Gönderi

352 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
2024 yılının ilk incelemesini planlarımdan farklı olarak -orijinalde Uçurtma Avcısı vardı- bu kitapla açıyorum. Geleneksel "kitapla nasıl tanıştım" girişimi bu sefer "nasıl okumaya karar verdim" ile değiştiriyorum çünkü Lovecraft uzun zamandır listemde duran bir yazardı zaten, kitaplarını da set olarak hazır bulunduruyordum. Yine de yazara bir türlü başlamak içimden gelmemişti, okuyacağım kitabı arkadaşıma seçtirmesem büyük ihtimal uzun süre de okunmamış olarak kalırdı (en azından Lovecraft Country'i izlesiye kadar). İtiraf etmem gerekirse korku tam olarak benim tarzım değil. Ara sıra Stephen King okusam da yok olmuyordu kurgu güzel olsa da yazım tarzı pek beni çekemiyor, kendimi Facebook'ta büyük harflerle sakın okumayın tarzı atılmış başlıklı hikayeler okuyormuş gibi hissediyorum. "Ta ki Lovecraft ile tanışana dek..." diye devam etmemi bekliyorsunuz değil mi? Hayır. Özellikle yazım tarzı açısından. Bol bol çevre betimlemeleri (ama yeşil ağaçlar, yanan gibi görünen gün batımı değil, baya baya enlem- boylam girmiş adam), "Ya aslında anlatmamam insanlık adına daha iyi olacak" deyip sayfalarca olayı anlatmamak için girilen taklalar sonra da "zorunda olmasaydım açıklamazdım" tripleri (az önce Stephen King'e Facebook hikayesi gibi hissettiriyor dediğim için özür diliyorum) sonra da tam olaya girecek "bu iğrenç yaratık" "ağza alınamayacak kadar korkunç" olay diye anlatması... Az önce yürüdükleri yolda taşların hangi dönemde oluştuğunu yazarken asıl olayı iğrenç diye mi açıkladın, cidden mi? diye düşüne düşüne okudum. Görsel imgeleme yeteneği olmayan biri olarak ağlama noktasına geldim. Evet, şimdi o "Ta ki..." kısmı geldi. Öncelikle Lovecraft korku işini çözmüş, cidden. "Bilinmeyenin korkusu" mantığıyla direkt sizi bilinçaltınıza sürüklüyor. Olaylar ucu açık evet ama bu " hayalgücünüze kuvvet" tarzında bir yarım kalmışlık değil, bilinçli yapılmış bir yarım kalmışlık. İkincisi adam bir evren oluşturmuş, bir kitabında geçeni diğer kitabında açıklıyor. Sürekli Necronomicon adlı kendi oluşturduğu kitabı başvuru olarak kullanıyor. Hatta bu Necronomicon öyle bir boyuta geliyor ki şaşırtıcı - ve üzücü- bir şekilde bu kitabın gerçekten yazıldığını ve saklandığını savunan kişiler bile var (hatta yazarın kendisi pek de sağlıklı bir mental yapıda olmamasına rağmen bu durum hakkında açıklama yapmış ve kitabı rüyasında gördüğü bir isimden uydurduğunu söylemiş). Yarattığı evreni devam ettiren yazarlar da olmuş. Böyle birisi Lovecraft. Akıcı yazamasa da kurgularıyla bu eksikliğini kapatmış. Hikayenin sonu tahmin edilebilir olsa da sizi o tahmin edilebilir noktaya gelesiye kadar duygudan duyguya atlatan. Bir dikkatimi çeken kısım daha oldu ama yazar spoiler gibi gördüğü için sona ekleyeceğim ben de. Şimdi gelelim okuduğum kitabın konusuna... Kitap 3 öykünün derlemesi olarak hazırlanmış ve daha ileride yazarın diğer kitaplarını okurken bana referans olması için öykü öykü özet geçmeye çalışacağım. 1. Delilik Dağlarında Bir grup bilim insanının Antartika'da gittiği keşfi anlatıyor. Anlatıcı birinci kişil ağzından ve sürekli "bunları yazıyorum çünkü yazmak zorundayım çok özür dilerim" havasında bir anlatıma sahip. Shoggothların tarihine değinir. 2.Dunwich Dehşeti Eski tip bir köyde büyücülük işleri ile ilgilenen yaşlı bir adam kızı ile birlikte yaşamaktadır. Kızı Lavinia bir gün hamile kalır ve oğlu Wilbur'u doğurur. Babasının kimliği belli olmayan, aşırı hızlı bir şekilde büyüyen ve köpeklerin hiç sevmediği bir çocuk olan Wilbur zamanla köylülerin korkusunu üzerine çeker. Yog-Sothothlarla ilgili bir hikaye. 3. Charles Dexter Ward Vakası Bir gün akıl hastanesinden kaçan Charles Ward'ın hikayesi. Karakterin hasta olmadan önceki halini, geçmişindeki gizemli olayları araştırması ve hastaneden kaçışını anlatır. Uzun olduğunu görüp gözümü korkutmuş olsa da kitaptaki favori hikayem oldu. Diğer hikayelerine oranla daha akıcı ve kurgulanma biçimi kendine aşık etmiş öykü. Sonu tahmin edilebilir olsa da o sona gelinesiye kadarki çırpınışları okumak keyif alınasıydı. Dizi, çizgi film ya da anime uyarlaması olsa dedirtti. Ve kitap bu kadar. Özet çıkarırken robota bağlıyorum nedense. Öznel yoruma kaçmadan edemiyorum çünkü. Kısacası okuması benim için eziyet olsa da garip bir şekilde içine çekildiğim kitap oldu. Ve tekrar okuyabilirim çünkü önemsiz de olsa bir şey dikkatimi çekti ya da sadece benim hayalgücüm. İlk hikayede Poe'dan etkilendiğini zaten biliyoruz hatta son olarak da Arthur Gordon Pym'den kendi öyküsüne bir şeyler ekliyor. Fakat 3. öyküde de bir yerde Oscar Wilde adını geçirip daha sonra portreyle acaba atıfta mı bulundu diye düşünmeden edemiyorum. Eğer öyleyse yazarı daha dikkatli okumalıyım (ve böyle olaylar nedense hoşuma gidiyor yazarı daha da çok sevebilirim). Son olarak benim gibi dış mekan tasvirleri sizi de zorluyor ayrıntılar sizi boğuyorsa yine de dişinizi sıkıp okumanızı öneririm (eğer kurgu eserlerden hoşlanıyorsanız). Sonucundan memnun kaldığım kitap oldu öyle ki sevemedim şu var diyecek oluyorum ve sonra diyemiyorum. Okumayı düşünen herkese iyi okumalar diler ve sabırla bu yazının sonuna gelebildiyseniz teşekkür ederim.
Delilik Dağlarında
Delilik DağlarındaH. P. Lovecraft · Ren Kitap · 20191,722 okunma
·
61 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.