Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

312 syf.
7/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Temet Nosce; “Kendini tanı/ Kendini bil.” diyerek başlanan bir yolculuğun devamı Sapere Aude; “Aklını kullanma cesareti göster!” ile devam ediyor. Yazarın nörolojik bilgileri sunma şeklini ve birçok açıdan duruşunu beğenirim. Bu kitap daha çok ergenlik çağındaki gençler için yazılmış bir kitap ancak eğitimciler ve ebeveynlerin de okuması öneriliyor. Kitabın başlangıcında ergenlere yönelik basit yazım dili ve sıradan nöroloji bilgileriyle beni tatmin etmeyeceğini düşündüm, daha sonra ilerledikçe gençler için ne kadar kıymetli bir kitap olacağını fark ettim. Ergen beyninin yapısı basit ve akıcı bir dille anlatılırken, diğer yandan stres, bağımlılıklar, öğrenme üzerine de bilgiler veriliyor. Kitap ile ilgili eleştireceğim iki nokta var. Birincisi; yazarın eğitim sistemi üzerine düşüncelerine tamamen katılmakla birlikte, öğrenciyi var olan müfredatı ve eğitim sistemini sorgulamaya yöneltmenin yanında müfredat sınırlarına ve standartlaştırılmış sınavlara hapsedilmiş öğretmenlere karşı da asice bir sorgulamaya yöneltmesi. Birçok idealist öğretmen müfredat ve eğitim sisteminden zaten memnun değildir ancak bu sistemde başarı maalesef yine bu müfredat ile ölçülür. Nasıl öğreneyim yerine Neden öğreneyim diye sorgulayan öğrenci ile karşılaşmak bir eğitimci olarak beni mutlu etse de bazen “Neden öğreneyim” sorusunun karşılığının anlamsız olduğu bazı müfredat kazanımlarının verilmesi de görevimizin parçası oluyor. Yazar yeni bir müfredat programı oluşturulurken sahadaki öğretmenlerin fikirlerinin ne kadar az alındığını bilse şaşırırdı sanırım. Bu konuda sorumluluğu öğretmene atmaktan ziyade, akademisyenler, program geliştirme uzmanları ve müfredata major etkide yön veren mevkidekiler sorgulanmalı daha çok. Bununla birlikte yazarın, uzun süredir uyguladığımız akran öğrenimini, argümantasyon yöntemini, eğitimcinin ‘bilgi aktaracı’dan ziyade ‘rehber’ rolünü sanki kendi yeni düşünceleri gibi aktarması eğitim araştırmalarına çok uzak olduğunu ortaya koyuyor. İkinci eleştirim ise şu; yazar sinirbilimci olarak haliyle davranışları çoğunlukla fizyolojik bir sürecin sonucu olarak hatta fare deneyleri üzerinden açıklamış. Elbetteki fizyolojik süreçlerin davranışlar üzerinde etkisi büyük ancak hayvanlar üzerinde yapılan deneylerle insanı açıklamaya çalışan bu ‘davranışçı yaklaşım’ biraz eskide kaldı. Yine de genel anlamda başarılı buldum içeriği. Özellikle bölüm girişlerindeki görseller oldukça etkileyici. Farkındalık katması adına öğrencilerime, hem ebeveyn hem öğretmen arkadaşlarıma tavsiye ettiğim/edeceğim bir kitap oldu.
Dünyanın En Yalnız Beyni
Dünyanın En Yalnız BeyniSerkan Karaismailoğlu · Ortapia Yayınları · 20231,135 okunma
·
1 artı 1'leme
·
264 görüntüleme
GoodNightMoon okurunun profil resmi
Şu anda kitabı okuyorum ve bir öğretmen olarak alınganlık mı yapıyorum diye sorgularken incelemenizi okudum. Aynı pencereden bakıyorum yazılanlara. Sistemin içinde uygulayıcı olarak söz hakkımızın ne kadar az olduğunu, planlama ve içerik aşamasında fikrimizin neredeyse hiç sorulmadığını ama sonuçlar konusunda en sert şekilde eleştirilen grup olduğumuzu yazarın bir akademisyen olarak bilmesini dilerdim. Kaleminize sağlık
E. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim 😌 yazarı çok severim gerçekten ama eğitim araştırmalarına ne kadar uzak kaldığı anlaşılıyor. Eğitim adına herkesin kendince bir fikri var, bunu da özgün bir görüş gibi ortaya atıyorlar. Halbuki yıllarca üzerinde çalışmalar yapılan konular… Akademiyenlerin birçoğunun bile çalıştığı alandaki öğrencilerle 10dk aynı sınıfta bulunmuşluğu, velilerle ilgilenmişliği yokken, -çoğunun- tek dertlerinin sscı yayın yapmak, şişirme sonuçlar ve öneriler vermek iken böyle bir sistemde en az fikri sorulan sahadaki uygulayıcılar; öğretmenler oluyor. Ancak her zaman olumsuz sonuçların işaretlediği kişiler de yine öğretmenler. Yazarın kendi lise yıllarından kalma deneyimler ile okul kurumuna karşı ergenlik çağındaki öğrencileri dolduruşu da eleştirilecek bir yan.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.