Gönderi

Ölüm cezasına çarptırılan Dostoyevski,
Dostoyevski 1821’de Moskova’da, yoksul bir evde doğdu. Doğar doğmaz yakasına yapışan yoksulluk, bir ömür boyu peşini bırakmadı. Doktorluk yapan alkolik, sinirli bir baba ve hasta bir annenin yanında mutsuz bir çocukluk geçirdi. Altı çocuklu ailenin ikinci çocuğuydu. Genç yaşta tüberküloz hastalığı yüzünden önce annesini, sonra babasını kaybetti. Babasının ölümünü kendisi istediği düşüncesi yüzünden depresyona girdi. Epilepsi hastalığı da bu yıllarda ortaya çıktı... Genç Dostoyevski, Petersburg’ta mühendislik okuduktan sonra edebiyata yöneldi. Para kazanmak için geceleri çalışarak Balzac ve Schiller’ı çevirdiği dönemlerde, ilk romanı olan ‘İnsancıklar’ın müsveddelerini şair Nikolay Neksarov’a okuttu. Müsveddeleri okuyan Neksarov, kısa bir süre sonra dönemin en tanınmış eleştirmenlerinden Belinski’ye yazar dostunu, “Yeni bir Gogol yetişiyor” diye tanıtacaktı. Belinski’nin yanıtı onur kırıcıydı: “Sizin orada da mantar gibi Gogol yetişiyor!” Ama ertesi gün genç adamın yazdıklarını okuduğunda Belinski’nin fikri değişti. Dostoyevski’ye bakarak şunları söyledi: “Siz burada neyi başardığınızın farkında mısınız?” Genç yazar o gün gözyaşlarıyla çıktığı caddede sarhoş gibi yürüdü. Sevinç ve acıyı, gurur ve ezikliği bir arada yaşıyordu. 1849 tarihinde devlet aleyhindeki bir komploya karıştığı iddiasıyla sekiz arkadaşı ve ağabeyi ile birlikte tutuklandı. yapılan sorgulamaların ardından dostoyevski ve arkadaşları,Ölüm cezasına çarptırılan Dostoyevski, sekiz ay hapishanede yattıktan sonra diğer dokuz komplocu ile idam edilecekleri yere götürüldü. Tam kurşuna dizilmek üzerelerken af kararı çıktı. İdam cezası, dört yıl kürek ve altı yıl adî hapis cezasına dönüştürüldü. 1881’in fırtınalı bir Şubat günü, bir işçi mahallesinde, kaldığı evin dördüncü katında, çatı aralığında öldü.
·
41 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.