Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

gurbet hikayeleri gurbete çıkış 1 ( taslak halidir )
Liseyi yeni bitirmiştim. öss kazanamamış bir sene daha çalışmam gerekiyordu. aldığım puan iyi puandı bir seneye daha ihityacım olduğunu söylemişlerdi hocalarım. Babama gidip bu çocuk kafalı yeterince destek olunursa bir yerlere gelir hayırlısıyla demişlerdi. Babamın beni dershaneye gönderecek ne gücü vardı ne de benim bir sene daha öğrenciliğe devam edip de aileme yük olmak gibi bir isteğim vardı. Liseyi yeni bitirmiştim. Öss den iyi bir puan almış ancak bir yere yerleşememiştim. Küçük bir kasabada işleri de iyi gitmeyen bir esnaftı babam. Hocalarım babamı tanır babam gördüğünü çabuk unuturdu. Sınavlarımla ilgili babamla görüşmek için gelip giderlerdi. Babama bu çocuk kafalı iyi de puan aldı. Bir seneye daha ihtiyacı var seneye bir yere girer demişlerdi. Babam durup dinlemiş hocalar çaylarını içtikten sonra kapıya kadar uğurlamış hayırlısı olur inşallah demişti. Ben babamın gözünün içine bakıyordum ne diyeceğini merak ederek. Babam hiç ses etmedi ya da etti de bu konuyla ilgili olmamalı ki aklımdan uçtu gitti. Bir yerlere yerleşen arkadaşlarımın üniversite alışverişlerini yaparken görüyor ailelerinin nasıl da özenle davrandıklarını sevdiklerini oğlum şuraya yerleşti diye cevaplar verdiklerini duyuyor gibi oluyordum. Onları kıskanarak bakıyor başım önümde dükkanı bekliyordum. Giren çıkan yoktu sinek avlıyordu. Kazandığığımz kirasını bile zor ödüyordu zaten. Dershanelere kayıt haftası başlamış çalışkan öğrencileri kadrolarına kapmak için dershaneler ödüllü seviye belirleme sınavları düzenliyorlardı. Ama ilçedeydi tüm dershaneler. Sınava gidip gelmek için ilçe otobüsene vercek yol param yoktu. Babamın da yoktu. Çünkü bütün gün gireni çıkanı görüyordum dükkandan. Yaya gidemeyecek kadar uzaktı. Hem köpeklerden korkuyordum. Küçükken köy yolunda başımdan bir köpek kovalamacı geçmişti. Nerede köpek görsem bana sadıracağından orada yaralanacağımı kimselerin beni bulamayınca kan kaybından öleceğimi düşünürdüm.. Bir iki dershanenin bunlar en gözde dershaneler di Sınavlarına giremedim . sonra ilçede yeni açılan bir dershane kasabanın lisesinde seviye belirleme sınavı yapacağı duyuruldu. Gittim hemen ilk gün kaydımı yaptım. Listenin en başlarında birinde değilse ilk üçünde ben vardım. Vardım biliyorum adımı yazarken heyecandan en kötü yazımla yazmış benim isimi okuyamayacaklarından dolayı korkuya da kapılmıştım. Dükkana varana kadar ellerim cebimde hayaller kura kura gittim. Baktım dükkan daha da bir yaklaşıyor hayaller güzel gidiyor başka yollara sapıp yolumu uzattıkça uzattım. Babam nereye kayboldun neredeydin diye sormadı. Biliyordu o da elektrik direklerine asılı hopörlerden çıkan anonsu duymuştu herkesler duymuştu sadece babam mı. Dükkanımız karşısındaki kahveye bile gelip camlarına sınav duyurusun ilanını yapıştırmışlardı. Bunu görünce içime bir endişe geldi çöreklendi. Ulan dedim herkes görecek çok giren olacak. Kasabanın bir tek fukarası ben miyim. Hepsi benden zeki akıllı. Sonuçta ben sözel biliyorum matematik fen yok bende. Neyse günler böyle sınavı düşünerek ne soracaklarını, sorduklarını yapıp yapmayacağımı yaparsam sonucunda kaçıncı çıkacağımı düşünerek geçti. Ödül birinciye bedava sonrakilere yüzdelik olarak inidirmli fiyattan kayıt yapılacaktı. Öyle hayaller kuruyordum ki geceleri soruları kafamda okuyor altını çiziyor hatta matematik bile bir iki tanesini problemleri çözüyordum. Birinci olacağımı hiç düşünmedim. Olamazdım da bundan adım kadar emindim. Nerede görülmüş sözel bilen birinin birinci olacağı. Gelip geçti böyle günler sonunda sınav günü gelip çattı . Okula erken saatte gittim. Yanıma ne bir yardımcı kitap aldım ya da bir yakınımı çağırdım. Kaybolduğumdan anlardı babam sınava gittiğimi. Hem gelse ne olacaktı. Bana stresten başka ne katar ki bu durum. Dükkanı kime bırakıp da gelsin.. Kapatıp gelecek değil ya. Bizim orada dükkanlar cenazede kapatılır. Cumaları birde namaz saatinde. Onun dışında keyfine göre dükkan kapatan esnaf görülmemişir. İşi ne olursa olsun en geç sekizde açar akşam güneşi battığında kepenkleri kapatırlardı. Şimdiki esnaflar ne zaman uyanırlarsa o zaman gelip açıyorlar. canları sıkıldıkça kapatıp gidiyorlar. Neyse biz sınava gelelim . o sınavı ben daha önce bitirdim. Defalarca yaptım bunu kafamda tüm soruları çözdüm. İyi geçtiğini işten bundan siz varın anlayın. İki hafta sonra vakit akşama doğruydu . amcamla babamın dükkanı yolun iki yanında karşı karşıyaydılar. amcamın dükkanına telefon geldi. ... telefon bir tek onun dükkanında vardır. .. dershanesinden arıyorum babamın ismini söylerek görüşmek istediğini söyledi. Amcam dükkanın kapısına varıp yolun öte ucundaki babama sesleniyordu. İlçeden dershanesinden arıyorlar seni dedi. Bende yanında idim. Babam koştu gitti beyefendi birini bekletmek olmazdı. Ben gidemedim dükkanda kalakaldım. Beş dakika sürmedi babam geri geldi. Dedi ki sınavda başarılı olmuşsun yüzde 60 indirim yapacaklar. Kayıt parası şu kadar istiyorlar dedi. Babamın bu kadar parası olmadığını biliyordum ama amcam duymuştu konuyu biliyordu belki o babama bunu verebilirdi. Babam bu konuyla ilgili pek konuşkan değildi. Dükkana giren bir adamla lafa daldı sonra onu da alıp kahveye girdi. Orada uzun süre oturdu. Ben başarılı olmuştum kendimi ispatlamıştım sadece azıcık para ödenirse dershaneye gidecek sonra öss de yüksek puan alarak istanbul da ankarada bir üniversite kazanacaktım. Dükkanı kapattık eve vardık. Anamın hazırladığı yemekleri yedik. Anam sofrayı kaldırdı babam döşeğine geçip tabakasından bir siğara sardı. Tüttürdü. Anam bulaşıklardan başını kaldırmadı babam televizyon başında çay sigara faslıyla geceyi bitirdi. Saati geldik yatıp uyuduk. Böyle günler geceler geçti. Dershanenin teklifini yanıtsız bıraktığımız için bir kere daha aranmadık. Bir kez daha arasınlar diye dua ediyor Allahım ne olur arasınlar belki babam unutmuştur ben ona diyemiyorum korkuyorum hatırlatmaya diye. Kayıt zamanın son günlerinde dğkkanda kimseler yokken çarşıda da kalabalık azalmışken bir gün erkekleşip babamın karşısına dikildim. Baba dedim beni dershaneye yazdıracaksan yazdır. Süresi bitiyor. Sonra çok pahalıya sana gelir diyerek yarım da tüccar ağzıyla kampanya indirimden kazançlardan bahsettim. Babam tam dışarı çıkacak gibiyken bunları demem üzerine yüzüme baktı geri dönüp etrafımda bir tur döndükten sonra geçti sandalyesine oturdu. Önünde bir hesap makinesi bir kalem bir de veresiye defteri duruyordu. Veresiye defterinden boş bir sayfa açıp bana dedi ki Bak oğlum dershane şu kadar para istiyor. Bu para bende yok. Amcamda var diye söze girdim heyecanla. Sanki babamın aklına bu gelmemiş ona akıl verirmişcesine. Ona başka borçları mı olduğundan isteyemediğinden mi bilmiyorum borça olmaz o iş dedi. Sağ olsun amcam da bir gün gelip okutalım bu çocuğu yazık olmasın sürünmesin büyüsün adam olsun demedi. Tarlada bağda çalıştırack adam lazımdı ona ya da okuyup da ne olacak verdiğin para boşa gidecek. Para kazanmak kolay mı. O parayla mal alsak satsak şu kadar kar ederiz. Falanca filanca okudu gitti geldi de ne oldu bak o da dükkanında çalışıp duruyor diye eğitimi küçümseyici bir gözle mi bakıyordu bilmiyordum. Amcam bu konuya sıcak bakmıyor olacak ki babam da etkilenmişti bundan. Babam devam etti sözüne. Hadi bunu bir şekilde ödedik bir o kadar gidip gelme parası tutar. Cebine harçlık koymak gerek bir öğün orada yemen gerek. Baba yemek yemem buradan götürürüm dedim. Dudak bükerek öyle şey olmaz dedi. Eline hesap makinesi alarak kaba bir hesap yaptıktan sonra bütün bunlarla birlikte bu kadar para ediyor. Bu parayla indirim mindirim kalmıyor. Normal bir dershaneye vereceğimiz paraya geliyor. Bir şey demedim. Haklısın baba dedim. Ben okumayacağım bu sene. Seneye bakarım. Çalışırım kazanırım seneye girerim. Bu dükkanın kazandığı da dershane parasına yetmediği ortada izin ver de ben gurbete çalışmaya çıkayım. Kendi paramı kazanırım. Hem size bile para gönderebilirim. Kardeşlerimin okulları bitince onları dershaneye yazdırırız. Babamı da pek üzmeden kendimin okumaktan sıkıldığımı başka şehire gitmeyi maaşlı bir işte çalışmak istediğimi söyledim. Babam bir mektup yazdı istanbul da çalışan tanıdığına. Bir hafta sonra cevabı geldi. Şirkette benim için bir yer bulmuş. Şu gün burada olacak şekilde otobüse binsin. Sabaha ben haremde bekliyor olacağım demiş. Sevindim sevinmez olur muyum. O an gözümde okumak büyük adam olmak tutkusu bir gidip geldi. Köyde kasabada büyümüş ben ilçe yüzü görmeden direk kocaman bir şehirde istanbul da olacaktım. İstanbulu görecektim. Hem istanbul da deniz vardı. Deniz hiç görmemiştim. Denizi görmek için okul bırakılmaz mı. Bırakılır tabi. Denizi seyretmeyi bugün bile çok hüzünle bakarım. Perşembe günü saat 17 de bindim o zamanlar yazıhaneleri olan çok da iş yapan şimdilerde otobüsleri çalışmayan iflas ettiği söylenen firmayla 17 18 saatin ardından sabaha karşı istanbula geldim. Haremde elimde bir çuval bir de valizle indim. Kuşların sesine hayran kalarak etrafıma budalaca bakar bulundum. Daha az yerimden oynayarak kaybolmaktan da korkarak ilerledim. Denizin kenarına kadar geldim. İleride Gemileri gördüm gemilerin çıkan dumanları gördüm. Gemilerden çıkan sesleri işittim. Hayran hayran baktım. Elime şiir roman kitabı almamış olan ben o an okumak aşık olmak için yandım tutuştum. Ne olurdu bu şehirde karşıma bir kız çıksa şu yolumun üstünde o beni görse ben onu görsem. Uzaktan bile belli belirsiz birbirimizle bakışsak. Önümde şimdi üç hayalim vardı. Birini bulmak aşık olmak yazı yazmak. Ve bu şehirde kalmak için çalışmak daha çok çalışmak. Geçim kaygısı okuma güdüsünün önünde çalışmak..bir kadını sevmek için ona yazı yazabilecek zaman kazanmak için çalışmak. İşte bende böyle bir on yıldan fazla zaman geçti. Çalıştım durdum. Eve de para gönderdim kardeşlerimi de okuttum. Elime kitap alıp pek okudum sayılmaz ama çok sevdim. En çok bunda başarılı kendimi gördüm. Birini çok sevmek ne güzelmiş Allahım. Annem babam beni hiç böyle sevmiş miydi .
213 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.