Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

144 syf.
10/10 puan verdi
·
35 saatte okudu
Bazı öyküler yüzünde patlayan bir tokat etkisindedir, aynaya bakma deneyimi
“Yaşayan her insan kadar pişman ve ölen herkes kadar da eksik işte…” İnceleme mi bu yoksa bir histeri krizi sonrası bir karalama mı emin değilim. Öncelikle bu kitapla hepimizi tanıştıran
Yüksel Yüksel
Yüksel Yüksel
beye teşekkürle başlamak istiyorum. Israrla, şiddetle ve gözlerinden okunan bir gururla tavsiye etmişti bizlere. Birçok okur dostumuz tavsiyesine uyup okudu ve baktık ki bitiren herkes mest oluyor! Haydi bunu https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu ile beraber okuyalım, grup kitabı yapalım dedik. Eh! Böylesi bir yetenek ortaya koymuş olduğu için, yazar-söyleşi etkinliğimize
Esra Kahya
Esra Kahya
hanımı da davet ettik.
Esra kahya b.
Esra kahya b.
kendileri bizi hiç kırmadı, oldukça da mutlu oldu, sağ olsun, var olsun; oldukça da otursun yazsın… Yazsın, yazsın hep yazsın. Yüzlerce kitap okudum, çeşitli yazarlarla tanış oldum, birçok edebi tür tükettim, nice akımlar peşinde koştum. Fakat ben böyle mahir, böyle bedii, hatta bîbahâ bir kalem görmedim. Ne kadar övsem kendimi yetersiz görürüm! Bu bir “ilk kurgu” olamaz! Bu bir ustalık dönemi eseri olabilir. Tarifi mümkün değil! Kitabın, bir yarışma ödülü kazanmasıyla-sanıyorum Tanpınar yarışmasıydı- belediye tarafından sınırlı adet basılıyor. Şimdilerde stok yok ve biz de ancak pdf döküman olarak bulup okuyabildik. Gönül isterdi ki baskı olsun ve tüm sevdiklerime alıp hediye edeyim! İçim buruk bu yüzden… Ne olur okuyun. Lütfen okuyun. Naçizane bir uyarım ise, hikayenin tetikleyici unsurlar barındırması ve psikolojik derinliğinin yüksek olması. Drama eşiğinizin normal ayarında olduğu ve ruh halinizin “iyi” olduğu bir dönemde okunması taraftarıyım bu da profesyonel yorumum olsun. Kitabın şekil bakımından değerlendirmesini yapmayacağım. Kitapla ilgili notlarımı ve yakaladığım alt metinleri de yazarla yapacağımız söyleşi etkinliğine saklayacağım. Amaaaaa yine de bir şeyler söylemek istşyorum. Karakterlerle konuşmak istiyorum belki, bilmiyorum. Kitaba güneşli bir öğle saatinde İstanbul sokaklarında sahaf gezerken başladım. OTUZ SEKİZİNCİ SAYFA benim biraz durmamı gerektirdi. Kişisel izler bulduğum, kabuk tuttuğuna inandığım bir yarama, yazarımızın sivri uçlu kalemi battı. Kanadım. “Çünkü annen yoksa kimsen yoktur hayatta…” Bu cümle beni aldı, başka bir zamana götürdü. Bir baktım ki içtiğim sigara beni kesmiyor, kitabı bıraksam yarımken uyuyamayacağım. Gideyim dedim bir demleneyim. Klişe olacak ama Galata’da bir meyhanede oturdum, okudum, okudum. Kalbim kırıldı ve ben okumaya devam ettim. Sonra otel odama döndüm, pencerenin önünde otururken kitabı bitirdim. Nazey’in ıslak saçlarını düşündüm çocukluk bölümündeki, hiç ısınmayacakmış gibi üşüdüm. Hala üşüyorum ve hala ağlıyorum. Zavallı kamburun akide şekerini sevdiğini bilerek yaşayacağım artık mesela. Her gördüğümde aklıma gelecek, onun ablası gözünden yiyişinin tasviri. Ya bazı kitaplar unutulmaz işte… Ben bunu bir Hugo kitaplarında yaşadım, bir Dosto ile bir de Esra Kahya. Umuyorum bir gün sen de onlar kadar güzel işlersin tarih sayfalarına. Aslında umarım değerin erken anlaşılır ve çoğu yazar gibi bu dünyadan göçüp gittiğinde parlamaz yıldızın. Yaşarken tat isterim! Ama çok kırıldım. Beni derinden sarstın. En büyük korkum sevilmemek bunu açık yüreklilikle söyleyebiliyorum çünkü kendi döngülerimi bilen ve öz psikanaliz yapabilecek biriyim. Ben de Acibe idim, ben de Nazenin idim. Çocuklarını sevmeyen ebeveynlerin, bir insanın hayatında nasıl derin yaralar açtığına birinci elden şahidim. Bu yüzden kendi travmalarımın açığa çıkması işten bile değildi okurken. Yüzüme sert bir tokat yemiş gibiyim. Az önce bitirdim. Ağlıyorum. Okurken mütemadiyen ağladım zaten. Bu hikaye gerçek olmayabilir ama her mahallede “gerçekten” yaşanıyor. Çocukların sevgiye aç büyüdüğü evler gerçek, böylesi sırlar insanların hayatını mahvediyor, her biri gerçek. Sadece bunları bilmiyoruz, görmüyoruz, duymuyoruz belki de istemiyoruz. Ama söylemek istediğim bir şey var: bu kaderine mahkum sevgisizler için küçücük bir şey fark yaratabilir. Küçük bir gülümseme, minik bir sosyal bağ, basit bir hediye… Böylesi duygusal yoksunluktaki insanların hayatında o kadar büyük değişimlere sebep olabilir ki! Faruk bir kez o pencereye baksaydı, bir kez selam verseydi, birileri Acibe’yi görseydi! Hayata tutunma sebebi verir miydi? Nazenin… Kendimden o kadar şey buldum ki sende! Kaçışın, tutkuların, partner seçimin… Belki de bu hikayede en çok yanan sendin. Çünkü en cesurlar aslında en çok pişmanlık duyanlardır. Kolay kaçanlar ve gururu kendinden büyükler, aynı zamanda en hasret çekenlerdir. Biliyorum işte. Ağlamadan yazamayacağım senin hakkında. Müsemma. Seni anlamıyorum ve anlamayı reddediyorum. Zaten hiçbir zaman anlamadım. Senin gibi kadınların nasıl aşığı olabilir? Onlar seni nasıl sevebilir? Yıllardır bunu sorguluyorum. Kırmızı papuçlarının bağıyla kendini asmanı istedim. Şair bey, sen de en az Müsemma kadar bencilsin. Turgut, memleket kutsaldır. Vatan aşkın ve davan için 35 yıl boyunca iğrenç bir hayata mahkum bir kız çocuğu bıraktın arkanda. Değmez. Sevgili kendim, hayatta kaldığın ve yaşamayı seçtiğin için seni kutlarım. Sevgisizliğe inat kendine yeni yollar bulduğun için seni kutlarım. Sevginin öğrenilen bir şey değil içinden gelen bir şey olması ne güzel! Yoksa bu konuda hiçbir şey bilmezdin. Sevecek insanların bol olsun, kimsenin seni sevmesine ihtiyacın yok artık, biraz da kendini sevmeyi öğrenmenin vakti artık. Yaşadığın hayatın suçlusu sen değildin-zaten çocukların nasıl günahı olabilir- suçlu da aramanın anlamı yok , yüreğindeki kamburu artık taşıma. Birilerinin hayatına şifa olmaya, birilerini bir anlığına bile olsa iyi hissettirmeye devam et. Bu da senin kamburundan kurtulma ilacın. Δεν θα σε συγχωρήσω ποτέ, Ελένα. Δεν χρειάζομαι πια τα κομμάτια της αγάπης που μου στέρησες. Πνίξου στην έλλειψη αγάπης σου.
Kambur
KamburEsra Kahya · Osmangazi Belediyesi Yayınları · 2021230 okunma
··
5 artı 1'leme
·
2.837 görüntüleme
Kübra Öznur ÇELİK okurunun profil resmi
Seni o kadar iyi anlıyorum ki. Yazarla aynı dilden yazmış aynı dilden yaşamışız. Kitabın içinden birileri olmak öyle zor öyle zor ki. Yalnızca okuyucusu olmak bile zor olacaktır eminim. Ama sen ve ben yani Nazenin ve Acibe olarak okumak çok başka. Yaşamak çok başka. Kendimize teşekkür edelim :)
Özgür Uçurtma okurunun profil resmi
Kendimize teşekkür edelim ve bizi hayata bağlayanlara, kitaplara, sevgimizin karşılığını verenlere. ♥️🥹
2 sonraki yanıtı göster
Gamax okurunun profil resmi
Harika bir kitaba harika bir inceleme. Kaleminize sağlık. Esra Hanımın kalemi tüm destekleri hakediyor. Sağolun var olun siz de... 🙏🏻🍀😊
Özgür Uçurtma okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum. Çok kıymetli bir yazar ve duyulması için elimden geleni yapacağım. 🫶🏻
N𑁍 okurunun profil resmi
👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻👏🏻💚
Özgür Uçurtma okurunun profil resmi
Lütfen oku! Bulamazsan sana da dosyayı ulaştıralım. Ne olur oku 🫶🏻🙏🏻
6 sonraki yanıtı göster
Yüksel Yüksel okurunun profil resmi
MFÖ nün şarkısı zihnimde çalıyor. Leyladan geçme faslındayım Mevlayı bulma yollarında Majörler tükendi minörlere yolculuk Buselik makamına Buselik makamına 💝👍🤌👏👏👏🙏
Özgür Uçurtma okurunun profil resmi
“Pervane misali ateşe yandım” Ne güzel şarkıdır, tasavvuf referanslarıyla dolu. İnsan tüm notalara basıldığını, tüm sözlerin daha önce yazıldığını düşünüyor. Ama böyle yazarlar gördükçe ben de diyorum ki majörler de var minörler de, yeter ki biz bulmayı bilelim. 🙏🏻
Rîndkeş okurunun profil resmi
Yüksel hocam sizi de Acibe sevenler derneği üyesi yapmış 🌼👍
Özgür Uçurtma okurunun profil resmi
Müptela olduk efendim sayesinde. 370 kişi okuyacak💆🏻‍♀️♥️
2 sonraki yanıtı göster
Esra kahya b. okurunun profil resmi
Kardelen 🌷 teşekkür ve sevgiyle ❤️
Özgür Uçurtma okurunun profil resmi
Yollarımız kesiştiği için minnetle… 🫶🏻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.