Yaşanan şeyler hiçbir iz bırakmadan unutulmamış.Kafkaokur Dergisinde bu ay Kırgızistan Talas'lı Cengiz Aytmatov var. Kendisi çok sevdiğim bir yazar. En sevdiğim kitapları da 'Beyaz Gemi' ve 'Gün Olur Asra Bedel'. Dergide ailesi, yaşamı anlatılıyor. Yazarın iki kitabının incelemesi yapılmış; Selvi Boylum Al Yazmalım, Gün Olur Asra Bedel.
Bu kıymetli eseri, Gün Olur Asra Bedel kitabını 3-4 sene önce kadar okumuştum ama şunu farkettim ki kitaptan almam, anlamam gerekeni almamışım, anlamamışım. Aytmatov, Mankurt, Mankurtlaşma ( Mankafa) kelimesini bize tekrar hatırlatmış. Romanda Juan Juanlar birkaç tutsağı, kazınmış başlarına deve derisi sarıyorlar, saçları çıkmayınca ciddi bir acı çekiyorlar. Bu da onların hafızasını kaybetmesine, köleleşmesine, geçmişini geleceğini umutmasına neden oluyor. İncelemeyi okuduğumda bunun aslında çok farklı anlam taşıdığını farkettim. Mankurtlaştıranın aslında 'düzenin' olmasıymış. ''Geçmişi silinmiş insan, tarihsel derinlikten, gelecek kaygısından soyutlanarak ancak günü kurtaran bir yaratık olup çıkar.''
Romandaki, değerlerine yabancılaşmış olan Sabitcan karakterine Yedigey, ''Sen mankurtsun'' diye hitap ediyor. Yani milletlerin beyninin yıkanılarak, yabancılaşması, yozlaşması, bilinçsiz, kendi ananelerini, değerlerini unutması aslında Mankurtlaşmak.
''Aytmatov'a göre mankurtlaşma, yozlaşmayla, asimilasyona eş değerdir ve bir insanı, bir toplumu manen öldürür.''
Kitabı tekrar okuyacağımı belirtmek isterim, sizin de bu dergi, inceleme vesilesiyle okumanızı tavsiye ederim. Dergiyi okumaktan çok keyif aldım. Sevdiğim yazılardan birkaçı da, 'Hak Edilen Rozet', 'Şatila'da Güneş Yok' ve Kırgızistana ait mitoloji olan 'Burana'. Umarım bir gün yolumuz Kırgızistana düşer. Sevgiler...