile mahrumdur. Ayrıca bu naçizhane dileğini yerine getirmeden önce yapması gereken işler de oldukça çoktur. 9 yaşındayken ormanda eğitim gördüğü esnada yediği zehirli mantar sonrası daldığı derin uykudan sonra bir anda kalktığında o kaybettiği gölgesinin yarısını bulmanın derdindedir. Nakata’nın içi boş olduğu için içini başkaları doldurabilmektedir. Lakin bu durumdan sıkılmaz zaten sıkılmanın ne olduğunu bile bilmemiş ve bu duyguyu hayatında hiç yaşamamış birisidir. Dünyasında ne hoşnutsuzluk ne de kimseye karşı bir kini nefreti vardır. Yalnızlık da hissetmez hiç. Kendiyle ve hayatla barışıktır. Gelecek kaygısı yoktur bu yüzden hiçbir şeyden de endişelenmez. Geçirdiği her günün kıymetini bilir ufak ufak yudumlayarak içer gibi keyfini çıkarır her bir dakikasının. Yaşadığı andan – şimdiki zamandan – keyif alır ki bu özellik, günümüzde normal insanlarda bile yoktur. Kimseye bağımlı değildir; ayağından çekip durduracak bir bağı da yoktur. Tam anlamıyla kendine münhasır ve özgürdür. Nakata aklı kıt olsa da bu zalim dünyada zorbalıkla ilgili her türlü şeye anlam veremez. Kendi kıt kafasına göre bir felsefi dünyası vardır. Evet, kafası çalışmaz ancak insandan ve hayattan oldukça anlar ve sezgisel zekâsı oldukça yüksektir. Nakata’ya göre; bir şeyleri çıkarmaya ya da eklemeye gerek yoktur. Zor düşünceleri, bir kenara bırakıp kendini o bütünlüğün kollarına bırakması yeterlidir. İşte bu hal, Nakata için her şeyden çok daha fazla önemlidir. Murakami, Nakata karakterine romanda yer vermesinin dolaylı sebeplerinden biri de II.Dünya Savaşı’nın yarattığı ruhsal travmayı tasvir edebilmektir. Kitabın bir bölümünde Nakata’nın çocukluğunda yaşadığı ve II.Dünya Savaşı sırasında geçen esrarengiz olayın Nakata üzerindeki derin etkileri ile yazar, acaba Japonya’nın savaştaki ağır yenilgisinin birey ve toplum üzerinde bıraktığı uzun süreli etkilere mi gönderme yapmaktadır? sorusunu da akla getiriyor
Haruki Murakami
Haruki Murakami
NAKATA AMCA'NIN MUTLU VE HUZURLU ÖLÜMÜ: Romanda tüm karakterlerin benlikleri içinde boğuldukları, varoluşsal kaygılar içinde çırpınan, tedirgin ve huzursuz karakterler olduklarını görüyoruz. En şiddetlisi de Saeki Hanım ve Kafka Tamura’nın içine düştükleri durum. Özellikle, bu ikili karakterin durumu ile kıyaslandığında aklı kıt, endişe etmek nedir bilmeyen kıt kanaat bir bilince sahip Nakata Amca’nın diğer tüm karakterlerden çok daha huzurlu olduğu gözleniyor. Hafızası silik, muhakeme yapabilme yetisi olmayan aklı kıt bu adamın herhangibir trajedisinin olmaması ona kimseye nasip olmayan olan huzurlu bir ölümü getiriyor. İster istemez akla şu soru geliyor; Muhakeme yetisi, belleği ve hatıraları, insanları tüm hayatı boyunca kendine esir eden trajedilerinin kaynağı olabilir mi? Bu durumda cevap: Evet. Her romanda her yazar bir kahramanın kullandığı bir cümlede ya da o cümle içinde bir/birkaç ifadede romanın sır kutusunun içindeki gizemi açan bir anahtar koyar. Ancak hikâye kurgusuna kaptırmış giderken bazen bunun pek de farkına var(a)mayabilir.
Haruki Murakami
Haruki Murakami
, aslında açıklamasını da yaparak Nakata karakterinin tam olarak nasıl bir karakter olduğunu açık açık söylemiş. Nakata, ruhu arafta sıkışıp kalmış bir roman karakterdir. ‘’Limbo, canlılar ve ölüler dünyası arasında kalan bir ara mekândır. Silik ve yalnızlığın hâkim olduğu bir yer. Yani bulunduğum bir yer. ‘’ s.605 (Nakata) ‘’Ben öldüm. Kendi isteğimle öldüm. Fakat öteki dünyaya girmedim. Yani ben, hareket halindeki bir ruhum. Hareket halindeki ruhların şekli olmaz. Şu an bu şekilde farazi bir şeklim var sadece…’’ s.605 (Nakata) Roman kurgusunun esas lokomotifi ve yıldız karakteridir. Romandaki rolü o kadar belirleyicidir ki onu romandan çekip alsanız yerine başka bir karakter oturtmaya çalışsanız roman kurgusu çatırdayıp çöker. Tam bir kilit rol biçmiş
Haruki Murakami
Haruki Murakami
bu karaktere. Nakata Amca da hakkını vermiş tabii ki. * * *
Sahilde Kafka
Sahilde Kafka
kitap incelememin tamamına buradan ulaşabilirsiniz: #215670591
··
1 artı 1'leme
·
164 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.