Gönderi

185 syf.
·
Not rated
·
Read in 32 hours
"ne çok acı var.."
Bu sene ara verdiğim yazarlara dönme senesi herhalde. Hayır olur inşallah. Mustafa Kutlu eserlerinden de bir süredir uzak kaldım. Her eserde kendini hemen hissettiren nostalji havasını fazlasıyla etkileyici, güzel buluyorum. İlk karşılaşma içe temas edince insan artık yolları ayıramıyor. Ara da verse kısa bir süre uzaklaşsa da yine dönüp geliyor ona. Yıllar önceydi dayımın evinde rafların arkasına düşmüş yıpranmış hali kalmamış olarak karşılaştım "Beyhude Ömrüm" kitabıyla. Hiçbir eseri onun yanına yaklaşamadı sonrasında da. O kadar kendime, hayatıma yakın buldum ki ondan olsa gerek. O sade, yalın, dolaysız diliyle hikayeleri hiç süslemeden hayatın içinden ele alması çarpıcılığını arttırıyor hiç kuşkusuz. Fakirlik yüzünden okula devam edememiş sokakta balon satarak hayatını geçiren Duran var bu hikayemizde de: "- Peki ne kazanıyorsun günde? - İki üç milyon, dedi. O sıralarda bir çay bahçesinde bir çay içsen bir mil­yon. Demek Duran üç çay parasına bütün gün, güne­şin altında bekliyor. İşte hergün önünden gelip geçtiğimiz Baloncu Duran bu. Melul melul bakan kara gözlü, kara-kuru çocuk." Önünden geçtimiz her bir insanın hayatına empatiyle yaklaştıracak eserler baş tacıdır. Hele de bunu acitasyon yapmadan duru bir lisanla aktarıyorsa.. Bir çok eserinde geçim derdinden dolayı köyden şehire taşınan insanların öyküsü var. Şehirde yiten nice hayatlar var. Evine ekmek götürmek için en ağır işlerin altına girip günün sonunda eve sağlıklı dönememek var. Evet bunlar bizim hikayelerimiz. Elbette bize temas edecek, etkileyecek. Baloncu, cdci, boyacı çocuklar.. Okul sıralarında olması gerekirken eve ekmek götüren çocuklar. En çok onlar anlatılmalı. Her biri için ayrı bir eser yazılmalı. Çocuklar ve yaşlıları hayat telaşına kapılmış görmek ziyadesiyle acı verici. Çocuklar oyunların, yaşlılar baş köşede dinlenmenin insanları.. Biz böyle derizde, hayat işte ben böyleyim der. Hayat bize böyle derde bir insanoğlu çıkıp başımızı çevirip bak der, gör, anla, hisset.. sonra ekler: "Varın kalbinizle başbaşa kalın. Vicdanı olan vicdanını dinlesin; kiminin lokması boğazında kalsın, kiminin gözyaşı aksın.." "..yekinip ayağa kalksın; azdan az, çok­tan çok bir hayır işlesin." "..eğer elinizden hiç bir şey gelmiyorsa, dua edin bari, sadece dua edin." Rüzgarlı Pazar isimli bir pazar alanının insanlarını anlatıyor yazar bir gezgin edasıyla. Pazar yerinde gördüğünü bizlere üstün körü anlatan bir anlatıcısı var eserin. Bazı hayatların kıyısından geçiyor, bazısına daha yakından temas ediyor. Bizim üzerimizde de esintisi kalıyor.. "Rüzgarlı Pazar sellerin ortasında kalmış bir adacıktır. Bir umut adacığı. Bir geçim adacığı." Kutlu'nun bilhassa sevmediğim bir tarafı var o olmasa bu eserde benim için nadide örnekler arasında sayılacaktı. Yine de göz ardı ederek beğendim, ders aldım diyerek noktalıyorum.. Keyifli okumalar.
Rüzgarlı Pazar
Rüzgarlı PazarMustafa Kutlu · Dergâh Yayınları · 20113,497 okunma
·
454 views
mistik okur okurunun profil resmi
Sevmediğin tarafı neydi?
Hîm okurunun profil resmi
Bu kadar aşırı içki muhabbetinin dönmesi. Absürt bir biçimde.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.