Gönderi

272 syf.
·
Not rated
·
Read in 4 days
'Ah Kavaklar...'
'Yıkılıverdi telli kavak, Ortasına gecenin boylu boyuncak. Oldu mu ya, dedi telli kavak Böğründe duran baltaya; Yaşayıp gidiyorduk şunun şurasında. Kim gönderecek şimdi selamını suların, Samanyoluna yaprak yaprak? Ne olacak şimdi rüzgar? Kuşlar nereye konacak?' Aydın Gün imzalı ama şiirin detaylı incelemesinde şiirin Nâzım'ın
Memleketimden İnsan Manzaraları
Memleketimden İnsan Manzaraları
'nın kayıp şiirlerinden olduğu düşünülen bu güzel, acı dolu şiir ile başlamak istedim incelememe çünkü
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
dönüp dolaşıyor, geliyor bir kuru kavak ağacının dibine... ••• Kitaba dair bir şeyler söylemeden önce efsunlu kitaplar vardır benim için demek istiyorum. Bazıları anlattıkları ile bazıları ise anlatımları ile efsunludur. Kopamayız hemen, kitaptan da kitapta bulduğumuz insandan da :) ••• Kitabın içeriğinden önce efsunlu betimlememi biraz daha açmak istiyorum. Çocukken oynadığımız ebeleme diye bir oyun vardı. Oynayan herkes bilir. Şimdiki çocuklar oynuyor mu bilmiyorum ne yazık ki. Sanki artık eskisi gibi çocuk oyunları hiç oynanmıyormuş gibi geliyor. Ne büyük bir kayıp, çocuklar için çocukluk için... İşte o ebeleme oyununda ebe kimse onun etrafında dönerdi oyun. Birini yakalayıp ebe diyene kadar onun oyunuydu :) Kiitabı okurken, yazarın, canım Sevgi Soysal'ı böyle bir oyunu oynuyormuş gibi hissettim ben. Biliyorum karmaşık bir inceleme girişi oldu ama toparlamaya çalışacağım :) ••• Kitabın ilk sayfalarında hayat perdesi açılır ve Tezgâhtar Ahmet girer ama Tezgâhtar Ahmet ana karakter değildir tıpkı romandaki tüm karakterler gibi fakat şimdi ebe olan odur. ••• Tezgâhtar Ahmet, yaşadığı yeri beğenmeyen, yaşadığı yerdeki insanlara yukarıdan bakan ama o yaşama hapsolmuş bir tezgâhtardır. Tek tutkusu güzel giyinmek olan bir tezgâhtar... Vitrinleri saatlerce izler, alacağı aylık ile hangi mağazadan hangi yeni moda kıyafeti alacağını planlar ve ait olmadığını düşündüğü hayattan böylece sıyrıldığına, sahip olmak istediği hayata güzel kıyafetler içindeki görüntüsü ile yaklaştığına inanır. Sevgi Soysal'ın bu karakteri yaratmaktaki amacını diğer karakterleri okuduktan sonra daha iyi anlıyoruz aslında. ••• Sevgi Soysal, kişilerin yaşadığı hayattan, sahip olduğu benlikten duyduğu mutsuzluğu öyle güzel bir yol ile anlatmış ki hemen hemen herkesin kendini bulacağı bir karakter ya da çevresindeki kişileri benzeteceği kişilikler, hayatlar çizmiş yine :) ••• Kitabın efsununa devam edecek olursak, Tezgâhtar Ahmet'in hikâyesine devam edeceğimizi düşünürken yürüyerek karşıdan karşıya geçen Ahmet, bir kadına çarpar ve "Allah canını alsın, e mi?" diyen, hiç kimseye, hiçbir hakkını yedirmeyen, gerekirse olayları büyütüp hırsını çıkaran çünkü buna hakkı olan Hatice Hanım'ın hikâyesi başlar, beraberinde efsunun başladığı gibi. Her karakter hikâyesini bir diğer karakteri görene kadar anlatmaya devam eder. Ebe olan bir başkasını görene, dokunana kadar kendi hikâyesini anlatır, sonra gördüğüne, dokunduğuna devreder anlatıyı. Başlarda da dediğim gibi herkesin dönüp dolaşıp dibinde toplandığı kavağın yıkılmasına kadar devam eder bu ebeleme oyunu... ••• Romanın içindeki her karaktere değinerek okuyacak olanlar için büyüyü bozmak istemiyorum. Sadece okumak isteyenleri teşvik için ufacık ipuçları vermek isterim. Tezgâhtar Ahmet ve Hatice Hanım'a biraz da olsa değindim. Belki kendinizi bulacağınız, bulmak isteyeceğiniz diğer hikâyelerin birkaçı şöyle: Annesinin tüm ilgisini abisine verdiğini bilen, sonra az da mirasa kavuşan ama artık hazıra dağ dayanmaz dedikleri eşiği atlayan, iflasın eşiğinde olan bir adam ve kalan son parasını çekmek için girdiği banka... O bankada çalışma ve tek gayesi annesi ve babasına hakettikleri güzel hayatı yaşatmak için çabalayan ama bunun imkânsızlığı ile sarsılan genç kız...Sıfırdan dişini tırnağına takıp çalışarak çok zengin olan ama zenginleştikçe kibirleşen bir adam ve bu kibre maddiyat ve adamın gücü yüzünden katlanan nişanlısı...Evindeki düzeni asla bozdurmayan ama bu düzende sevginin olmadığı bir annenin, iki kardeşin ve bir kocanın hikâyesi...Kendi derdini bırakıp, tüm hakkı yenilen işçilerin, emekçilerin derdine düşen solcu Ali... Ve hepsinin son durağı olan yaşlanmış, yıkılmak üzere olan kavak ağacı... Nereye yıkılıyorsun ey kavak? ••• Böyle basite indirgeyerek belki de kitaba ve yazara saygısızlık oldu bu anlatımlar ama birçok kişiye ulaşsın istedim hikâye :) Ebeleme oyunu bana verdiği hissiyattı sadece. Roman içinde böyle bir oyun kurgusu yok. Bu yüzden okuma konusunda kararsız kalsın istemem hiç kimse :) ••• Sonuna gelirsek böyle mi olmalıydı belki tam olarak böyle olmalıydı ama bitince kitabın bir devamı olmalı, ikinci bir cildi olmalı hissi geliyor insana. Öyle güzel bir serüven... ••• open.spotify.com/track/2krmsFdzc... İçinde kavak ağacı geçince kitabın, inceleme de bu şarkı ile yazıldı :)) Okuyacak olanlara şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
Yenişehir'de Bir Öğle Vakti
Yenişehir'de Bir Öğle VaktiSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20122,226 okunma
·
253 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.