Kitapla birlikte 1960’ların başına, küçük bir balıkçı kasabası olan Zonguldak’ın Ereğli ilçesine gidiyoruz. Türk ve Amerikan sermayesi ile bölgede, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarından biri olacak Ereğli Demir Çelik Fabrikaları’nın inşaası başlıyor. Türkiye’nin dört bir yanından yapı işçileri kendilerine de bir iş çıkar umuduyla, sırtlarına yükledikleri yatakları ile Ereğli’nin yolunu tutuyor, geride bıraktıkları aileleri için. Tabii gelen onca işçiye hemen istihdam sağlanamıyor. Zaten ceplerinde doğru düzgün para olmayan bu insanlar, yeri geliyor sokakta hatta mezarlıklarda yatıyor, yeri geliyor kiraladıkları kıraathanenin sandalyesinde sabahlıyor. Düşük ücret, çalışma saatlerinin fazlalığı, adam kayırma demiyorlar, başta Amerikan firması Morrison olmak üzere çeşitli fabrikalarda emeklerinin sömürülmesine göz yumuyorlar. Bu düzen böyle devam ederken aralarından bir kaç kişi kıraathanelerde resen şekillenen fikirleriyle, bu sömürü düzenine, eğer birlik olup direnirlerse “dur” denebileceği fikrini ortaya atıyor. İşte böyle başlıyor Türkiye’de sendikal hareket. Nasırlı yumrukların bir bir havaya kalkmasıyla, kıraathanelerden sokaklara, sokaklardan alanlara bir direniştir başlıyor. Seri direnişler, sendikalar, aylar süren grevler… Kitapta Ereğli işçilerinin ve onlara ışık olan öncülerinin hikayelerini okuyoruz. Onlar sıradan işçiler değil, direnişleri ile koca bir ülkeyi dize getiren, seslerini tüm yurda duyuran, yalın ayak da olsa haklarını ölümüne savunan insanlar. Kitap dönemin tanıklarının beyanı, içinde barındırdığı gazete küpürleri, belgeler ve fotoğraflarla birlikte tarihi belge niteliğinde. Dönemin siyasetçilerinin işçilere bakışını, siyasetin işçi sınıfına yansımasını, DİSK, Maden-İş gibi ülkemiz için çok önemli işçi sendikalarının kurulum aşamasını da kitapta okuyoruz. Yazar kitabını çalıştığı şantiyede kalp krizi geçirerek genç yaşta hayatını kaybeden, Dev Yapı - İş sendikasına bağlı inşaat işçisi Hasan Oğuz’a adamıştır. “Bizim anladığımız politikayı herkes hep beraber saptar. Bunu yapmasına izin vermezlerse, insan hayatında yapacağı en güzel şeyi yapar; DİRENİR…”