Gönderi

168 syf.
8/10 puan verdi
Kendi bodrumuna tıkılıp kalmış o kadar çok insan var ki...
~~~2000'li yıllardan kalma günlüğümü bulduğum gün başlamıştı her şey. Ya da Dag'ın gittiği gün. O bizi hiç olmayacak şekilde bırakıp gittiğinde, bana olmayacak bir iş yapıp çekip gitmenin mümkün olduğunu göstermişti, ben de olmayacak işlere kalkmak, çekip gitmek istediğimi anlamıştım. Yoksa Dag'ın öldüğü gün müydü? Hiç olmayacak, dönüşü olmayan bir şey yapmış kendini öldürmüştü. Normal bir gün. Her zamanki gibi kalkmıştım oysa, kahve yapmış, bilgisayarın başına geçmiş, ByggBo'n yeni sayısını hazırlamaya başlamıştım. Sonra Rolf aramış, ofise gelmemi söylemişti, sonra Dag çekip gitmişti, sonra Dag ölmüştü, bir anlamda ben de ölüydüm ama yaşayan bir ölü ve canlı kalmak için bir şeyler yapmalıydım~~~ Tüm sorgulamalar; günlük ve Dag'ın ölmesiyle başlar... Herşey aynı aslında, aynı düşüncelerde mi olurduk, yoksa fikirlerimiz davranışlarımız değişir miydi... Yaşanan olaylar, tüm düşünce akışı, ifade ettiklerimiz, etmeye çalıştıklarımız ya da etmediklerimiz... Varoluşumuz adına hep aynı yerde miyiz yoksa bir adım ilerleyebilecek cesareti bulabilir miyiz... Varoluşun tesadüflerine, doğanın kaprislerine, kontrol edemediğimiz biyolojinin insafına kaldığımız hayatta, umutsuzluğumuzu reddedeceğiz, çarpan kalbimizi görmezden geleceğiz, aklımızın asla almayacağı pek çok şey olduğunu kabul etmek yerine, akla yatmayanla yaşayıp önemli şeylerin belki de sadece sezinlenebilir olduğu fikrini kabul etmek yerine kendimizle anlaşmazlığa düşecek, kavgaya tutuşacağız ve beynimize kalplerimizi aydınlatmasını, ortadan kalkmayacak çelişkilerle birlikte yaşamayı mümkün kılmasını öğreteceğiz, canlıyken utançla ve felç içinde değil, tutku ve minnetle yaşamayı deneyeceğiz. Yine de insan birdenbire öyle içinden geldiğince davranamıyor. Kolay bir hayat peşindeysen, yapman gereken tek şey kendini önemsiz kılmaktır, yeni varoluşsal sorunlar yoktu, onları ele almanın yeni yolları vardı sadece. Tüm bunlarla birlikte hayat sadece kendimizden oluşmuyor toplumun en önemli unsuru politik kararların insanların hayatı üzerinde de etkisi vardı, medyanın da. İnsan olmak kolay değil zira, işin en kötüsü de tam dibe vurmadan önceki andır. Mantığın tersine, yaşamda lağvedemeyeceğiniz zıtlıklar var. Aralarından birinin seçilmesi gereken zıtlıklar. (Zıtlıkların uyumu favorimdir herdaim***) Güzel bir metindi, yazarla tanışma kitabım oldu ben çok sevdim tarzını gerçi bu kitabı
Miras
Miras
kadar sevilmemiş olsa da kendi adıma etkileyici, sorgulayıcı, akıcı bir kitaptı,
Vigdis Hjorth
Vigdis Hjorth
u okumaya devam edeceğim zira severek bi' çırpıda okudum, yalnızlığa dair olan romanın varoluşsal çığlığını... ~~~Hiç kimse önemsiz değil, her birimiz, her gün ya bir medeniyet kurmak ya da tam tersine dünyayı yok olmaya terk etmek arasında seçim yapmak zorundaydık, en ufacık şeylerde bile üstlenmemiz gereken bir görev vardı~~~
Postane Günlükleri
Postane GünlükleriVigdis Hjorth · Siren Yayınları · 2023355 okunma
·
3 plus 1
·
517 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.