Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
2024 yılının biten ikinci eseri olan Tahsin Yücel'in "PEYGAMBERİN SON BEŞ GÜNÜ" isimli kitabını #kitapağacidevrialemkulübü ile birlikte okuduk. Öncelikle belirtmeliyim kitabı çok özümseyerek ve beğenerek okudum. İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümünün başlığı "Peygamberin Kısa Yaşam Öyküsü" ikinci bölümün başlığı ise aynı zamanda eserin de ismi olan "Peygamberin Son Beş Günü". Daha kitaba başlarken ilk sayfalarda Zorunlu Açıklama'yı okuyunca bu kitap oldukça ilginç galiba diye düşündüm. Kendilerini beş araştırmacı arkadaş olarak tanımlayan yazarlar bir ısmarlama yaşam öyküsü yazacaklarını beyan ediyor biz okurlara. Esere gelirsek; Hikaye İstanbul'da geçiyor, zaman ise 70'li 80'li yıllar. Anlatım sırasında zamanda geri gidişler pek olmuyor ya da maziyle bağlantılı anlatım yok diyebiliriz. Olaylar, insanlar arasındaki samimiyetin henüz yozlaşmadığı, mahalleli kültürünün yaşandığı zamanlarda geçiyor. Peygamberin Son Beş Günü karakterler açısından bir tezatlar romanıydı diyebilirim. Ana karakterimiz Rahmi Sönmez neredeyse kardeş gibi büyüdüğü en yakın arkadaşı Fehmi Sönmez yetişkin olduktan sonra biri marksist düşünceyi ömrü boyunca hayatının merkezine oturtmuş olsa da diğeri tam tersi kapitalist düzenin çarklarından biri oluyor. Rahmi Sönmez namı diğer peygamber, kendi kızıyla ve hatta torunuyla da zıt hayatlar yaşıyor. Hikayenin mihenk taşı Marksizim olsa da, okuruna bunu dikte eden bir tarzı yok yazarın. Aslında bir dönem romanı da diyebiliriz ama doğal olarak Burhan Sönmez tüm varlığıyla eserin başından sonuna kadar varken, diğer karakterler, karısı Feride, arkadaşı Zarife, kızı Feride ve torunu Nazım hayalet gibiler, bir var olup sonra yok oluyorlar, anlatıma merak ve heyecan kazandırma rolündeler. Peygamber tüm hayatı boyunca diğer solcu arkadaşları gibi bir gün kapısına polisin dayanması, onu alıp götürmeleri ve hapse girme hayaliyle yaşıyor. Bu onun için hem önlenemez bir tutku hem de haysiyet meselesi oluyor. Onun için solculuk demek hapise atılıp bedel ödemek demek, Nazım Hikmet gibi... Yazar, eser boyunca ideolojisi bilinen ve hayatı hapislerde geçen Nazım Hikmet'in "Memleketimden İnsan Manzaraları" isimli eserinden alıntılar yapıyor, bir dönem solculuk nişanı gibi görülen Cumhuriyet gazetesini de bir şekilde hatırlatıyor. Zaman zaman öylesine alaycı bir dil kullanıyor ki gülümsemeden duramıyorsunuz. Peygamber sonuna kadar ideolojisine sahip çıkıyor, züppe bir hayat yaşadığına inandığı torunu Nazım'la ilgili hakikati öğrenince de onun tamamlayamadığını düşündüğü işi kendi tamamlamaya karar veriyor. İşte bundan sonra yaşananlar kâh güldüruyor kâh düşündürüp üzüyor. Sonuc olarak, bir yaşam, bir ideoloji uğruna bence hakkını vererek yaşanamadığı gibi, ne hayaller gerçek oluyor ne de düzen değişiyor. Öyle gelmiş öyle de gidiyor. Ben daha önce Tahsin Yücel eseri okumamıştım. Kitaplığımda bekleyen 4 ya da 5 kitabı var. Onlara öncelik verip birkaç eserini de bu kitabın verdiği motivasyonla okumayı planlıyorum.
Peygamberin Son Beş Günü
Peygamberin Son Beş GünüTahsin Yücel · Can Yayınları · 2010694 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.