Gönderi

160 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Yeni seneye bu kitabı okuyarak girmek gibi bir planım yoktu. Zaten hiçbir kitabı bir liste üzerinde sıraya koyarak, bir program yapmak suretiyle okumadım şu âna dek. Hepsinin ayrı bir kaderi olduğunu düşünürüm hep. Dolayısıyla bu kitap da kendi kaderini yaşadı benimle birlikte. Kitaplığıma göz attım ve "Artık seni okuyacağım" diyerek aldım. Erol Olçok'u ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'u o karanlık gecenin ardından duymuştum. Yıllar geçti ve şimdi kitabını okuyarak daha yakından kendilerini tanımak istedim. Yine şehidimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu için hazırlanan bir çalışma olarak,
Ege'de Bir Yiğit
Ege'de Bir Yiğit
kitabını da bu şekilde almıştım elime. Onu da yine daha yakından tanımak istemiştim. Uzunca bir süre, birkaç mektup okuyup içerisinden, gözyaşlarımla yoğrulan acıyla yorulup masama koymakla, zorla bitirebilmiştim. Erol Olçok kitabında niçin böyle bir durum yaşamadım, diye sordum kendime ve şu cevabı aldım kendimden: "Hayata hep olumlu yandan bakan, insanlara kendini hep dostça sevdirmiş, onların her daim yüzlerinin tebessüm hâlinde olmasını isteyen bir insanın ardından fazlaca gözyaşı dökemedim. Öyle bir imkân olsa, kendisi için yazılmış olan bu kitabı ağlayarak okuduğumu görüp kalkıp da yanıma gelse, muhakkak bana boş yere gözyaşı döktüğümü söylerdi. 'Bak biz sizler için canımızdan geçtik ama sizin de bir şeyler yapmanız gerekiyor, böyle boş boş oturmakla olmaz' babında kibârca uyaracağını hayâl ettim. En önemlisi de hiç kimsenin kendisine ithafen yazmış olduğu yazısında ağlamaklı bir hâl hissetmedim, bazı noktaları dışında. Genel itibarıyla hepsinde acıdan ve hüzünden ziyâde gurur vardı. "Kendisine yakışanı yaptı" ifadesinin verdiği bir rahatlık var gibi geliyor. O yüzden arada böyle bir fark oluştu iki kitap arasında yaşadığım duygular yönünden. Erol Olçok ile ilgili hakkında anlatılanları, karakteristik yapısını, davranışlarını çoğunlukla babama benzettim. O gece daha selâlar verilmeden çıkmıştık biz babamla. Kız kardeşimi ve annemi evde bıraktık. Misafirlerimiz vardı, onlar da evdeydi. İkimiz bulunduğumuz şehrin ilçesindeki meydana gittik ve askeriyeyi kontrol ettik. O gece aynı durum, aynı şartlar oluşmuş olsaydı ben de "Babam nereye ben oraya" derdim Abdullah Tayyip gibi. Babamla Erol Olçok yaş olarak birbirine yakın, ben de Abdullah Tayyip ile. Dolayısıyla bu ikili bana babamla o gece ikimizin hâlini hatırlattı. Babam, pek çok yönüyle benim idolümdür. Açık sözlülüğü, doğruluğu, dürüstlüğü, lafını esirgememesi, çalışkanlığı, asla boş duramaması, insanlarla olan yakîn ve tatlı ilişkileri, her ortama enerji katması, girdiği her mekânda gözleri üstüne çekmesi... Ancak şimdi benzerliklerinden dolayı ve en mühimi de aynı ismi taşıdığım için Erol Olçok da benim örnek almak istediğim ve almaya gayret edeceğim bir insan oldu. Rabbim mekânlarını cennet eylesin, şehâdetlerini kabûl eylesin. Bizi de cennetiyle müjdelesin ve bu güzel insanlarla orada buluştursun, tanışma şerefine eriştirsin. Âmin!
Kahramanın Ardından Erol Olçok Kitabı
Kahramanın Ardından Erol Olçok KitabıKolektif · Muhit Kitap · 20217 okunma
·
1 plus 1
·
70 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.