19. yüzyıl Fransa’sının en ünlü, cesur, bağımsız ve sosyalist kadın yazarı George Sand, yazdığı bu eserinde; Lavinia ve Markiz olmak üzere iki ayrı kadın karakter üzerinden çağının geleneklerine karşı çıkmış, Fransız toplumunu, kadınlara biçilmiş kısıtlayıcı rolleri ve kadınların karşılaştığı adaletsizlikleri büyük kitlelere hitap edecek şekilde eleştirmiştir. O dönemin kadınlar üzerindeki baskısını ve sınıfsal farklılıkları Markiz’in, aşık olduğu Lelio’ya karşı düşüncelerinden rahatça anlayabiliriz. “Benim ahlaki açıdan olduğum gibi, o da sanat açısından kendi yüzyılının adamı değildi. Belki de toplumsal yelpazenin iki ayrı ucunda yer almamıza rağmen ruhlarımızı birbirine doğru çeken soyut ama güçlü bağ kaynağını buradan almıştır. Cemiyet beni nasıl yargılıyorsa, seyirci de Lelio’yu anlamıyordu. ‘Bu adam çok abartılı.’ diyorlardı onun hakkında, ‘kendini zorluyor, hissetmeden oynuyor.’ Benim hakkımda da başka yerlerde ‘Bu kadın kendini beğenmiş ve soğuk, kalpsiz.’ diyorlardı. Kim bilir belki de o çağda en güçlü hislere sahip olan bir tek ikimizdik!” İki kadın karakterde; yaşadıkları başarısız ilişkiler ve evlilikler karşısında yıllar boyunca acı çekmişlerdir. Hatta Lavinia çektiği acıları, aylar boyunca sevdiği fakat sonrasında aldatıldığı Lionel’e anlatabilmek için mektubuna şu satırları yazmıştır. “Ben ölümcül bir yara aldım: Bu yara bendeki sevme yetisini sonsuza dek öldürdü; yanılsamaların yaktığı ateşi söndürdü, ben artık hayatın yavan ve acıklı yanlarını görüyorum.” Hem Lavinia hem de Markiz hayatları boyunca aldıkları kararlardan geri dönmemişler, kararlı bir duruş sergilemişler, erkeklere karşı sırtlarını dönmüşlerdir. 96 sayfalık, kısa bir kitap fakat içerisinde keşfedilmesi ve anlaşılması gereken çokça şey var. 1 haftadır okuduğum kitaplar arasında en çok beğendiğim ve keşke bitmeseydi dediğim tek kitap

LaviniaGeorge Sand · Can Yayınları · 2021934 okunma

·

361 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

İrem