Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Şirketokrasi
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları, petrol yataklarına sahip Güney Amerika ülkelerindeki darbeleri, İran’da 1950′li yıllarda yaşananları, İran-Irak savaşının nedenlerini, Afganistan ve Irak operasyonlarının arka planını, yeraltı kaynakları bakımından oldukça zengin olan Afrika ülkelerinin neden sürekli iç savaş halinde olup açlıktan öldüklerini anlamaya imkân sağlıyor. Geriye doğru yazılmış kişisel bir öykü bu. Ekonomik büyümenin nasıl bir kandırmaca olduğunun öyküsü. Aynı zamanda istatistiğin bilim adı altında kötü niyetli kişiler tarafından kullanılmasının hazin sonucunu gösteren bir belge niteliğinde. ‘Bir gün çocuk sahibi olmaya niyetliysen ve onların refah içinde yaşamasını istiyorsan, Afrika kıtasının bizim denetimimizde olması için çalışmalısın. Şirketokrasiyi yaşatmak için Ortadoğu’ya ihtiyaç duyan sistem Afrika’ya sahip olmaya çalışıyor. Şirketokrasi 1970′lerdeki OPEC petrol ambargoları ve Güneydoğu Asya’daki askeri yenilgilerden sonra gözünü Afrika’daki kaynakları denetim altına almaya diker. Kongo, Nijerya, Raunda, Sudan, Liberya… 53 Afrika ülkesinden 43′ü kronik açlık ve düşük gelir sıkıntısı çekiyor. Yeraltı kaynakları büyük vergi avantajı elde etmiş yabancı endüstriler tarafından sömürülüyor. Ekonomi zayıflarken yetersiz yönetimlerin sürekliliği desteklenerek halk şiddet, etnik sürtüşme, iç savaşa doğru yol alıyor.’ CEP TELEFONU BAĞIMLILIĞI BÜYÜK DESTEK Kargaşanın ve iç savaşın eksik olmadığı bu ülkelerden Nijerya Amerika petrolünü sağlayanlar arasında beşinci, Angola altıncı, Gabon onuncu sırada. Şirketokrasi bir ülkeye girdiğinde yerel ekonomik sistemleri alt üst ediyor. Kendi ülkelerinde yetişen yerli ürünler yerine gümrük tarifeleri ve vergi indirimleri nedeniyle fiyat avantajı olan ihraç ürünler kullanıldığı anda yerel ekonomi yok olmaya başlıyor. ‘Şirketokrasiyi geniş ölçekte destekleyen cep telefonu ve bilgisayar teknolojisine olan bağımlılık. Bu bağımlılık milyonlarca insanın hayatına mal oluyor. Kongo’da 1998 yılından bu yana 4 milyon insan, daha varlıklı olanların pahalı bilgisayar ve cep telefonu alabilmesi uğruna canından oldu. Kongo toprakları elmas, altın, bakır, dizüstü bilgisayar, cep telefonu gibi elektronik düzeneklerde kullanılan tantalum ve uranyum dolu. Tantalum yerel adıyla kotlan madeni olmasa bilgisayar temelli ürünlerin çoğunun olması imkânsız. 2000 yılında tantalum kısıtlaması yapılınca Sony Noel dönemi Playstation 2 talebine yetişemiyor.’ Yaşadığımız yüzyıl büyük krizler ve fırsatlar zamanı olarak tanımlanıyor. Yaşanan savaşlar şirketokrasinin kar hanesine yazılıyor. Dış yardım olarak verilen borçlar gelecek nesillerin birer rehine olmasını garantiliyor. Hedef, ülkeyi sonsuza dek borçlu konuma düşürüp kukla statüsüne kavuşturmak. Kitabı okurken yazarın anlattıklarının izdüşümünü yakın tarihimizde yakalamak mümkün. 50 yılı aşkın süredir yapılan otoyollar, özelleştirme, IMF paketlerinin bedeli. Açtırılmayan petrol kuyuları, geleceğin enerji kaynağı denilen bor ve toryum bakımından zengin olduğu söylenen Türkiye nasıl bir tehlike ile karşı karşıya. Bir problemin varlığını kabul etmek çözüm için atılan ilk adım. İkinci cildi geçtiğimiz aylarda yayınlanan Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları’nı okuduktan sonra sürekli model yenileyerek en büyük tüketim aracı haline gelen cep telefonunu değiştirmeyi reddetmek bile kendiniz adına küçük ama insanlık adına büyük bir adım olabilir
·
331 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.