484 syf.
·
Not rated
Normalde roman okumayı yıllar önce, vakit kaybı gerekçesiyle bırakmış, fikri ekollere yönelmiştim. Bir temayı anlamak için bin sayfa okumak vakti dar olanlar için saçma geliyordu artık. Bu romanı çok duymuştum ama, fırsat olmadı. Yakın zamanda internetten tanıdığım biri bunu muhakkak okumam gerektiğini söyledi ve böylece okudum. Belki de mensubu olduğum kurum gereği bunu şiddetle önermişti...
Burada tek bir roman okumayacaksınız.
Üç farklı roman iç içe geçmiş:
İlki, Maya Duran'ın hikayesi, üniversite ortamı, iş hayatı, özel hayatı, kendini arayan, sorgulayan bir kadın ve onun müthiş bir dedektiflik ruhu (Kurgu)
İkincisi, Struma faciası, Nazi Almanyası işkenceleri, kırımlar, cehalet, uluslararası soğuk bir işbirliğiyle göz göre göre hükümetlerce öldürülen 800'e yakın can: Yahudi ırkından. (Gerçek tarihi vaka)
Üçüncüsü; bir hukuk Profesörü olan Maximilian Wagner'in üniversitede asistanken tanıştığı ve ömrünü adadığı aşkı Nadiaa. Mutlulukları kısa, acısı ömür boyu süren bu aşkın kurgu olmasını hem ister, hem istemezdim doğrusu;
İsterdim, çünkü böyle bir aşkın gerçek olması dünyadaki en temiz, en nezaketli ve en sadık aşk olayı olabilirdi. Kahrederdim o zaman şimdiki aşkların cılız görüntüsüne, ben aşık olmamışım hiç derdim, bunların aşkının onda biri kadar olmamışım derdim.
İstemezdim, çünkü bu Prof. bütün hayatını sevgilisi, karısı Nadia'ya ulaşmak için harcamış, hem de ne zor koşullarda, ne büyük umutlarla: bu dayanılacak cinsten bir acı değil.
Ama adanmışlar dayanıyormuş demek ki...
Bu romandan çok şey öğreneceksiniz, tarih, aşk, sanat, soykırım, Nazi dönemi, bilim adamları, devlet meseleleri, Cumhuriyet dönemi üniversitelerin inşâ süreci, üniversite ortamı, hayat felsefesi, sabır, metanet, sağduyu, acı, özlem; Hepsi iç içe geçmiş ve "Serenade" nin notalarına gizlenmiş.
Şimdi uzun yıllar çıkarmadığım kemanımı çıkardım, hasretle baktım bu kitap bitince.
"Hey gidi Karadeniz"
Serenad
·
54 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.