Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

120 syf.
·
Puan vermedi
IRMAĞIN AKIŞINI BOZMAK İÇİN BOŞLUĞA ATLAYAN ZENDA
Bu kitabı dinlerken aklımdan geçen düşünceler şöyleydi; benden 18 yaş büyükmüş ama hep genç kalacak:) , evinin 5. katından atlarken hiç çığlık atmamış , evi Kızıltoprak’ta ben öğrenciyken oralarda yürürdüm ve sevmezdim o apartmanları..Bir çok kişinin özeneceği ve içinde olmak isteyeceği ev partileri yaşamış.Şair, yazar, aydın bir çevre ile yemiş içmiş sohbet etmiş bu akşam partilerinde.Sevdiği adamla bu partilerden birinde tanışmış hatta onun peşinden Libya’ya bile gitmiş..Geçimini sağlamak için çalışmak zorunda kalmamış istediği için yazmış sürekli…Baktığınızda güzel bir hayatın içinde gibi görünüyor. Arkadaşlarının hepsinin bir fikri var kendini neden öldürdüğüne dair..Atlamadan önce intiharından kimsenin sorumlu olmadığını yazmasına bakılırsa bir anda atlayış değil bu tasarlanmış bir intihar yani kararı alınmış..Bipolar gibi bir hastalık teşhisi konmuş lakin bu hastalığa yakalanmasa yaşamaya devam eder miydi diye de düşünmedim değil.. Bikaç yerde okumuştum kocası onu ihmal etmiş işte şiir yazdığından haberim yoktu bir köşede pıtır pıtır bişeyler yazardı sözüne binaen bu yargıya varmışlar demekki yargı makinaları.Halbuki Nilgün Marmara eşini seven bir kadın ,eşi de gerçekten onu seviyor yalnız bu sevgi Nilgün Marmara’nın hayata devam etmesini tutunmasını sağlayacak kadar güçlü değil. Nilgün Marmara, önce edebiyat okuyor İstanbul üniversitesinin sağcıların baskın olduğu ortamı sevmeyince ayrılıyor Boğaziçi Batı dillerini okuyor Boğaziçi’nde umutsuzlar merdiveni diye bir yer olduğundan bahsediyor kitabın yazarı ve Nilgün Marmara arada o merdivenlerde oturuyor. Kadın şair olabilir güzel şiirlerde yazmış olabilir ama çok konuşulacak bir şekilde bu dünyadan çekip gitmiş olması bence şairliğinin önüne geçmiş. Hepimiz düşünürüz ölümü kimimiz trafikte hızlıca hayal eder bir kaza senaryosu, kimimiz her sabah uyandığında ben ölümlüyüm ne saçma bir diğer güne daha başladım ama ölümlüyüm nasıl öleceğim kaç yaşında öleceğim filan böyle şeyleri düşünmeden gün bitirenimiz azdır yani.. Baba Öyküler kitabında sanırım Tansu Oran ın Babası Tanju Okan ölürken yanında olması bölümlerini dinlerken kendimle ilgili şöyle bir şey düşündüm.Neden çocuklarımız olmalı biz ölürken bu anı kolaylaştıracak sevdiğimiz canımızdan bir parçanın kollarında gitmek ölümü kolaylaştırır böyle düşünürken bile hayati sevdiğimi ,hayati yaşamaya değer bulacak bir çok şeyle doldurabildiğimi de görebiliyorum. Kitabı dinlerken bir an önce bitsin istedim çünkü tekrar eden günleri belki de her zamankinden daha umutsuz günleri ülkece yaşıyorken bu kadar çok çocuk ölürken anlamsız geliyor yaşamak…Bazı insanlara daha da anlamsız geldiğini düşünüyorum Nilgün Marmara gibi.. Bu şekilde ölerek herkesten daha çok var olabildi Nilgün Marmara bu da bir gerçek..Hiçbir yere, hiçkimseye, hiçbir fikre duyguya ait olamamak, tutunacak kadar güçlü bir şeyler hissedememek yaşamı kimbilir ne kadar tahammül edilemez sancılı bir seviyeye indiriyordur..Nihayetinde bu bu bir seçim yaşamak, ölmek, yaşamaya çalışmak. Doktoru Nilgün Marmara’ya iyileşebilmesi için edebiyat ve okumaktan uzak olmasını reçete ediyor ama geç kalındığını da söyleyerek..Okuyarak ya kendimizi bulabiliyoruz ya da kaybolma,anlamsızlığa düşme riski de var.Amaçsız okumak da tehlikeli bir eylem.. Okunmasa da olur bu kitap.
Nilgün Marmara
Nilgün MarmaraBetül Şükür · Destek Yayınları · 2021246 okunma
··
154 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.