Gönderi

·
Puan vermedi
Ölümsüz Atatürk Adlı Kitabın İncelemesi
Politik Psikoloji biliminin kurucularından kabul edilen Kıbrıslı Türk Profesör Vamık Volkan ile Prof. Dr. Norman Itzkowitz tarafından yazılan bu eseri çok beğendim, diyebilirim. Orijinal ismi “Immortal Ataturk: A Psychobiography” olan ve ilk kez 1984 yılında Chicago Üniversitesi Yayınevi tarafından basılan eserin diğer kitaplardan temel farkı; bu eserde Atatürk’ün psikobiyografisinin yazılmaya çalışılmış olması ve siyasal fikirlerine ve kişiliğine yön veren psikolojik etmenlerin uzman gözüyle incelenmesidir. Eser, Volkan ve Itzkowitz’in 1973’te başlayan ve yaklaşık 10 yıl süren kapsamlı araştırmalarının bir sonucudur. Kitap, Bağlam Yayıncılık tarafından ilk kez 1998 yılında “Ölümsüz Atatürk” adıyla Türkçeye çevrilmiştir ve bu tarihten beri birçok baskı yapmıştır. Dil bilgisi açısından yanlışlar içermesi nedeniyle eleştirilebilir. Kitap, “Sunuş” bölümü, “Tarihsel Perspektif İçinde Atatürk’ün Osmanlı Arkaplanı” adlı giriş bölümü, 29 farklı bölüm ve en sonda yer alan “Psikolojik Özet” bölümünden oluşmaktadır. Mustafa Kemal: Bir Osmanlı Subayı” başlıklı kitabın üçüncü bölümünde "Ragıp adlı genç bir memurla evlenen Zübeyde, Mustafa Kemal’i çok öfkelendirmişti. Hatta Mustafa Kemal, onları korkutmak için öfkeyle bir gün silah bile aramıştı. Annesine duyduğu öfke nedeniyle, okul bittikten sonra onu ziyarete gitmedi. Girdiği sınavı kazandı ve 14 yaşında Manastır Askeri İdadisi’ne gitmek için Selanik’ten ayrıldı." denilmektedir. "Sürgün” başlıklı dördüncü bölüm, Mustafa Kemal’in askeri okul sonrasında yaşadığı dönemi psikolojik boyutuyla ele almaktadır. Bu yıllarda siyasi faaliyetleri nedeniyle Şam’a sürgüne gönderilen Mustafa Kemal, kendisini yıkıma uğramış hissediyordu. Balkanlar’da bir yere atanmayı umuyor ve annesine mektubunda öyle yazıyordu. Yegane tesellisi, arkadaşı Ali Fuat’ın da Şam’a atanmasıydı. Beşinci bölüm “Jön Türkler” başlıklı olup , Mustafa Kemal’in Selanik’e dönüşünde yaşadıklarını ve Jön Türk Devrimi’nin (İkinci Meşrutiyet) etkilerini incelemektedir. Meşrutiyetin ilanına sahne olan 1908 Jön Türk Devrimi, iyimserlikle dolu yeni bir dönem başlattı. Bu dönemin kahramanı Enver Paşa idi. Enver, parlak bir zekaya sahipti ve mükemmel bir örgütçüydü. İyi bir süvari olmasının yanında çok cesurdu. Narsisist özellikleri çok ağır basıyordu, ama aynı zamanda çok çalışkandı. Karakteri Mustafa Kemal’e benziyordu; genç kadınlara hitap eden romantik bir kişiliği ve karizması vardı. Ayrıca ne sigara, ne de içki içiyordu ve savaşa cebinde Kuran’la gidecek kadar da dindar bir insandı. Bu yönüyle Mustafa Kemal’den ayrılıyordu. Mustafa Kemal ise, Enver’i yeterince iyi bir asker ama vasat bir reformcu olarak görüyor ve siyaseten devlete zarar vereceğini düşünüyordu. Bu yıllarda, Mustafa Kemal, alkol aldığı zamanlarda arkadaşlarına sık sık ileride lider olursa onları nereye atayacağından bahsedecek kadar özgüvenli ve inançlıydı. Bu hareketlerinden rahatsız olan İttihatçı liderler, onu örgütten uzak tutabilmek için uzak bir yere, Trablusgarp’a atadılar. Düşkırıklığı İçindeki Bir Kahramanın Yolculukları” adlı sekizinci bölüm, Gelibolu’da büyük bir kahraman olan Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönüşünü anlatır. Hükümet, “isyankâr komutan” olarak anılmaması için ona üç aylık hasta raporu verdi. Pera Palas Oteli’nde bir oda tuttu ve Enver Paşa ile bir öğle yemeğinde bir araya geldi. Enver, onun Almanya hakkındaki fikirlerini değiştirebilmek umuduyla, Vahdettin’in Almanya gezisinde ona eşlik görevini Mustafa Kemal’e verdi. Başta onu sevmese de, ondan çok iltifat duyunca onu sevmek ve ülküleştirmek için nedenler aramaya başladı. Ondan, kendisini dönüşte Beşinci Ordu’nun komutanlığına getirmesini ve başkomutan olarak yanına almasını istedi. İstanbul’a dönüşte ise böbrek rahatsızlığına odaklandı. Bir ay kadar tedavi için Carlsbad’a gönderildi. Carlsbad’da düzenli olarak yazdı ve not tuttu. İstanbul’a dönüşte Padişah’la görüştü ve ona fikirlerini anlattı. Ancak Enver’in çalışmalarıyla Suriye’ye atanınca hayalkırıklığına uğradı. O günlerde karşılaştığı Enver’i selamlayan Mustafa Kemal, ona şu sözleri söyledi: “Bravo, tebrik ederim. Muvaffak oldunuz.” Kitabın “Osmanlı İmparatorluğu’nun Yenilgisi” adlı dokuzuncu bölümü, Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’nda teslim bayrağını çektiğini zor günleri ve Mustafa Kemal’in bu dönemde yaşadıklarını anlatmakta ve bu olayların Atatürk’ün psikolojisine etkilerini saptamaya çalışmaktadır. Kitabın “Samsun’a Çıkış” başlıklı onuncu bölümü, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi ve Kurtuluş Savaşı’nı başlatmasını konu almaktadır. Kitabın “Dağ Başını Duman Almış” başlıklı on birinci bölümü, Mustafa Kemal’in Milli Mücadele’nin ilk günlerinde yaptıklarını anlatmaktadır. Kitabın “Siyasal Direniş” başlıklı on ikinci bölümü, Mustafa Kemal’in Erzurum’dan itibaren başlattığı Milli Mücadele’yi konu almaktadır. "Anadolu Üzerinde Parıldayan Güneş” başlıklı on üçüncü bölüm, Mustafa Kemal’in Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da kurulması döneminde yaşadıklarını konu almaktadır. "İç Savaş Sırasında Ankara” başlıklı on dördüncü bölüm, Mustafa Kemal’in Milli Mücadele döneminde Ankara’daki yaşamına ışık tutmaktadır. Kitabın on altıncı bölümü, “Ordular, İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!” başlıklıdır. Bu bölümde, Vamık Volkan ve Norman Itzkowitz, Büyük Taarruz’u ve bu dönemde Mustafa Kemal’in yaşadıklarını özetlemiştir. Bu dönemde başkomutan olarak sahip olduğu olağanüstü yetkiler üçer aylık dönemlerle iki kez uzatılan Mustafa Kemal, artık bir devrim lideri olarak daha rahat davranıyor; her gece sosyal ortamlara giriyor ve alkol alıyordu. Gündüzleri sıkı çalışma, akşamları ise eğlence ve muhabbete ağırlık veriliyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın bu tarz eğilimleri, o yıllardan itibaren mutaassıp kesimde kendisine yönelik eleştiriler oluşmasına neden oldu. On yedinci bölüm, “Alevler İçindeki İzmir’den Yükselen Aşk Alevi” başlıklıdır. Bu bölümde, Mustafa Kemal’in İzmir’e girişi ve burada Latife Hanım’la yaşamaya başladığı aşk irdelenmiştir. Alevler içerisinde yanan İstanbul’da, bir diğer yangın da Mustafa Kemal’in gönlünde başlıyordu. İzmir’in tanınmış işadamlarından Uşakizade Muammer Bey’in kızı olan Latife Uşaklıgil, atak tavırları ve bilgi-görgüsüyle Kemal Paşa’nın dikkatini çekmiş ve onunla aşk yaşamaya başlamıştı. Kitaptaki on sekizinci bölüm “Padişah, Anne, Ödipal Oğul” başlıklıdır. Latife ve Fikriye arasında bir seçim yapmakta zorlanan Mustafa Kemal, bir yandan da devlet işleriyle ilgileniyordu. Mustafa Kemal Paşa, daha önemli bir kişi için, yani Türk milleti için kahraman olmaya çalışıyordu ve bu sayede Fikriye’den duygusal olarak kopabilmeyi başardı. Bunun ardından, yeni aşk duymaya başladığı Latife ile evlenme planları yapmaya başladı. Kahraman olmasının verdiği güçle, bir yandan da siyasi reformlara girişti. Ancak annesinin vefatı ile bir süre sarsıldı. Cenaze merasimi için İzmir’e gitmedi ve İzmit’te temaslarda bulunmaya devam etti. Prof. Dr. Vamık Volkan ve Norman Itzkowitz imzalı “Ölümsüz Atatürk” kitabının on dokuzuncu bölümüne, yazarlar tarafından “Türkiye Cumhuriyeti’ne Doğru” adı verilmiştir. Bu bölümde, Mustafa Kemal’in Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı öncesinde geçirdiği dönem incelenmiştir. Kitabın yirminci bölümünün başlığı “Gerçek Dünyadaki Bölünmelerle Koşutluk Gösteren Kişilik Bölünmesi”dir. 1924 yılı sonbaharında, yazarlar Volkan ve Itzkowitz’e göre Mustafa Kemal’in iç dünyasındaki bölünme ile siyasal arenada oluşan bölünme iç içe girmişti. Kendisine yandaş ve karşıt olanlar arasındaki siyasal mücadele giderek kızışıyordu. Reformların bir bölümüne (Saltanat ve Hilafetin kaldırılması, Cumhuriyet ilanı vs.) tepkiler de oluşmuştu. Yazarlara göre; görkemli benliğe sahip olan bir insan, sık sık, kendini fiili ikizi olarak görebileceği, üzerinde herşeye kadirlik illüzyonu destekler şekilde nüfuz ya da kontrol kurabileceği bir kişi bulur. Gerçekte, söz konusu “ikiz”i, kendi benliğinin uzantısı olarak kullanır. Kitapta yer alan yirmi birinci bölüm, “Panama Şapkalı Adam Kız Evlatlıklar Ediniyor” şeklindedir. Bu bölümde, “şapka devrimi” ve Mustafa Kemal’in kız çocuklarını evlat edinmesi konuları işlenmiştir. Türk toplumunda kadınların ezilmesini önlemek ve kadın-erkek eşitliğini sağlamak konusunda çok ısrarcıydı. Latife’den boşandıktan sonra, daha önce evlat edindiği Abdürrahim dışında, Afife ve Sabiha adlı kız çocuklarını da evlat edindi. Bu reformlar, millet bilincini, toplumsal dayanışmayı ve kadınlara yönelik bakış açısını değiştirmeye yönelikti. Ölümsüz Atatürk” kitabındaki yirmi ikinci bölüm, “İzmir’de Suikast Planı: Ölümsüzlük Tehdit Altında” şeklindedir. Bu bölüm, adı üzerinde, Mustafa Kemal’in İzmir Suikastı döneminde yaşadıklarını ve bu sayede sarsılan ama sonra yeniden pekiştirmeyi başardığı ölümsüzlük duygusunu konu almaktadır. Ziya Hurşit adlı genç, atak ve yakışıklı bir donanma subayının tutuklanmasıyla açığa çıkan ve İttihatçıların tasfiyesinde yeni rejim tarafından manivela olarak kullanılan İzmir Suikastı, Mustafa Kemal’in ölümsüzlük duygusunu sarsmış ve onda bir korkunun gelişmesine neden olmuştu. Kitabın son bölümüne ise “Psikolojik Özet” başlığı konmuştur. Bu bölümde, kitapta keşfedilen bazı psikolojik durumlar özetlenmiştir. Bunlar arasında en önemliler şöyle sıralanabilir; bir ölüler evinde Mustafa Kemal’in kederli bir anneden bir umut olarak görülerek doğması, Mustafa Kemal’in görkemli benlik ve narsisistik kişilik özellikleri taşıyan çok özel ve liderlik odaklı yapısı, kalbinin üzerindeki bir saate isabet eden şarapnel parçası ile ilk kez yaşadığı ölümsüzlük duygusu (ve daha sonraları, bunu İzmir Suikastı sonrasında devam ettirebilmek için Ziya Hurşit üzerinde yaptığı ilginç deney), zeki ve yakışıklı bir adam olarak geliştirdiği öz saygı ve imajı konusundaki aşırı titizliği, Türk ulusuna karşı duyduğu büyük sevgi ve kendisini Türk ulusunun kurtarıcısı olarak görmesi, onarıcı liderlik modeline uygun özellikleri, misyonunu tamamladıktan ve güçten düştükten sonra sergilediği alkol bağımlılığı ve benzeri semptomlar sonucu gözlemlenebilen “fedakarca intihar” olgusu…
Ölümsüz Atatürk
Ölümsüz AtatürkVamık Volkan · Bağlam Yayıncılık · 200086 okunma
·
178 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.