Ardâvîrâf kâtibe şöyle yazmasını emretti: O ilk gece kutsal Surûş ve tann Âzer beni karşılamaya geldiler. Bana selam verdiler, benim için dua ettiler ve şöyle dediler: “Hoş geldin ey Ardâvîrâf, henüz senin gelme zamanın değildi.”
[2] Ben şöyle dedim: “Ben bir peygamberim."29
[3] Sonra zaferden zafere koşan kutsal Surûş ve tanrı Âzer elim den tuttular. [4] İlk adımı güzel düşünceyle, ikinci adımı güzel söz le ve üçüncü adımı da güzel işle yüce makamlara atarak Ahura Mazda’nm yarattığı, çok geniş ve sağlam Çînvâd köprüsüne var dım.
[5] Çînvâd’a eriştiğimde orada ölülerin ruhlarını gördüm. İlk üç gecede ruhlar bedenlerin yanı başına oturmuş gâtâların şu cümlelerini okuyorlardı: “İyilikleriyle herkesin iyiliklere kavuştuğu kişilere ne mutlu!”30
[6] O üç gecede ruh, dünyada gördüğü bütün iyilikler ve huzur kadar iyiliklerle karşılaşır. Sanki dünyadaki bütün hayatı herkesten daha huzurlu ve mutlu geçmiş bir kişi gibidir. [7] Üçüncü gün, sa bahın ilk aydınlıklarıyla birlikte o, iyiler ve doğru olanın ruhu, çok güzel kokulu bitkiler arasında gezer. [8] Bu koku ona dünyada kokladıkları bütün hoş kokulardan daha güzel olarak gelecektir. Koku ve rüzgâr güney31 tarafından, Yezdân katından gelmektedir.
29 Surûş ve tann Âzer, Ardâvîrâfı henüz ölmeden karşılarında gördükleri için, zamanından önce, yani ruhunu teslim etmeden önce metafizik evre ne gelişinin gerekçesini sormuşlar, o da Surûş ve Âzer’e henüz ölmediğini ve henüz gelme vaktinin olmadığını, ama kendisinin bir peygamber oldu ğunu ve birtakım ayrıcalıklara sahip olabileceğini ifade etmiştir.
30 Avesta, Gâhân (Oşteved Gâh), Yesnâ, 43/1.
31 Güney yönü kutlu ve uğurlu kabul edilir. Bunun karşılığında kuzey yönü
[9] Onun dini,32 vicdanı ve dünyada yaptıkları çok güzel, boylu boslu ve alımlı bir genç kız görünümünde ortaya çıkar. Doğruluk larla ve kötülüklerden uzak büyümüş o genç kızın göğüsleri dol gun, parmakları son derece ölçülü ve güzel görünümlü, teni en se vilecek ve zevkle seyredilecek görünüm ve parlaklıktadır.
[10] O doğru kişinin ruhu karşılaştığı o genç kıza sorar: “Sen kimsin? Kime aitsin? Ben dünyada yaşarken senin gibi güzel, senin gibi alımlı bir genç kız görmedim.”
[11] Onun dünyadaki hayatında inandığı ve yaşadığı dinle yap tıklarını simgeleyen genç kız, “Ben senin dünyada yaptıklarınım, ey güzel düşünen, güzel konuşan ve güzel davranan genç!” diye cevap verir. [12] "Senin güzel düşüncelerin ve güzel işlerinden do layı, ben böylesine büyük, böylesine görkemli ve alımlı, güzel ve hoş kokular saçan, kimseye zararı dokunmayan, zafere erişmiş ve senin tam beğeneceğin özelliklerde, eksiksiz biriyim. [13] Çünkü sen dünyada gâtâları okudun. Arı su adına kurbanlar kestin ve ya karışlarda bulundun. Ateşi korudun ve ona saygı duydun.33Uzakta da olsa, yakında da olsa doğru sözlü olup kötülüklerden uzak du ran, iyi insanları hoşnut ettin. [14] “Ben güçlü ve mutlu idiysem, sen daha da güçlendirdin, daha da mutlu ettin. İyi idiysem, sen da ha da iyileştirdin. Çok şeye layık idiysem, sen beni daha fazlasına yaraşır yaptın. Ünlülerin makamlarına oturduysam, sen ben daha
de kötü, Ehrimen ve devlerin bölgesi olarak bilinir. Orada çok soğuk rüz
gârlar egemendir. (Afifi, Ardâvîrâjnâme, s. 28).
32 Dîn: Bu kelime Zerdüşt inanışında “din, inanış” karşılıkları dışında “vic
dan, ruhanî ve tanrısal algılama” anlamlarını da ifade eder.
33 Başta su, ateş, toprak ve bitkiler olmak üzere bütün yararlı yaratıkları ko rumak, temiz tutmak ve övmek Mezdiyesnâ inanırlarının en önemli gö
revleri arasında sayılmaktadır. (Afifi, Ardâvîrâjnâme, s. 29) 85
ARDÂVİRAFNAME
ünlü, daha aydınlık makamlara yücelttin. Saygın bir konumday sam, sen daha saygın makamlara eriştirdin. O muhteşem güzellik teki düşüncen, güzel sözlerin ve güzel davranışlarınla, sen, ey dos doğru, ey sakınan adam, öldükten sonra da hep övülürsün.”
Uzun zamanlardan beri Ahura Mazda övüldüğü ve kendisiyle konuşulduğu gibi senden sonra da, en güzel övgü cümleleriyle övülür. Ahura Mazda’yla konuşulur, çünkü huzurun ve mutlulu ğun kaynağı odur.
Sayfa 84